Bu Tahammülsüzlük Ne Zamana Kadar Sürecek?
Türkiye’nin şuan birinci öncelikli gündeminde terör ve seçim hükümeti ilk sırada geliyor. Koalisyon hesaplarının masada kalmasıyla birlik Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından seçim hükümetinin kurulması için Başbakan Ahmet Davutoğlu bir kez daha görevlendirilmişti.
Başbakan Davutoğlu kurulacak olan seçim hükümetine seçilecek olan Bakanlar Kurulu seçimi için ilk hamleyi yapmasıyla birlikte aslında yeni dönemde hayli şaşırtıcı adımlar atacağının işaretini şimdiden veriyor. Öyle ki MHP milletvekili Tuğrul Türkeş’in, kendisine seçim hükümetinde teklif edilen bakanlık teklifini kabul etmesi, MHP Genel Merkezi’nde adeta deprem etkisi yapmış durumda.
MHP’nin efsane lideri olan Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş’e yapılan bu teklifi kabulü ile birlikte MHP içerisinde kara kara kazanlar kaynatılmaya başladığını herkes artık daha net görüyor.
Bunun en açık örneği MHP Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Şefkat Çetin olarak gösterilebilir. Daha düne kadar Alparslan Türkeş’in adıyla meydanlarda oy devşirirken, şimdi Tuğrul Türkeş’e “kaça satıldın” diyebilme cüretini gösteriyor.
Tahammülsüz artık MHP için yaradan akan irin misali bir vakaya dönüşmüş durumda. MHP için çok büyük bir tehlike. Artık tek başlılık değil, uzlaşma modeli konusunda bir adım atmaları en doğru tercihleri olacaktır.
Aslında 7 Haziran seçimlerinin ardından Ak Parti ve MHP teşkilatlarında ve tabanlarında olası bir Ak Parti-MHP koalisyonuna dair çok önemli bir olumlu hava varken, olayların bu noktaya gelmesinde kimin parmağının olduğu konusunda tüm parti teşkilatlarının bir sinerji yapmaları konusunda bir öngörüde hakim.
Tuğrul Türkeş’in seçim hükümetinde yer alması, elbette içinde bulunduğu siyasi hareketin efsane liderinin oğlu olması boyutuyla anlamlı. Ancak bu noktada önemli olan, bu kabulün Türkeş’in gerek aile, gerekse tecrübe anlamında sahip olduğu ‘devlet’ terbiyesiyle birlikte okunması. Devlet Bahçeli’nin her adımını ‘devlet’ başlığı altında okuyanların bu ezberlerini bozan bir durum aslında.
MHP’nin oy deposu olarak tarif edilen İç Anadolu ve Sünni Türkmen oylarının, uzun zamandır AK Parti’ye yönelmiş olması; diğer yandan MHP’nin bugüne kadar çok zayıf olduğu kıyı bölgelerinde şaşırtıcı çıkışlar yapması, son yıllarda bu partinin yaşadığı inişli çıkışlı grafiğin kabaca özeti aslında.
Neredeyse tüm siyasi seçeneklere, görüşme taleplerine ve yaklaşımlara daha başından itibaren kapısını kapatan bir parti, tekrar seçim diye ifade ettiğimiz 1 Kasım’da nasıl bir sonuç alacak? Devlet Bahçeli, kuşkusuz partisine çok hakim bir genel başkan görüntüsü veriyor. Ancak bu yeni dönemde, mesela 2002 seçimlerinde yaşanan sonuçlara benzer bir yere savrulması mümkün mü? İşte bu sorunun cevabı, aynı zamanda 1 Kasım gecesi nasıl bir iktidar profili olacağı konusunda bize büyük bir fikir verecek.
Bekleyip Göreceğiz.. Kalın Sağlıcakla..
Günü Sözü: Türk töresinin bir diğer şartı da haddini bilmektir. Haddim bilmek... Ne kendinizi dev aynasında göreceksiniz. Herkese yukarıdan bakacaksınız, ne de kendinizi aşağıdan göreceksiniz, aşağıdan bakacaksınız. / Alparslan Türkeş
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.