İhmali olan sadece anne mi?
İzmir’de yürekleri dağlayan bir olay yaşandı.
En büyüğü 5 yaşında olan 5 kardeş, evlerinde çıkan yangın sonucu feci şekilde can verdi.
Küçücük çocuklar, nasıl yalnız bırakılmışlardı; başlarında nasıl birileri olmazdı?
Yoktu çünkü:
Babaları cezaevindeydi.
“Hırsızlık” suçundan yakın zamanda hapse tıkılmıştı.
Anne 5 çocukla geçim derdine düşmüştü.
Hurda, kağıt vesaire toplayıp, satarak çocuklarının karnını doyurmaya çalışıyordu.
O gün de yine kağıt toplamaya gitmişti.
Dışarı çıkmasınlar diye, kapıyı çocuklarının üzerinden kilitlemişti. Üşümesinler diye elektrikli ocağı da açık bırakmıştı.
Elektrikli sobanın devrilmesi sonucu yangın çıkıyor…
Ev her ne kadar barakavari bir yer de olsa… 5 ana kuzusu yaşları çok küçük olduğundan, dışarı çıkamıyor, feci şekilde can veriyor.
Cansız bedenleri, odanın bir köşesinde birbirlerine sokulmuş halde bulunuyor.
(Fadime Nefes 5, Funda Peri 4, Aslan Miraç 3, Masal Işık 2, Aras Bulut Akcan 1 yaşındaydı.)
***
Anne Melisa Sinem Akcan gözaltına alındı…
İfadesinde, hurdacıdan parasını almak için 15-20 dakikalığına evden ayrıldığını belirten anne, döndüğünde ise yangının çıktığını gördüğünü söyledi.
15-20 dakikalığına da olsa burada büyük bir ihmal vardı.
Küçücük 5 çocuğu o şekilde bırakıp gitmesi büyük sorumsuzluktu.
Peki tek ihmali olan, sorumluluğunu yerine getirmeyen anne mi?
En yakından başlayarak soracak olursak;
1-Komşuları üzerlerine düşeni yapmış mıydı?
Açıklamalara göre, anneyi uyarmışlar; “çocukların başına bir iş gelir bu şekilde bırakıp gitme” diye. Anne “çalışmak zorundayım” deyince, devletin ilgili kurumlarına başvurup, çocukların Sosyal Hizmetler tarafından alınmasını istemişler. Ancak bir sonuç çıkmamış, değişen bir şey olmamış. (Ben bu satırları yazarken, anne rıza göstermediği için çocukların Sosyal Hizmetler tarafından alınamadığı açıklamaları gelmeye başladı.)
2-Cumhuriyet Mahallesi Muhtarı, üzerine düşeni yapmış mıydı?
Muhtar Ahmet Çokyaman Beyefendi, bu ailenin durumundan haberdar mıydı? Özellikle o çocuklar için ne yaptı?
3-İzmir Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, üzerine düşeni yapmış mıydı?
Sosyal Hizmetler Müdürü Melih Keleş Beyefendi, bu ailenin durumundan haberdar mıydı? Sosyal Hizmetler olarak özellikle o çocuklar için neler yapıldı? O yavruların bakım, beslenme ve can güvenliğinin korunması noktasında hangi girişimlerde bulunuldu, sonuç ne oldu? Hangi çözüm yolları bulundu da, bunlar hayata geçirilemedi, bunlara kim engel oldu?
4-Selçuk Kaymakamlığı, üzerine düşeni yapmış mıydı?
Kaymakam Oğuz Alp Çağlar Beyefendi, bu ailenin durumundan haberdar mıydı? Kaymakamlık olarak özellikle o çocuklar için neler yapıldı? O yavruların bakım, beslenme ve can güvenliğinin korunması noktasında hangi girişimlerde bulunuldu, sonuç ne oldu? Hangi çözüm yolları bulundu da, bunlar hayata geçirilemedi?
5-Selçuk Belediyesi, üzerine düşeni yapmış mıydı?
Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel Hanımefendi, bu ailenin durumundan haberdar mıydı? Belediye olarak özellikle o çocuklar için neler yapıldı? O yavruların bakım, beslenme ve can güvenliğinin korunması noktasında hangi girişimlerde bulunuldu, sonuç ne oldu? Hangi çözüm yolları bulundu da, bunlar hayata geçirilemedi?
Facia sonrası “Hepimizi derinden üzen süreç Efes Selçuk Belediyesi tarafından takip edilmekte, ilçe kaymakamımız ve savcımız olay ile ilgili araştırmalara devam etmektedir” açıklaması yapmış. Onu geç, öncesinde ne yapıp ne yapmadığını anlat Filiz Ceritoğlu Sengel Hanımefendi?
6-İzmir Büyükşehir Belediyesi, üzerine düşeni yapmış mıydı?
Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay Beyefendi, bu ailenin durumundan haberdar mıydı? Büyükşehir olarak özellikle o çocuklar için neler yapıldı? O yavruların bakım, beslenme ve can güvenliğinin korunması noktasında hangi girişimlerde bulunuldu, sonuç ne oldu? Hangi çözüm yolları bulundu da, bunlar hayata geçirilemedi?
7-İzmir Valiliği, üzerine düşeni yapmış mıydı?
Vali Süleyman Elban Beyefendi, bu ailenin durumundan haberdar mıydı? Valilik olarak özellikle o çocuklar için neler yapıldı? O yavruların bakım, beslenme ve can güvenliğinin korunması noktasında hangi girişimlerde bulunuldu, sonuç ne oldu? Hangi çözüm yolları bulundu da, bunlar hayata geçirilemedi?
8-Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, üzerine düşeni yapmış mıydı?
Bakan Mahinur Özdemir Göktaş Hanımefendi, bu ailenin durumundan haberdar mıydı? Bakanlık olarak özellikle o çocuklar için neler yapıldı? O yavruların bakım, beslenme ve can güvenliğinin korunması noktasında hangi girişimlerde bulunuldu, sonuç ne oldu? Hangi çözüm yolları bulundu da, bunlar hayata geçirilemedi?
9-Yardım dernekleri, vakıflar üzerine düşeni yapmış mıydı?
Ülkemizde tonla sivil yardım kuruluşu, tarikat ve cemaat var? Hangisi bu aile için, daha doğrusu bu çocuklar için ne yaptı?
(Yangın çıkan ve 5 kardeşe mezar olan eve "ev" demeye bin şahit ister. Teker teker "anne çocukları vermeye razı olmadı" açıklamaları yapmaya başlayan yetkililer, 5 çocuklu anneyi yaşam mücadelesi verdiği şu "barınak"tan ev gibi bir eve yerleştirmeye de mi razı edemedi acaba?)
***
Bu soruların cevaplarını öyle merak ediyorum ki…
Değerli okurlar…
Biz koskoca bir devletiz…
Mahallelerimizde muhtarlarımız, her ilçemizde devletin her bir kurumunun müdürlüğü, temsilciliği var. Buralarda görevli çok sayıda kamu personeli bulunuyor. En tepesinden en alt kademesindekine kadar tüm personelin, görev ve sorumlulukları kanunlarla, yönetmeliklerle sabit. Devleti oluşturan bu kurumların, bu personellerin tümü vatandaşlar için var.
Anneyi gözaltına aldık, peki ya diğer sorumlular? Onların bu olayda ihmali olup olmadığına bakılmayacak mı?
Aile Bakanlığı örneğin…
Bakanlığa bağlı İzmir Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, bu konuda üzerine düşen her sorumluluğu yerine getirmiş midir, buna bakmayacak mı? Bu hususu inceleyip, olayda ihmallerinin olup olmadığı konusunda soruşturma başlatmayacak mı?
Korumaya muhtaç 5 küçük can gitti… Hem de ne gitme…
Bugün Türkiye’nin tek ana gündem maddesi bu olmalı. Faciaya zemin hazırlayan nedenler tek tek sorgulanmalı. Devletin ilgili tüm birimleri faciadan kendine bir pay çıkarmalı.
Bunlar yapılmadığı müddetçe daha çok 5 canlar gidecek; lafa geldi mi ağzımızdan düşürmediğimiz “Kenar-ı Diclede Bir Kurt Kapsa Koyunu Gelir De Adl-i İlahi Ömer'den Sorar Onu!” sözü yalan olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.