Cumhuriyet Doksan Bir Yaşında
Yarın Cumhuriyet’in doksan birinci yaşını idrak edilecek. Cumhuriyetin kuruluşunun üzerinden yaklaşık asırlık bir zaman dilimi geçmiş. O dönemde doğan nesiller artık aramızda değiller. Tarihçiler her yirmi beş seneyi bir nesil kabul etmektedirler. Söz konusu kurala göre Cumhuriyet dört nesil yetiştirmiş bulunmaktadır. Son on iki yıldan beri ülkeyi cumhuriyetin nesilleri yönetmektedir.
Cumhuriyetin doksan biri yıl sonra geldiği noktayı değerlendirmeden önce, tarih bilincimizi gözden geçirmemizde zaruret bulunmaktadır. Çünkü tarih milletlerin hafızasıdır. Cumhuriyet tarihi henüz tüm ayrıntıları ile bilinmemektedir.
Devletlerin tarihinde doksan bir yıl önemli bir zaman dilimi değildir. Cumhuriyetin kuruluşunun doksan birinci yıl dönümünde şüphesiz kutlamalar olacaktır. Buna kimsenin itirazı olamaz. Ancak kuruluşundan itibaren cumhuriyet tarihinin nesillere kazandırdıkları ile kaybettirdikleri sorgulanmalıdır. Cumhuriyet, üç kıtada at koşturmuş, büyük bir medeniyetin sahibi cihan devleti Osmanlı’nın mirasına konmuştur. Ama ta başından beri bu mirası inkâr ederek hayat bulmaya çalışmıştır. Asıl sorgulanması ve üzerinde durulması gereken husus burasıdır. Yeni nesiller resmi tarihin öğrettikleri ile büyümekte ve gerçekle yalanı bir birine karıştırmaktadırlar.
Bin dokuz yüz elli tarihine gelinceye dek mutlak bir baskı ile yönetilen ülkede ne din ne düşünce hürriyetine izin verilmemiştir. Ellili yılları takip eden dönemlerde ise her on yıl da bir yapılan ihtilaller ile insanların gönüllerine müthiş bir korku salınmıştır. O sebeple Cumhuriyet tarihi ve ona izafe edilen resmi ideoloji gerçek anlamda sorgulanamamıştır. Cumhuriyetin doksan birinci yılında artık sorgulanması zamanı gelmiştir.
Büyük bir imparatorluğun mirası üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti neler yapmıştır, bilinmesinde ve hatırlanmasında mutlak zaruret bulunmaktadır.
Cumhuriyet’in ilanından sonra:
1- 3 Mart 1924’te Halifelik kaldırıldı, Osmanlı hanedanının tümü yani 155 kişi yurt dışına sürüldü. Şeriat Bakanlığı kaldırıldı, yerine Diyanet İşleri Başkanlığı getirildi.
2- 2 Ocak 1924’te İslam dini gereği olan hafta sonu tatili Cuma’dan dünyaya entegre olabilmek için Pazar’a çevrildi.
3- 25 Şubat 1925’de daha önce var olan Hıyanet-i Vataniye kanununa din maddesi eklendi ve kanunlara, devrimlere karşı çıkanlar sonu idama kadar giden cezalara çarptırıldı.
4- 3 Haziran 1925’de Türkiye çapında Karabekir Paşa önderliğinde girdiği her seçimden zaferle çıkan ilk muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Partisi kapatıldı.
5- 25 Kasım 1925’de sarık, takke, fes gibi başlıkların giyilmesi yasaklandı ve şapka giyme mecburiyetini getiren şapka yasası çıkartıldı.
6- 30 Kasım 1925’te tekke ve türbeler kapatıldı. Dini kıyafet giymek yasaklandı. Bey, ağa, paşa, beyefendi, hanımefendi, mürit, mürşit, şeyh gibi sıfatların kullanılması yasaklandı.
7- 16 Aralık 1925’de Lozan’da halledilemeyen bir mesele olan Musul, Irak’a yani İngiltere’ye bağlanarak halledildi.
8- 26 Aralık 1925’de İslami usulde kullanılan ezanî saat düzeni ve hicri-rumi takvim kaldırılarak Avrupaî tarzda takvime geçildi.
9- 17 Şubat 1926’da Osmanlı Medeni Kanunu olan Mecelle kaldırıldı yerine İsviçre Medeni Kanunu kabul edildi.
10- Osmanlı İslami Ceza Kanunu kaldırıldı, İtalyan Ceza Kanunu kabul edildi.
11- 28 Mayıs 1927’de Osmanlı padişahlarının simgesi olan tuğra sembolünün resmi dairelerin kapılarından kazınmasına dair yasa çıkartıldı.
12- Şubat 1928’de İstanbul Cağaloğlu’nda Yerebatan Camii’nde ilk Türkçe hutbe okutuldu.
13 10 Nisan 1928’de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndan Türkiye bir İslam devletidir ibaresi kaldırıldı.
14- 21 Mayıs 1928’de uluslararası rakamlar kullanılmaya başlandı.
15- 1 Kasım 1928’de bin küsur senedir kullanılan İslâm alfabesi kaldırıldı, yerine Latin alfabesi kullanılmaya başlandı.
16- 22 Ocak 1932’de İstanbul Yerebatan Camii’nde hafız Yaşar Okur tarafından ilk defa Türkçe ezan okundu.
17- 26 Kasım 1934’te daha önce taslağı hazırlanan efendi, bey, paşa, ağa, hacı, hafız, hoca, beyefendi, hanımefendi, hanım, hazret gibi sıfatların kullanılması çıkarılan bir yasa ile yasaklandı.
18- 1 Şubat 1935’de Fatih Sultan Mehmet Han’ın fethin nişanesi olarak camiye çevirdiği Ayasofya Camii altında Mustafa Kemal Paşa’nın imzasının bulunduğu bir Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye çevrildi.
19- 27 Mayıs 1935’de çıkartılan bir yasa ile daha önce uygulanmaya başlanan hafta sonu tatilinin Cuma’dan Pazar’a çevrilmesi hakkındaki yasa yürürlüğe girdi.
20- 5 Şubat 1937’de CHP’nin altı oku Anayasa’ya girdi. Böylelikle dokunulmazlık kazandı.
Yukarıda sıralanan gerçeklerle tarihimize bakıldığında tarihine, kültürüne ve değerlerine yabancılaşmış bir millet meydana geldi.
G Ü N Ü N H İ K M E Tİ
“ Vatanın tarihi bilinmeden vatana hizmet edilemez. Eski öğrenilmeden yeniye geçilemeyeceği muhakkaktır.”
Namık Kemal
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.