Bedia Aktimur

Bedia Aktimur

ALLAHÜ TEALA'NIN SEVDİĞİ VE RAZI OLDUĞU KUL OLMAK

ALLAHÜ TEALA'NIN SEVDİĞİ VE RAZI OLDUĞU KUL OLMAK

 

    Şüphesiz, bizlere sayısız nimetler veren, yarattıkları arasında bizleri en şerefli kılan, Rabbimizi çok seviyoruz. Kul olarak da bütün gayemiz, bütün arzu ve isteğimiz Rabbimizin de bizleri sevmesi ve razı olmasıdır.

     "(Ey Rasulüm!)  De ki: Allahı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir. (Al-i İmran /31.)

   Sadece çok seviyorum demek, kuru bir iddiadan başka bir şey değildir. Seven sevgisini ispat etmelidir. Allahü teala, bu ayet-i kerime ile O'na olan sevgimizde samimiyetimizi ispat etmemiz için, bize bir ölçü vermektedir. Bu ölçü Numune-i İmtisalimiz, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 'dir. Çünkü, Peygamber Efendimiz' in her hal ve davranışı Allahü teala'nın emir ve yasaklarına uymaktadır. O halde kendisine uyarak, Rabbimize olan sevgimizi göstereceğimiz Peygamber Efendimizin o güzel ahlakına, yaşam tarzına ve insan ilişkilerine şöyle bir yolculuk yapalım. O güzel ahlakından bir kaç tanesini burada analım ve bakalım bu iddiamızda ne kadar samimi ve ne kadar gerçekçiyiz; hem kıyas yapalım hemde eksiklerimizi tamamlayalım.
    (Güvenilir olmak)
    Peygamber Efendimiz (s.a.v) henüz kendisine peygamberlik gelmeden önce de güvenilirdi.
Efendimiz (s.a.v), verilen hiçbir emanete ihanet etmemiş, mükemmel bir şekilde muhafaza ederek sahibi kim olursa olsun, emaneti aldığı gibi teslim etmiştir. Hicret edeceği zaman dahi, canına kast eden müşrikler tarafından kendisine bırakılan emanetler için, yerine Hz. Ali'yi bırakmış ve emanetleri sahiplerine teslim ettikten sonra gelmesini buyurmuştur.
    (Sabırlı olmak)
    Peygamber Efendimiz (s.a.v) çok sabırlıydı, bela ve  musibetlerin en çoğu onun üzerine gelmiş olmasına rağmen, Sabr-ı Cemil ile karşılamıştır. Bir Hadis-i Kutsi de şöyle buyurulmuştur: 
   "Kullarımdan herhangi birine, bedeninde, malında veya evladında bir musibet tevdi ettiğim vakit, bu musibeti Sabr-ı Cemil ile karşılarsa, kıyamet günü onun için mizan kurmak ve defter açmaktan haya ederim."  (Hakim, Deylemi)
    (Cömert olmak)
     Peygamber Efendimiz (s.a.v) İnsanların en cömertiydi. Her şeyin sahibinin Allahü teala olduğunu; O'nun veren, kendisinin de taksim eden olduğunu beyan eder. Allah'ın kullarına infak ve ikram etmekten büyük lezzet alırdı. Cabir r.a.'ın beyanına göre:
  "Kendisinden birşey istendiğinde " hayır" dediği vaki değildi."  (Müslim, Fedail 56)
  Zira O şöyle buyuruyordu:
   " Cebrail bana Allah teala'nın şöyle buyurduğunu söyledi:
" Bu din (yani İslam), Zat'ım için seçip razı olduğum bir dindir. Ona ancak cömertlik ve güzel ahlak yakışır. Müslüman olarak yaşadığınız müddetçe, onu bu iki hasletle yüceltiniz."  (Hrysemi, Vlll, 20; Ali el - Müttaki,  Kenz, Vl, 392)
    (İnsanları sevindirmek)
    Peygamber Efendimiz (s.a.v)  sık sık insanların gönlünü alır ve onlara iltifat ederdi. Onlar da bu iltifat sonucu, çocuk gibi sevinir ve adeta bayram ederlerdi.
     İnsanları sevindirmenin faziletini anlatan bir hadis-i-seriflerinde Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur :
    Bir mü'mini sevindiren kişinin, o sevincinden ibadet ve taatle uğraşan bir melek yaratılır; mü'min ölüp de kabrine girince o sevinçler gelerek:
  " Beni tanıdın mı?"  der;
  O da;
  " Sen kimsin?"  diye sorar;
  O da;
  " Ben falan kişiyi sevindirdiğin sevincim, bugün sana arkadaş olup sorularına yardım edecek, sabit sözü unutturmayıp mahşerde seninle birlikte olacak, senin için şefaatte bulunup cennetteki yerini göstereceğim." der.   (İbni Ebi'd -  Dünya, Havaic, Ramuz)

   Bu konuyla ilgili başka bir örnekte şöyle;
Hz. Musa a.s. (Ya Rabbi!  Sevdiğin ve sevmediğin kişiyi nasıl ayırabiliriz?) diye sordu.
Allahü teala buyurdu ki:
(Sevdiğimin iki alameti vardır. O beni anar ve günahlardan sakınır. Ben de onu, meleklerin yanında anar ve günah işlemekten muhafaza ederim. Sevmediğim kulun da iki alameti vardır. Beni unutup hiç anmaz, günah içinde yüzer. O kibirlidir, kötülük işler ve cimridir. Böyle olana gazap ve azap ederim. Beni sevenin sevgilisiyim. Beni gerçekten seveni herkesten üstün tutarım. Beni arayan bulur; başkasını arayan Beni bulamaz. Öyle kullarım vardır ki, Ben onları severim, onlar da Beni sever. Onlar Beni anarlar, Ben de onları anarım. Onların yolunda olanı severim. Onların yolundan ayrılana buğzederim. O kullarım gece olup, herkes sevdiği ile meşgul olurken, onlar yatıp uyumaz, benimle beraber olur; namaz kılar, nimetlerime şükreder, gözyaşı dökerler. Bütün sıkıntılara beni sevdikleri için katlanırlar. Onlara büyük ihsanlarda bulunurum.)

   Bu örneklerden anlıyoruz ki, Allahü teala'nın sevdiği ve razı olduğu kul olabilmek için, O'nun emir ve yasaklarına kayıtsız şartsız uymalı ve başımıza gelen iyi veya kötü her şeyin O'ndan geldiğini bilmeli ve razı olmalıyız.

Ya Rabbi!  Yer ve gök Senin, yerde olan ve gökde olanların hepsi de senin. Bizlerde Senin aciz ve günahkar kullarınız, asla sana layıkıyla ibadet ve kulluk edemeyiz. Bizleri de Seni zikreden zakir kullarının, nimetlerine şükreden şakir kullarının ve sevdiğin ve razı olduğun kullarının arasına kabul eyle!  Âmin..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR