Buzdağının Görünmeyen Yüzü
İnsanın kişiliği tıpkı bir buzdağına benzer. Bu, görünen kısım olan bilinç ve buzdağını altında kalan gizli kısımları olan bilinçöncesi ve bilinçaltı bölümlerinden oluşur. İnsan ne kadar bilinçli bir şekilde hareket ettiğini düşünse de çoğu zaman davranışları etkileyen buzdağının altında kalan kısım vardır. Özellikle insanın hayatta yapacağı seçimlerde bu bilincin alt katmanlarında kalan özellikler insanı etkiler.
Psikanalitik kuramın kurucusu Sigmunda Freud kişiliğin üç temel sistemi olduğunu ileri sürmektedir. Sürekli olarak birbiriyle etkileşerek bireyin davranışlarını yönlendiren bu üç sistemi İd (ilkel benlik), Ego (benlik) ve Süperego (üstbenlik) olarak adlandırmıştır.
Bu özellikler her insanda vardır. Fakat bazılarında biri diğerinden daha baskın olabilir. İnsan dünyaya geldiğinde onu yöneten ilkel benliktir, yani id’dir. İnsan büyüdükçe mantıklı kısım olan benliği yani ego gelişir. Bunların dışında insan içinde bulunduğu toplumsal kurallar, din, vicdan ve değerlerin üstünlüğü ilkesine göre hareket eden bir mekanizmaya da sahiptir. Buna da Süperego diğer adıyla üstbenlik denir.
Ilkel benlik haz ilkesi ile hareket eder. Doyuruluncaya kadar insanı rahatsız, eder. Açlık, susuzluk gibi temel ihtiyaçlar olabileceği gibi saldırganlık gibi uç istekleri de olabilir. Bunu en iyi okul öncesi çağdaki çocuklarda gözlemleyebiliriz. Bunlarda kişilik gelişimi tamamlanmamıştır. Örneğin 4 yaşındaki bir çocuk gece uyanıp sakız istiyorum diye ağlayabiliyor. Bu yaştaki çocuklara vardan, yoktan anlamıyorsun diye kızan ebeveynleri olabilir. Ancak şu iyi bilinmelidir ki bu çocukları yöneten güç ilkel benliktir. Ilkel benlik de doyuma ulaşmak ister. Başka türlü tatmin olamaz.
Ego yani benlik insanda gerçekliği, ideali sembolize eden ifadedir. Insanda vicdan gelişimi 6 yaşında başlar. Benlik kavramı da vicdan gelişimine paralel olarak 6 yaş ile kendini gösterir. Ilkel benliğin istek ve ihtiyaçlarını doyuma ulaştırma noktasında ego adeta bir fren görevi görür. Istek ve ihtiyaçlarını gidermek için uygun ortamı kollar. Zararlı sonuçlara yol açabilecek durumları gözden geçirerek karar verir. Bazen doyuma ulaştırır bazen de bu istekten vazgeçirmeyi veya ertelemeyi sağlar. Örnek vermek gerekirse ders çalışan bir çocuk acıktığı zaman hemen mutfağa gidip yemek yerse id doğrultusunda hareket etmiş olur. Ancak ödevin bir kısmını tamamlayıp bir yemek molası verebilirim şeklinde bir düşünce geliştirirse ego devreye girmiş ve gerçekçi bir yaklaşım sergilenmiş olur.
Süperego insanın ahlaki boyutunu ifade eder. Ergenlik ile birlikte kişinin toplumsal rolü ortaya çıkar. Toplumun dini, dili, değerleri ve kültürü insanda doğru-yanlış, iyi-kötü, sevap-günah anlayışını geliştirir. Bu doğrultuda hareket eden insani yöne superego, diğer adıyla üstbenlik denir. Üstbenlik mükemmelliyetçi tutumla çalışır. Her zaman en iyisini, en doğrusunu yapma eğilimindedir.
Her şeyin fazlası zarar anlayışı insanın kişilik tutumlarında da geçerlidir. Kişide id baskın olursa toplumdan dışlanma, terbiyesiz, ahlaksız görülme durumları ortaya çıkabilir. Tam tersi şekilde süperego baskın gelirse bu sefer de kişi mükemmel peşinde olacağı için kendini yetersizlik duyguları içinde suçlayabilir. Bu tip insanlar utangaç ve sessiz olarak bilinir. Ideal kişilikte ego baskın olmalıdır. Egosu gelişmiş olan insanlar gerçekçi anlayişta olacakları için kendilerini rahat ifade ederler ve olumsuz hislere kapılmaktan çok daha başarılı sonuçlara ulaşmak için çaba gösterirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.