SADAKA-İ CARİYE
Kopan her takvim yaprağı, ömrümüzden de bir günü alıp götürüyor bizden. Eğer hakkını vererek Rabbin rızasına uygun yaşayıp harcamışsak o günü ne ala; çünkü Rabbi teala, rızası dahilinde harcanan hiç bir şeyi zayi etmez.
Mevlana hazretleri :
"Mal ile beden, kar gibi erir gider. Fakat onlar Allah yolunda harcanırsa, Allah onlara alıcı olur. Kur'an da "Şüphesiz ki Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını, onlara (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır..." (Tevbe /111)
buyurarak konuyu ne güzel özetlemişlerdir.
Fakat bomboş, dünyalık hevesler uğruna harcanmışsa o gün, işte o zaman vay halimize. Böyle bir hiç uğruna geçirdiğimiz her gün ziyandayız demektir. Bundan kurtulmanın en kestirme yolu da fisebilillah iyilik ve yardımda bulunmaktır.
Allahü teala kullarının her haline vakıf ve her ihtiyaçlarından haberdar olduğu içindir ki, bunun yolunu da kullarına kolaylaştırmış ve :
" Birinize ölüm (belirtileri) gelip de: "Ey Rabbim! (Ne olur) beni yakın bir vakte kadar (öldürmeyip) ertelesen de sadaka versem ve iyilerden olsam!" demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için) harcayın. " (Münafikun/10)
buyurarak sadaka vermeyi emretmiştir.
Sadaka dünya ve ahirete ait pek çok sıkıntıyı defeder. Bunların bir kısmı hadis-i şeriflerde şöyle anlatılmıştır :
" Müslümanın verdiği sadaka, ömrünü uzatır (bereketlendirir), kötü ölümü önler ve Allah Teala onunla kibri, fakirliği ve övünmeyi önler. "
" Sadaka vermekte acele edin! Çünkü bela, sadakanın önüne geçemez. "
" İnsanlar arasında hüküm verilinceye kadar, herkes sadakasının gölgesinde olacaktır. "
Bu sadakanın daha ileri derecesi yani sevabının hiç kesilmeyip öldükten sonra da devam edenine de Sadaka-i cariye yani süregelen, devam eden, kişinin ölümünden sonra bile sevap kazanma vesilesi olan yaptığı iyiliktir der büyüklerimiz. Ne güzeldir böyle bir sevaba nail olmak.
Yalnız bu ibadetlerin kabulü de ihlas ile yapılmasına bağlıdır. Çünkü ihlas en baş düşmanımız olan şeytanın saldırılarına karşı, yapılan ibadetlerin kalkanı mesabasindedir. Nitekim Hicr suresi 39 ve 40. ayetlerde ihlasın ehemmiyeti vurgulanarak şöyle buyurulmuştur:
" (İblis:) Ey Rabbim! Beni (rahmet ve cennetinden kovup) azgın bırakmandan dolayı, andolsun ki ben de onlara yeryüzün(de günahlar) ı süsleyeceğim (hoş göstereceğim) ve onların hepsini muhakkak azdıracağım. Ancak onlardan ihlaslı kulların hariç (onları azdıramam). "
Allahü teala bizleri, yaptığımız her işte, her ibadette, rızasını gözeten ve ümmet-i Muhammede faydalı kullarından eylesin inşallah amin.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.