Vefatının 742. Yıldönümünde Hz.Mevlana ve Dostluk
Geçtiğimiz hafta, vefatının 742. Yıldönümü dolayısı ile Hz. Mevlana başta Konya olmak üzere birçok şehirde düzenlenen “Şeb-i Aruz” törenleriyle anıldı. Vefatının üzerinden geçen asırlara rağmen Hz. Mevlana muhabbeti artarak sürmektedir. Sadece yurt içinde değil, bütün dünyada Mevla’na yâd edilmektedir.
Mevlana, İslâm âleminin büyük ariflerinden. 6 Rebiülevvel 604 (30 Eylül 1207 tarihinde Belh’te dünyaya gözlerini açmıştır. Babası, Sultanu’l-Ulema Bahaeddin Muhammed, annesi Mümine hatundur.
Babası Bahâ-i Veled, bazı sebeplerle Belh’ten ayrılmaya karar verdiğinde Mevlana beş veya altı yaşındadır. Uzun bir yolculuktan sonra Larende’ye gelirler. Bugünkü adıyla Karaman’a yerleşen Baba Bahaeddin, ilmi ile şöhret bulur. Selçuklu başkenti Konya’ya davet edilir. Konya’da iki yıl ders okuttuktan sonra 18 Rebiulevvel 628 (23 Şubat 1231) tarihinde vefat eder.
Babası vefat ettiğinde Mevlana yirmi dört yaşındadır. Babasının vasiyeti üzerine yerine geçer.
Hz. Mevlânâ, 17 Aralık 1273 tarihinde beka yurduna göçer. Bu kendi deyimi ile bir “düğün gecesi”dir. Vefatının üzerinden yaklaşık sekiz asır geçmiştir. Ama geçen zaman Mevlana’yı unutturmamış aksine gönüllerde ezeli bir taht kurmuştur.
Mevlana çok yönlü bir insandır. İslâmî ilimlere vakıf; şair, mutasavvıf, mütefekkir ve alim bir insan. Ama Mevlana’yı dünya çapında öne çıkaran, Mesnevî adlı altı cilt, 25.673 beyitlik meşhur eseridir.
Mesnevî, yazıldığı günden beri başucu kitabı olarak okunmuş ve içeriği dilden dile, gönülden gönüle aktarılmıştır.
Mesnevî, içeriği itibariyle yerinde Kur’an tefsiri, yerinde Hadis şerhleri ve yerinde öğüt ve nasihatleriyle yol gösterici bir bakıma nasihatnamedir.
Hz. Mevla’na İslâm, yani Kur’an ve sünnetin özüne hâkimdir. Mesnevi’de sık sık Ayet ve Hadislere telmihte bulunur.
Bir hikâyesinde köylü ile şehirlinin dostluğunu anlatmaktadır. Köylünün biri alış veriş için geldiği şehirde bir tüccarla tanışır. Şehirlinin cömert ikramlarını görür. Ayrılırken şehirliyi ısrarla köyüne davet eder.
Aradan yıllar geçer. Her defasında ve da ederken şehirliden söz alır. Şehirlinin çocukları babalarını köye gitmeye ikna ederler. Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra köye varırlar. Köylüyü evin önde bulurlar. Ama köylü gelen misafiri tanımaz. Şehirli, dostluklarını, kendisinin davet sahibi olduğunu anlatsa da köylü dinlemez.
Gece olmuş, hava karanlık ve yağmurlu. Kendisinden sığınacak bir yer göstermesini ister. Yıkık bir kulübeyi gösterir. Şehirli eşi, çocukları ile harap yere sığınır. Gece yarısı karanlıkta bir hayvan karartısı şehirliye doğru koşarak gelmektedir. Şehirli okunu çeker ve gelen hayvanı öldürür. Hayvan ölürken korkunç bir ses çıkarır. Tam o esnada köylü evinden çıkar ve şehirlinin eşek sıpasını öldürdüğünü söyler. Şehirli öldürdüğü hayvanın sıpa olmadığını, domuz olduğun söyler. Ama köylü “Ben sıpamın beş yüz adım uzaktan os……dan tanırım.” Der.
Şehirli taşı gediğine koyar. “Madem sıpanı os…dan tanıyorsun da on yıldır ekmeğini yediğin suyunu içtiğin beni neden tanımıyorsun.” Der.
Hikâyeyi Hz. Mevlana “Köye gitme, köy adamı aptal yapar, aklı ışıksız bırakıp, işe yaramaz kılar, Seçkin kişi, Peygamber’in sözüne kulak ver: “Köye yerleşmek aklın mezarıdır.”Köyde bir gün bir gece kalan kişinin aklı bir ay boyunca yerine gelmez.”
G Ü N Ü N H İ K M E T İ
“Ben Kur’an’ın sadık bir kölesiyim
Ben yaşadıkça Kur’an’ın bendesiyim
Ben Hz. Muhammed’in (sav)in ayağının tozuyum
Biri benden bundan başkasını naklederse
Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikâyetçiyim”
Hz. Mevlana
Geçmiş olsun dileği:
Geçen Pazar günü Keçiören’de çıkan yangında büyük zarar gören Osmanlı Pazarı esnafına geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.