Hamdi Alıtkan

Hamdi Alıtkan

Kelimeleri Bittiği Yerde, ….

Kelimeleri Bittiği Yerde, ….

Hafta sonu bütün herkesin gözleri Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında oynanan derbi maçındaydı. Maçın içeriği ile ilgilenmiyorum. Olaya sadece toplumumuzun geldiği son noktayı özetleme adına fırsat biliyorum. Milyonlarca liranın su gibi aktığı bu sektörde, birilerinin kesesini dolarken, neden bizi yozlaştırıyor, hırçınlaştırıyor, tahammülsüzleştiriyor, kutuplaştırıyor? Bir futbol maçından olmaması gereken her şey vardı. Yaşadığımız olumsuz olayların akabinde biraz kafa dağıtalım derken geldiğimiz noktayı tüm açıklığıyla izledik. Herhalde aklımızda o geceye dair iyi kalan tek davranış Beşiktaş Kulübünün maç öncesi açtığı pankarttı. 
    Maçtan bir gün önce bir yargı hakimiyle tanışma fırsatı buldum. Bulunduğumuz ortam sebebiyle konu okuma, yazma, kendini ifade etmeye geldi. Herkesin yaşadığı ama farkında olmadığı bir konudan bahsetti. Hakaret ve tehdit dosyaları ile ilgili davalara bakıyormuş. Suç oluşumundaki şu silsileyi anlattı. İnsanlar önce dar kelime dağarcığıyla kendini ifade etmeye çalışıyor. Kelimeler o kadar yetersiz kalıyor ki insanlar bir süre sonra birbirlerine hakaretler ve küfürler etmeye başlıyorlar. İçindeki öfkeyi atmayı bunlarla başaramayan insanlar, birbirlerine şiddet ve darp uyguluyorlar. Bazen bunun sonucunun ölüme kadar gidebildiğini söyledi. Bu bize ne kadar basit bir sebep olarak gözükse de, kendini ifade etmeyi ve karşısındakini anlamayı başaran insanların bu yollara çok az başvurduğunu sizde göreceksiniz. Aslında o gün maçta yaşananlarda bundan farklı değildi. O gece yaşananlar, kendini ifade etmeye çalışan insanların düşmüş olduğu durumlar toplamıydı. Sahada birbirini dövmeye gelen futbolcular, sahaya inen taraftarlar, toplu şekilde edilen küfürler, tahrikler, maç sonu söylenen sözler…  
Aslında bu konuya gelmemdeki asıl sebep Milli Eğitim Bakanlığımız yakın zamanda yapmayı düşündüğü müfredat değişikliğidir. Bir vatandaş olarak benimde müfredat değişikliğinden beklentilerim var. Bu eğitim sistemin bizi millet olarak nereye getirdiği hepimizin malumudur. Yukarıda verdiğim örnek gibi. Okumaktan hoşlanmayan, ruhunu kaybetmiş, neye ait olduğunun farkında olmayan, şiddete meyilli, karşısındaki insana karşı tahammülsüz bir nesle sahibiz. Bu sonuçları daha da artırabiliriz. Bunun en büyük sebeplerinden biride bu müfredattır, eğitim sistemidir. Okumayı sevdiremediğimiz gençlerdir. Ellerin kitap yerine bonzai verdiğimiz geleceğimizdir. Ahlaksızlığı modernlik diye yaşattığımız evlatlarımızdır. Giderek maneviyattan, ruhtan bir haber olan, her şeyi maddiyatla çözmeye çalışan, bahis oynayan, kolay yoldan para kazanmayı kendine yaşam biçimi olarak benimsemiş bizlerdir. Elbette ki buradaki tek probleme eğitim ve müfredat değildir. Sadece okullarda, müfredat değişikliği ile çözülecek bir mesele de değildir. Ama ilmi kendine hedef bilmiş, kendini tanıyan, anlatan ve karşısındakini anlayan, her şeyden önce karşısındakini kendi gibi insan bilen bilinçlere ihtiyacımız var. Milli ruhumuzu kaybettiren,  darbeci zihniyetlerin 1982 Anayasası ile önümüze getirdiği bu müfredat, çoktan değişmeliydi. Ama hiçbir şey için geç kalınmış değil. İyi eğitim verilmiş toplumla, bu ve bu tür olayların en asgari seviyeye indiği gelecek hayal değildir.
Müfredatta matematik, fizik, kimya gibi ilimlerde yapılacak değişiklikler yok gibidir. Eğitim metodu değişebilir, belki son 20-30 yılda yapılan yenilikler, buluşlar, isimler müfredata eklenebilir. Asıl mesele tarih, dil ve edebiyat dersleridir. Bu dersler öğretim sisteminin temelidir. Okutulan tarihin gerçekle ilişkisi artık herkes tarafında biliniyor. Tarihin sayfaları artık değişmelidir. Herkesin gerçek tarihi bilmeye hakkı vardır. Dil ve edebiyat derslerinde ise dilimizi bilerek konuşan, yazan insanları yetiştirebilirsek, yukarıda bahsettiğim bir çok olumsuz olay gerçekleşmeyecek ve inanıyorum ki hayatımızda çok şey değişecektir. Bu hayat 150 - 200 kelimeyle ifade edilemez. Bütün ilimlerdeki başarıda burada sağlanan başarı ile doğru orantılıdır. Kendini iyi ifade eden bireyler arasındaki etkileşim ve ortaklar artıkça, suçlar azalacak, daha sağlam bir gelecek için umutlu olacağız. Yeni gelecek müfredatın alanında uzman kişi, kurum, kuruluşlarında fikirleri alınarak yapılmasında fayda görüyorum. Ruhumuzun tekrar kazandıracak, dilimizi hakkıyla öğretecek, hata ve eksikliklerden ders çıkarmış bir müfredat olmasını temenni ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR