Edebiyat ve sanat insanları, çağlardan bu yana toplumsal olaylar karşısında insanoğlunun en duyarlı kesimini oluşturmuşlardır. Gerek mensubu oldukları milletlerin yaşamış oldukları hadiseler gerekse dünyanın farklı coğrafyalarında vuku bulan olaylar; yazar, şair, edip ve sanatçıları derinden etkilemiştir. Çoğu zaman kalem ile kâğıt onların bu hissiyatlarına tercüman olmuş, böylece edebiyatın kadim ve klasik eserleri meydana gelmiştir. Bugün de aynı hissiyatla yangın yerine dönen dünyanın ateşini söndürmek, mazlumların acılarını bitirmek ve gözyaşlarını dindirmek arzusuyla Uluslararası Başkent Şairler ve Âşıkları Şöleni’nde şairler ve ozanlar buluştu.

            Çağlar geçmiş, insanoğlu evrenin sırlarını keşfetmiş, en ileri teknolojilerle bir medeniyet oluşturmuş ama acıya, gözyaşına, savaş ve çatışmalara maalesef bir çözüm bulamamıştır. Özellikle son yıllarda gözünü dünyadaki bütün zenginliklere ve kaynaklara sahip olma hırsı bürümüş güçlü devletlerin dünyayı kendi isteklerine göre dizayn etme arzuları, başta doğu toplumları olmak üzere, birçok ülkenin tarumar olmasına, aynı toprakları vatan edinmiş kardeş toplulukların birbirine düşmesine, topyekûn bir göç ile mazlum insanların yurtlarını terk etmelerine sebebiyet vermiş, bu masum insanların geride kalanları ve ülkeleri ise ateş çemberinin içinde kalmıştır. Bu ateş sadece söz konusu bölgelerde kalmamış, hüzün ve hınç rüzgârıyla, kendisini İslam’ın mümessili olarak gören kandırılmış ve beyni yıkanmış insanlar tarafından Avrupa’nın göbeğinde bile bombaların patlatılmasına, masum insanların hayatlarını kaybetmelerine neden olmuştur.

Bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmekle eş değer tutulduğu İslam dini, bütün dünyada sevginin hâkim olmasını, insanların barış ve kardeşlik içinde yaşamasını emreden bir inançtır. Bizim dinimiz ve medeniyetimiz harap etmeyi değil, mamur eylemeyi, gönüllere kin, nefret, intikam tohumları değil, sevgi, şefkat, merhamet tohumları ekmeyi şiar edinmiştir. Ecdadımız yüzyıllardan beri yeryüzüne şiddet, terör ve vahşet üzerinden korku değil, hak ve hakikat yoluyla barış, güven, huzur ve adaleti yaymak için mücadele vermişlerdir. Atalarımızın emaneti bu yolda yürümenin gayretiyle Uluslar arası Kültür Dil ve Edebiyat Derneği tarafından 18-19 Aralık 2015 tarihinde Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde toplanan 18 şair ve 9 âşık bütün dünyaya kan ve gözyaşının dinmesi için haykırdı.

Bizim medeniyetimiz ve inançlarımız dünyada mazlum ve mağdur kim varsa onun yanında olmayı gerektirir.  Fransa’da da Filistin’de de bir çocuğun ayağına taş değse bizim yüreğimiz sızlar. Paris’te masum insanlar hayatını yitirdiğinde de Suriye’de üzerine bomba yağan Arap ve Türkmen kardeşlerimiz Rahmet-i Rahmana kavuştuğunda da biz aynı hissiyatla yas tutarız. Mazimiz bunu ispatlayan hadiselerle doludur.

2016 yılına sayılı bir zamanın kaldığı şu günlerde bütün dünyaya sanatın, edebiyatın ve özellikle edebi türlerin en naifi şiirin diliyle seslenen şair ve âşıklar, tek bir ağızdan dünyaya şu mesajı veri: “Gelin 2016 yılı acıların dindiği, mazlumların güldüğü, muhacirlerin ülkelerine döndüğü, annelerin evlatlarını kurşun ve bombalarla kaybetmediği, savaş ve çatışmaların son bulduğu bir yıl olsun.”

Ben de şairlerimiz ve âşıklarımızla aynı fikirde olduğumu belirtiyor ve büyük Mutasavvıf ve Şair Yunus Emre’nin çağları aşan mısralarıyla bütün dünyaya seslendiyorum:

“Sevelim, Sevilelim

Dünya Kimseye Kalmaz.”