Uzun İnce Bir Yol
Maske, mesafe, virüs, kısıtlama, tam kapanma, kontrollü açılma falan derken sonunda normale döndük. Döndük dönmesine ama tam rahat bir nefes alacağız derken zam haberleri art arda geldi. Elektrik ve doğalgaza, ekmeğe zam yapıldı.
Tam da yeni normalleşmişken bu zam da nereden çıktı diye sormadan edemiyor insan. Enerjiye yapılan zammın her şeyin fiyatını doğrudan etkilediğini hepimiz biliyoruz. E her şeyin fiyatının da ne kadar anormal olduğunu söylemeye lüzum var mı?
Peki ne olacak şimdi? Bilmiyoruz… Vatandaş da bilmiyor. Sadece şikâyet ediyor. Neyi şikâyet ediyor? Hayat pahalılığını. Nerede ediyor? Çarşıda, pazarda, kahvede, yolda, her yerde. Peki, çare var mı? Ne çaresi? Onu da kimse bilmiyor. Tek çare beklemek. Neyi beklemek? Bir şeylerin düzelmesini. Peki, umut var mı? O da yok. Hâlbuki Temmuz ayı çok güzel geçecek demişlerdi. Umut vaat etmişlerdi. Geçti mi? Belli değil. Neden? Çünkü daha yeni başladı. Ama pek de güzel başlamadı.
İkinci el araç piyasası uçuyor
Otomobil fiyatları almış başını gidiyor. Özellikle ikinci el otomobil fiyatları dudak uçuklatıyor. 20 yaşında bir arabanın fiyatı 100 bin liralara kadar dayanmış durumda. Asgari ücretli bir çalışan için bu kaba bir hesapla 35 maaşa denk geliyor. 3 yılda kazandığı para. Aylık kazancının yarısını bu arabayı almak için ödese 6 yıl maaşının yarısını vermek zorunda. Birde kredi faizini işin içine katınca neredeyse 10 yıl boyunca alacağı dandik bir arabanın kahrını çekecek. Tabi o süre zarfında o arabanın hurdaya çıkma ihtimali de yüksek. Anlayacağınız araba bile hayal olmuş durumda. Bu ülke milletine bir arabayı bile çok görür hale geldi. Hâlbuki o kadar yol yapıyoruz. Ne için bu yollar. Araçla üzerinden geçemedikten sonra. Aşık Veysel diyor ya hani; “Uzun ince bir yoldayım. Gidiyorum gündüz gece” Bizimki de bu hesap. Gidiyoruz ama yayan bir şekilde.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.