Başarısız politikanın rezil sonuçları
2011 yılında, Arap Baharı olarak adlandırılan Arap devletlerindeki otoriter rejimlere isyan dalgası Suriye'ye de sıçramıştı. Esed rejimine karşı ayaklanan muhalifler ülkede birçok yerde isyan başlatmıştı. Ahmet Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanı olduğu bu dönemde Türkiye de muhaliflere destek veriyordu. Hatta Batı devletleriyle birlikte Türkiye de Esed rejimiyle bütün politik ilişkileri kesti ve muhalifleri Suriye'nin meşru hükümeti olarak tanıdı.
"Stratejik Derinlik" kitabının da yazarı olan Ahmet Davutoğlu, o günlerde ABD'nin ve Batı'nın da desteğiyle kendisini o kadar güçlü hissediyordu ki muhaliflerin büyük bir çoğunluğunu oluşturan Sünni Arapların ve Türkmenlerin vatandaşlık hakları konusunda anayasal reformlar yapacağını söyleyen Esed'e karşı "İstifa edeceksin!" dediği bile iddia edildi.
Elbette ki Türkiye'nin tarihi sorumlulukları vardır. Türkmenlerin ve bizim eski topraklarımızda yaşayan halkların hakkını korumak Türkiye'nin tabii görevidir. Ancak bu sorumluluk Türkiye'yi sonu gelmeyecek bir iç savaşın içine sokmayı ve Suriye'nin kuzeyinde PKK/YPG'nin resmen devletleşmeye çalıştığı bir sürecin önünü açmayı gerektirir miydi?
Bu politikanın meyveleri ise kucağımızda bulduğumuz yaklaşık 10 milyon Suriyeli sığınmacı ve yüzlerce şehit oldu. Sınır güvenliğimizi sağlayabilmek için Suriye'nin kuzeyine operasyonlar yapmak zorunda kaldık.
Suriye'nin kuzeyinde operasyon yaptığımız bölgelerde ise yerel halk iki kere Türk ordusuna karşı büyük çaplı protestolarda bulundu. İlki Cumhurbaşkanımızın Putin'i ziyaretinden sonra diğeri de geçtiğimiz pazartesi günü Cumhurbaşkanımızın Esed'le görüşmeye açık olduğu mesajını vermesinden sonra... Türkiye'nin dış işlerine hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanının neyi söyleyip söylemeyeceğine dahi karışmayı kendine hak görecek kadar yüzsüzleşen sözde insan sürüleri artık bir şeyleri düşünmeye mecbur bırakmalıdır.
Yüzlerce şehit vererek güvenli bölge oluşturduğumuz topraklarda bir zamanlar canını kurtardığımız insan(!)lar Türk bayrağını indirmeye hatta yakmaya cüret ettiler. Rengini şehitlerimizin kanından almış mübarek bayrağımıza yapılan alçakça saldırı hiçbir koşul altında affedilemez.
Türkiye'nin, düğmeyi baştan yanlış iliklediği gömleği gerekirse yırtıp atması, baştan beri bizi hem içeride hem dışarıda zora sokan bu Suriye politikasını artık nihayete erdirmesi gerekmektedir. Akılsız eski Dışişleri Bakanının cezasını Türk milleti daha fazla çekmemelidir