Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi ve Yunus Emre Enstitüsü
Dünya üzerindeki bütün büyük millet ve medeniyetler, başka milletlerle iletişim kurmak için önemli gördükleri dilleri öğrenmiş ve kendi dillerini başkalarına öğretme arzusu ile birtakım çalışmalar yapmışlardır. İnsanlık tarihinin ilk dönemlerinden itibaren birçok devlet ve beylik kuran Türkler de iletişim içine girdikleri milletlerin dilini öğrenmiş ve onlara kendi dillerini öğretmeye yönelik bazı faaliyet ve çalışmalar göstermişlerdir.
Yabancı dil olarak Türkçenin öğretimine yönelik ilk çalışmaların Uygurlar döneminde başladığı söylenmektedir. Ancak Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi üzerine bilinen ve günümüze kadar gelen ilk eser Kaşgarlı Mahmut’un Divan-u Lugat’it Türk adlı eseridir.
Divanü Lugati’t-Türk’ün yazılışının birkaç farklı sebebi vardır. Kaşgarlı bu seçkin eseri, Araplara, Türk dili, tarihi, kültürü ve coğrafyası hakkında bilgi vermek; onlara Türk dilini öğretmek ve böylece Türklerin askerî ve siyasi egemenliklerini ebedi kılmak maksadıyla yazdığını beyan etmiştir. Kaşgarlı’dan sonra Türkçe öğretmek maksadıyla çeşitli eserler yazılmıştır fakat bu eserler bir elin parmaklarını geçmemiştir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde belirli bir yöntem ve teknik izlenmese de yabancıların ciddi bir Türkçe öğrenme gayreti içinde olduğu görülmektedir. Çünkü özellikle Avrupa devletlerinin üç kıtaya yayılmış Osmanlı İmparatorluğu ile elçilikleri aracılığıyla yürüttüğü ticari ve diplomatik ilişkiler, söz konusu elçiliklerde çalışan görevliler ve tercümanlar tarafından Türkçenin yabancı dil olarak öğrenimini zorunlu kılmaktaydı. Devlet eliyle Türkçenin öğretilmesi noktasında sistemli bir gayret olmasa da doğal sürecin bunu gerektirdiği görülmekteydi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilk yıllarından itibaren Türk diliyle ilgili çalışmalar devlet desteğiyle yapılmaya başlanmıştır. Bu çalışmalar daha sonraki yıllarda giderek artmıştır. Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla 12 Temmuz 1932’de Atatürk’ün talimatıyla kurulmuştur. Türk Dili Tetkik Cemiyetinin amacı, “Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek” olarak belirlenmiştir. Ülkemiz 1923 yılında cumhuriyetin ilanıyla uluslararası düzeyde yerini almış; dil ve kültür politikaları oluşturarak bu konudaki çalışmalarına ağırlık vermeye başlamıştır. 1950 yılından sonra ise üniversiteler bünyesinde Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi daha sistemli ve ciddi biçimde ele alınmıştır.
Cumhuriyet Dönemi’nde yabancılara Türkçe öğretimi çeşitli üniversitelerin önderliğinde gelişmiştir. Boğaziçi Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi bu faaliyetlerin öncüleridir. Yabancılara Türkçe öğretimine öncülük eden bu kurumlar yabancılara Türkçe öğretimi ile ilgili ilk kaynakların yazılmasına da vesile olmuşlardır. Bu üniversitelerden sonra Türkiye’deki diğer üniversitelerin bünyesinde açılan Türkçe Öğretim Merkezlerinin sayısı her geçen gün artmaktadır. Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının Türkiye Bursları ile Türkiye’de lisans, yüksek lisans ve doktora yapmak için gelen öğrenci sayısı ise bugün itibariyle 13000’i bulmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yurt dışında açılan Türkçe Öğretim Merkezleri, özel müteşebbisler eliyle açılan ve Türkçe öğretilen yurt içi ve yurt dışı kurumlar ve 2007 yılında Yunus Emre Vakfı bünyesinde kurulan Yunus Emre Enstitüsünün yurt dışında açtığı Türk Kültür Merkezleri ile son yıllarda Türkçe öğretim faaliyetleri hız kazanmış durumdadır. Bugüne kadar 32 ülkede 44 Türk Kültür Merkezi'ne ulaştıklarını, kuruluşlarından bugüne 35 bin civarında öğrenciye Yunus Emre Türk Kültür Merkezleri vasıtasıyla Türkçe öğretilmiştir. Özellikle Balkanlar ve Ortadoğu’da Türkiye’nin son yıllarda model ülke olarak görülmesi bu faaliyetlerin hız kazanmasını sağlamıştır.
Türkiye’de son on yılda Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi hususunda yapılan bu dikkate değer çalışmalar hızla devam etmektedir. Ancak şu an gelinen seviye olması gerekenin çok gerisindedir. Tarih boyunca büyük devletler kurmuş büyük bir medeniyetin dilinin ve kültürünün öğretimi konusuna daha çok zaman ayırması ve daha büyük maddi destek sağlaması gerekmektedir. Aksi takdirde yüzlerce yıl önce kurulmuş ve çok ciddi yatırımlar yapılmış Cervantes Enstitüsü, Goethe Enstitüsü ve British Councıl gibi büyük kurumlarla yarışmak pek mümkün olmayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.