Ahmet Fidan

Ahmet Fidan

Hezimet içten olmayınca dıştan dalıyor

Hezimet içten olmayınca dıştan dalıyor

Demokrasilerin değişmez, en önemli kuralı, iktidar ve muhalefet dengesidir. İktidarlar ve muhalefetler halk iradesi ile oluşur. Milli irade bir kesimi iktidara taşırken,  daha iyi denetlenmesi, daha güçlü ve dikkatli hareket etmesi için iktidarın karşısına muhalefet görevini verir. İktidar icraatlarında kendisinin sürekli denetlendiğinin ve karşısında bir muhalefet olduğunun farkında olmak zorundadır.
Muhalefetin önceliği iktidarın noksanlarını görmek, eleştirmek, iktidara aday olduğunu her fırsattan yararlanarak kamuoyuna yansıtmaktır. İktidar ve muhalefet yarış halindedir. Bu yarıştan memleket yararlanır. Seçim sonunda zaman zaman iktidar, muhalefet Mecliste yer değiştirir. 
Son on iki yıldan beri Türkiye’de iktidar ve muhalefet yer değiştirmiyor. İktidar girdiği on bir seçimde oyunu artırarak seçim sayfasını kapatıyor. Muhalefet partileri de hallerinden memnun olsa gerek, iktidar partisinin arkasından nal toplayarak  sandalyelerini sıkı sıkıya koruyorlar. Önümüzdeki seçimlerde dengenin değişmeyeceğini kamuoyu yoklamaları gösteriyor. İktidar ve muhalefet yerlerini koruyacaklar.
İktidar açısından değil ama Türkiye’de bir muhalefet boşluğu bulunmaktadır.  Tabiat boşluğu kabul etmez. Muhalefetin boşluğu birileri tarafından doldurulmaktadır. İşin garibi siyasi muhalefetin boşluğu bir diğer siyasi kadro tarafından değil, içte ve dışta iktidarın ayağına dolaşan meşkûk bir kesim eliyle doldurulmaktadır. İşin en tuhaf,  en hoş olmayan ve kural dışı yanı burası. Yazının girişinde demokrasiye ait kurallardan söz edilmişti. Karanlık kesim  kendilerinin siyasi bir hareket olmadığını her zemin ve zamanda ısrarla söylemekte ve yazmaktadırlar. Görünürde böyle ama işin aslı  böyle değil. Eylem ve sözleri arasında tam bir açmaz ve çelişki bulunmaktadır.
Geçen hafta ajansların ABD’den geçtiği bir haber önemliydi ve ne yazık basında gereken yankıyı bulmadı. Ben haberi İnternet Haber’den aldım. Arzu ederseniz haberin bir kısmını birlikte okuyalım:
“Fethullan Gülen''in fahri başkanı olduğu Barış Adaları Enstitüsü'nün ABD'de düzenlediği panelinde konuşmacıların hedefinde Erdoğan vardı”
Cemaat bir toplantı düzenleyecek hedeflerinde Sayın Cumhurbaşkanı olmayacak! Başka kim olacaktı? Haber devam ediyor: 
“Türkiye'nin dostunun kalmadığı iddia edilen panelde, Erdoğan'ın Hamas'a ve Mısır'da darbeyle iktidardan indirilen Müslüman Kardeşler'e yakın durması eleştirildi.” 
Duydunuz mu? Türkiye’nin dostu kalmamış. Sebep İhvana yakın durmuş, Mısır’da darbeci Sisi denen katili dışlamış. Meşru iktidarın yanında yer almış.
 “Fethullah Gülen'in onursal başkanı olduğu 'Barış Adaları Enstitüsü' tarafından New York'ta organize edilen "Suriye, IŞİD, Kobani Kördüğümü" başlıklı panele katılan akademisyen ve uzmanlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi ajandasının, Türk dış politikasını belirlediğini ve bunun da Türkiye’nin dünyadan izole olmasına yol açtığını dile getirdi.”
Türkiye dış politikada görünmeyen muhalefet Pansilvaya’ya sormadan yürüttüğü için yalnız kalmış. Vah vah.   Acaba dış politikada danışılsaydı hangi yararlı düşünce alınabilirdi? Mavi Marmara için Yahudiden izin alınmasını, Mescid-i Aksa tecavüzüne karşı hangi fetva alınabilirdi?
“Columbia Üniversitesi Barışın Tesisi ve Haklar Bölümü Direktörü David L. Phillips, İstanbul'da ABD askerine çuval geçirilmesinin ABD yönetimi tarafından kızgınlıkla karşılandığı ve Türkiye'nin müttefikliğinin tartışıldığını belirtti.”
İsimden yola çıkarak Davit’in Yahudi olduğu soruşturmadan rahatlıkla söylenebilir. Bir Yahudiden Türkiye ve özellikle Sayın Recep Tayyip Erdoğan hakkında nasıl iyi bir görüş beklenebilir?
“Erdoğan’ın Türkiye’yi, bölgesini domine eden bir ülke yapma hayalinde olduğunu belirten New York Üniversitesi profesörlerinden Alon Ben-Meir, Türk Cumhurbaşkanı’nın dış politikasında temel yaklaşımının dini perspektif olduğunu iddia etti. Bu yaklaşımın Filistin-İsrail sorunu gibi Suriye, Mısır, Libya meselelerinde de görüldüğünü aktaran Prof. Dr. Ben Meir, “Hamas her zaman haklı Edoğan’a göre. Müslüman Kardeşler de öyle. Bu reaksiyon ve bakış açısı Erdoğan’ın radikalleri dahi desteklemesine yol açtı. Direkt olmasa da dolaylı yollardan IŞİD’e destek olunması gibi.” şeklinde iddialarda bulundu.” 
Şimdi gerçeği öğrendiniz mi Hamas ve İhvan asla desteklenmemeli ve yanlarına yaklaşılmamalı. Çünkü Yahudi böyle işitiyor.
“Erdoğan’ın din eksenli yaklaşımının Türk dış politikasına büyük etki yaptığını savunan Ben Meir, bu gerekçe yüzünden bugün Türkiye’nin komşuları ile sıfır sorun politikasının iflas ettiğini iddia etti.”
Yukarıda ki haberin cümlelerine bakarak Cemaatin kimlerle iş tuttuğunu,  ülke aleyhine nasıl çarklar çevirdiğini tercüme etmeğe ihtiyaç var mı? Ya aşağıdaki satırlara ne buyrulur?
“IŞİD ve radikal gruplarla mücadelenin Arap ve Ortadoğu ülkelerinde öncelikle sosyo-ekonomik reformların yapılması ile mümkün olacağının altını çizen Alon Ben Meir şöyle konuştu; “Mısır’da olan bu; insanlar oy kullandı ve sabah kalktıklarında ‘Nerede yemek?’ diye sordu. Bugün 150-160 milyon Arap nüfusu var ve bunların yarıdan fazlasını 25 yaş ve altı bir grup oluşturuyor. Bu ülkelerde fakirlik yüzde 50’lerde. Yine bu ülkelerin hiçbirinin demokrasi geçmişi, deneyimi yok. Bu insanlar devrim yaptı sabah kalktıklarında ‘Şimdi özgürüz’ diyebilir mi? Bu ülkelerde sosyo-ekonomik reform yapılmadıkça demokrasi kültürünü elde etmeleri mümkün olmaz.”
İktidar, daha doğrusu Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı nerelere vardırılıyor? 
“New York’un Manhattan adasında bulunan PII’ın merkezinde yapılan panele, akademisyenlerin yanı sıra üniversite öğrencileri ile gazeteciler de katıldı. Panelin moderatörlüğünü Türkiye uzmanı ve New York Şehir Üniversitesi (CUNY) öğretim üyesi Louis Fishman yaptı.”
 Üzerinde düşünülmesi gereken bir haber metni ve önemli bir belge. Ama en önemlisi kendilerine “Hizmet” etiketini yapıştıranların yaptıkları ile nasıl bir hezimet içinde olduklarını göstermektedir. Asıl haberde sözü edilen organizasyonu gerçekleştirenleri değil, halen boşluğu hissedilen muhalefeti sorgulamak gerekiyor. Çünkü hezimet grubu görüşlerine göre bir muhalefet görevi yapıyor. 
İktidarı yıpratacağım diye ülkeyi çökertmek istediklerinin farkında değiller. Türkiye aleyhine kimlerle iş tutuyor ve kamuoyu oluşturuyorlar, küçük bir haber bile kendilerini ele veriyor. Korkunç bir tezgâh içindeler. Biraz gözyaşı ve biraz sümüğe aldanıp cennetten parsel satın alan ve tapu senetlerinin sahte olduğunu bir türlü kabullenemeyenlere ne demeli.
 
G Ü N Ü N   H İ K M E T İ
"Aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi yok eder misin, Ya Rab!"  Araf Suresi, 156
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR