KUTLUDOĞUMU ANLAMAK
Bizler bugün içinde yaşadığımız çağın, doğumunu kutladığımız Sevgili Peygamberimizin örnekliğine, önderliğine ve rehberliğine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bugün onu okumaya, onu anlamaya, dahası yaşamaya ihtiyacımız var.
Bugün Peygamberimizin dünyaya gelişini, yetim ve öksüz kalışını, çocukluğunu ve çocuklarla ilişkilerini yeniden öğrenmeye ihtiyacımız var.
Bugün bir kez daha Rahmet Peygamberinin nezih gençliğini, gençlerle iletişimini, gençliğinde haksızlıklarla nasıl mücadele ettiğini bilmeye ihtiyacımız var.
Bugün her zamankinden daha çok Peygamberimizin Hz. Hatice validemizle dostluk ve arkadaşlık üzere bina ettiği; vefatından sonra Hz. Aişe validemizle sevgi, ilgi, bilgi ve hikmet üzere inşa ettiği aile yapısını keşfetmeye ve iliklerimize kadar yaşamaya ihtiyacımız var.
Bugün bir kez daha onun cahiliye toplumu ile mücadelesini, Medine’yi arayışını, Habeşistan hicretlerini, Akabe görüşmelerini, Taif’te taşlanışını ve yaralar içinde iken “Allah’ım, onlara merhamet et, çünkü onlar bilmiyorlar” deyişini hatırlamaya ihtiyacımız var.
Medine’ye hicretini, mescidi inşasını, Evs ve Hazrec’in yıllar yılı süren kavgalarına son verişini, Ensar ve Muhaciri kardeş kılışını, ashabı-ı suffayı anlamaya ihtiyacımız var.
Bugün bir kez daha onun, toplumu gergef gergef ören samimi ve dürüst ilişkilerini öğrenmeye ihtiyacımız var. Onun eğitiminden geçen, her biri birer yıldız ve insanlığı aydınlatan birer meşale olan ashabını tanımaya ihtiyacımız var.
Mekke’nin fethinde Ebu Süfyan’ı, Hind’i ve amcası Hz. Hamza’nın katili Vahşi de dâhil insanları affedişini; Huneyn’de aldığı ganimetleri fakirlere dağıtışını, Veda Haccını, insanlık tarihine altın harflerle yazılan Veda Hutbesini; “İnsanlar, tarağın dişleri gibi eşittir. Hepiniz Âdem’densiniz, Âdem de topraktandır.” deyişini, “Kadınlara hayırla muamele edin, onların sizin üzerinizde hakları vardır.” diye haykırışını, “En Yüce Dost’a gidiyorum.” diyerek dünyaya veda edişini ve nihayet “Gözümün nuru namazı bırakmayın.” deyişini hatırlamaya ve anlamaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Usta kalem ki, aciz kalır Allah Resulünü anlatmaya, Hani sevgiliye anlatamasın ya sevgini, kalbin atar kelimeler düğümlenir seçilen bütün kelimeler yetersiz kalır ya, bu sevgi, bu muhabbet, bu ask ondanda ileri. Kâinatta hiçbir insan onun kadar sevilmedi. Müminlerin çarpan kalbi, gözündeki yaş, yüreğindeki sevdadır onun sevgisi… Kurtuluşun anahtarı, Rabbine yakın olmanın rehberi, huzur ve mutluluğun kaynağıdır o.
Ve biz bu hayatın neresindeyiz? Onun muhasebesini yapmamız lazım. Her şeyin muhasebesini yapan biz, hayat muhasebemizin çıkmazındayız. Kendimize gelme zamanımız gelmedi m? Çıkmaz sokakları bırakma vaktimiz çoktan geçti. Kaldı ki, öyle bir vakitte yok zaten. Fahri Kainat Efendimiz çocukluğunda bile örnek bir insandı. Ona insanlar ” MUHAMMEDÜL EMİN” En güvenilir insan, diyorlardı. Kardeşin kardeşi dolandırdığı çağımızda biz bu hayatın neresindeyiz? Bu kutlu doğum haftasında Resulullah Efendimizi tanımaya ve onun sevgisiyle yanmaya ve kendimizi bulmaya çalışalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.