Et Duyurusu!
Son aylarda hayvancılık sektöründe girdi maliyetlerinin yüzde 100’e varan oranlarda arttığını, tavukçu ve besicilerin zor durumda olduğunu geçtiğimiz haftalarda birkaç kez yazmıştık.
Önceki gün Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nden bu konular üzerine önemli bir değerlendirme açıklaması geldi.
Kimi sendikalar gibi tek derdi “sektörel hak” olmayıp, devleti ve ülkenin geleceğini de düşünüp, bu konular üzerinde ilk ağızlardan bilgi toplayıp, yetkililere raporlar sunan, hükümetlere yol gösteren bir kurum olan TZOB’u ve verilerini, görüşlerini son derece önemsediğimden sizlerle de paylaşmak istiyorum.
TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, bu açıklamasında özetle şunları söylüyor:
-“Haziran ayında üretici ile market arasındaki fiyat farkı 4 katı aştı…”
-“Fiyatı en fazla düşen ürün markette ve üreticide karpuz oldu...”
-“Hasat edilen ürün miktarındaki artışlar fiyatların düşmesine neden oldu…”
-“Kuraklıktan etkilenen il sayısı 52’ye yükseldi...”
-“Kuraklık topyekûn mücadeleyi gerektirmektedir…”
-“Hükümetimiz ikinci bir kuraklık yardım paketi açıklamalıdır..”
-“Kuraklık dışında yaşanan diğer doğal afetler de üreticilerimizi olumsuz etkiledi…”
-“Dışa bağımlı girdilerin fiyat artışına üreticilerin yetişmesi imkânsız…”
-“Et, süt ve yem politikaları üretici ile tüketici lehine yeniden gözden geçirilmelidir…”
-“Hayvancılık ülkemiz için bir milli güvenlik meselesidir…”
-“Kırmızı et sektöründe de tehlike çanları çalmaya başladı…”
***
TZOB’un her biri birbirinden önemli bu tespit ve önerilerinden “kırmız et sektörü”yle ilgili olanları biraz açacak olursak, durumun ne kadar vahim olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Türkiye’de yüzbinlerce süt ve besi işletmesi var. Buralarda 55 milyar liradan fazla süt üretimi, 41 milyar liraya yakın da kırmızı et üretimi gerçekleşmekte. Bunun derisi, sakatatı, üretilen ve sanayiye aktarılan süt ve et ürünleri, buna bağlı 7,6 milyar dolarlık ciroya sahip yem sektörü, dış ticareti, marketi, nakliyecisi, veteriner hekimi gibi birçok kesim geçimini buradan sağlamakta.
Ülkemiz için böylesine önemli bir sektörden söz ediyoruz.
Ama gel gör ki, sektörde tehlike çanları çalmaya başlamış durumda.
Hayvancılığın ülkemiz için bir milli güvenlik meselesi olduğunu belirten TZOB Başkanı’nın aktardığı şu net verilere bakar mısınız lütfen:
“Üreticiler geçen yıl haziran ayında 37 lira 74 kuruşa sattığı dana karkasını bu yılın aynı döneminde yüzde 16 artışla 43 lira 81 kuruşa satmıştır. Buna karşılık geçen yıl 1 lira 81 kuruşa aldığı yemi yüzde 62,4 zamla 2 lira 94 kuruşa almak zorunda kalmıştır.
Yıllara göre besicinin alım gücüne bakıldığında bir kilo karkas et sattığında 2015 yılında 26,32 kilo yem alırken, 2020 yılında 19,34 kilo yem alabilmiştir. 2021 yılı Haziran ayında ise alabildiği besi yemi miktarı 14,91 kiloya kadar düşmüştür. Yani geçen 7 buçuk yılda alım gücü yüzde 43 azalmıştır.
Oysa besici üretime devam edebilmek için, 1 kilo karkas ete en az 20 kilo yem alabilmelidir.
Bugünkü yem fiyatlarıyla 20 kilo yem alabilmesi için olması gereken karkas et fiyatı ise 58 liradır. Hayvan başına verilen 250 lira besi desteği aradaki bu fiyat farkının kapatılmasına yetmemektedir.
Bu yüzden hayvan başına verilen destekler artırılmalıdır.
Yani et, süt ve yem politikaları üretici ile tüketici lehine yeniden gözden geçirilmelidir."
Bayraktar son olarak şunları söylüyor:
“Hayvancılık çok büyük bir sınavdan geçmektedir.
Üreticilerin umutları tükenmekte, ellerindeki hayvanları bir an önce çıkarıp sektörden kaçmak istemektedirler.
Bu zorlu süreçte geleceğe umutla bakamayan üreticilerimizi desteklemeliyiz. Kaynakları çiftçilerimizi bu zorlu dönemde kıyının karşısına güvenle geçirmek için kullanmalıyız.
Aksi takdirde çok büyük ve telafisi yılları alacak bir sorunla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.”
Hükümet’e duyurulur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.