Bu millet "PADİŞAHIM ÇOK YAŞA" diyerek 600 yıl dünyaya hükmetti. Biz ise cumhuriyetin ilk 100 yılında başımızdakinin ölmesi için dua ediyoruz.

Padişahım çok yaşa demek ne yalakalıktı, ne yağcılıktı, tek bir karşılığı vardı, kayıtsız şartsız biat etmek. Örf,anene, gelenek böyleydi.

Sonra demokrasi girdi içimize, şu Avrupa'da etiket olarak kullanılan demokrasi. Adı olan ama esamesi olmayan demokrasi.

 Sömürgecilik demokrasi arayışı ile başladı, petrol sevdası demokrasi ile şahlandı. Osmanlı'nın son dönemlerinde batıdan öğrenilen bir şiir oldu, bir de kelimeler içerisine hapsedilen demokrasi...

Örflerimizden uzaklaşmaya başlamak bizi Avrupalılaştırdı sandık. Fakat ne Avrupalı olabildik ne de Asyalı.

Cumhuriyeti kuran zat Osmanlı'yı ret ederken borçları büyük bir tezat olarak kabul etti.

Kısaca ne Osmanlı olacaktık, ne Avrupalı ne de Asyalı...

 Sonuç çok basit, devşirme bir devletle dünyanın fink atacağı yeni sınırlar yaratıldı.

 Tarih yeniden yazıldı. Okutulan tarih Avrupa okullarında ihtisasını tamamlayanlar tarafından tekrar düzenlendi ve tarih kitaplarına sokuldu.

Abdülhamit kızıl sultan oldu, Yavuz kelle alan bir cellat olarak öğretildi.

İsmet paşa "her şeyi kabul ettim" diyerek seslensek duyacağımız adaları vermekle kalmadı, devletin işleyişini bloke eden kararlara imza attı.

Avrupa Türkiye cumhuriyetini tanzim etme, ardından da taksim etme planlarıyla yeni bir tuzak kurdu.

Padişaha bağlılığını dile getiren bir millet, demokrasi yalanıyla devletinden milletinden vazgeçecek insanlara dönüştü.

Avrupa örnek alınan bir ülke haline gelirken, güzellik yarışmasında Osmanlı torunları mayolu görüntüler verdi.

Çağdaş ve muasır medeniyet kavramını çıplaklık olarak okuyan ruhsuz bir millet oluştu.

 Ve din içi boşaltılan bir algı olarak siyaset malzemesi yapılsın diye Avrupalılardan talimatlar alındı.

 Yeni dünya düzenine göre Kuran ve hadisten uzaklaştırılan cumhuriyet Türkiye’si demokrasi ve laiklik ile dinden uzaklaştırıldı.

Din büyük bir tehlike olarak gösterildi. Allah diyen aşırı dinci olarak yargılandı, asıldı, öldürüldü...

Din yaratılış gayesi olmaktan çıkarılıp zarureti kaybolmuş bir hiç olmaya dönüştürüldü.

 Kurallar konulurken tabanda duası ile devletine biatte sınır tanımayan halk hedef seçildi.

 Artık işleyiş tamamdı, batı cazibeli, din barbar, halk inançsız hale getirilmiş, ameliyata hazır vaziyette bir sonraki planı bekliyordu.

 Artık demokrasi diye ilk kurşunu karnından, laiklik diye ikinci kurşunu yüreğinden, ve son kurşun olan hoşgörü ve diyalog kurşunu ile Beyninden vurulacak olan halk, atış menziline girmiş oldu.

 Bundan sonrası daha basitti, halkın güvenini kazanan yeni hocalar türedi.

 Öşürler, fitreler, kurbanlar, deriler, zekatlar bu örgütün büyümesi için bilinmeden verildi.

 Ulliminati ve mason üyesi olan devşirme bir lavrens ile yeni bir plan hazırlandı.

Örgüt parlatıldı, Türkçe öğretecekler diye ABD garantörlüğünde dünyaya okullar açıldı. Bir Allah'ın kulu ABD’nin bu işte karı nedir diye soramadı. Soran ise ansızın öldürüldü, kaybedildi.

 Yapılan plan, hayasızca ve hatasızca işliyor. Adım adım sona geliniyordu.

Ve bir gün deşifre olduk korkusu ise batıdaki beşli çete acil toplandı.

Türkiye'de bir şiir ile on ay hapis yatan, muhtar olamaz dedikleri adam sizin ne yaptığınızı biliyorum dediğinde yıl 2011’di.

Beşli çete önce ameliyat masasında öldü tezgahını hazırladı, Fidan engelledi.

Çete Türkçe olimpiyatları ile boy gösterisi yaptı, güç gösterisi yapıp milyonlar arkamızda algısı oluşturmak istedi, YEMEDİ.

Videolar, montajlar, tapeler, ses kayıtları devreye sokuldu YEMEDİ.

 Seçimde gidecek deyip çatı aday çıkarıldı. YEMEDİ.

 17/25 gezi olayları ile sokaklar harekete geçirilmek istendi YEMEDİ.

Hükümeti itibarsızlaştırmak için şer medyası ile Batı medyası birleşti YEMEDİ.

 Beddua seansları düzenlendi, cifir savaşı yapıldı, beddua döndü dolaştı FETÖ nün kardeşlerinde patladı. YEMEDİ.

Bu adam niye ölmüyor diyen çete DAEŞ-PKK-FETÖ işbirliğine soyundu YEMEDİ.

Beyin anıklaması yaşayan ÇETE birden kendisini darbe yaparken buldu.

 Halbuki devletin bütün damarlarına sirayet etmiş olan bu çete 20 yıl sabretseydi, devletin de milletinde satış işlemlerini bitirecekti.

 Beyin anıklaması yaşayan FETÖ ölmeden bu planı görmek istedi, çünkü 20 yaşından beri bu planla yatıp kalktı.

Erdoğan otelde ailesi ile birlikte öldürülecek, önceden getirilen 600 Bin Euro, 300 Bin Dolar, 300 Külçe Altın ve 300 Kilo altın ile kaçarken yakalandı yalanı ile bu halk kandırılacaktı. Yaradan izin vermedi.

Ne mi oldu? 15 Temmuz gecesi bu ülke 100 yıllık planı bozdu, beşli çetenin de, FETÖ’de tarihin çöp sepetinde Haşhaşiler gibi yerini aldı.