Osman Doğan
Dinimizi, Diyanetimizi İtibarsızlaştırmak İsteyenler Karşısında Tarafız…Dinimizi, Diyanetimizi İtibarsızlaştırmak İsteyenler Karşısında Tarafız…
Sivil toplum olabilmek, devlet iradesini kazanıma çevirmek adına anlamlı buluyorum. Sivil toplum, üyelerin istek ve sıkıntılarını dillendirirken aynı zamanda devletin karşısında sıkıntı oluştura bilecek konuları teşhis eden ilk alandır.
Bu sebeple sivil düşünceyle devletin bürokrasi ayağını oluşturan, devleti ayakta tutan, yenilenmesini sağlayan ana unsurların sivil toplum örgütleri tarafından sağlandığı bilinmelidir.
Bu sebeple siyasi arenalarda tarafsız olma gibi bir lükse sahip değildir. Vatan-Millet-Din-Değerler gibi konularda tarafsız olmak sivil toplum düşüncesine aykırı hareket etmektir.
Mazlumdan yana taraf olan bir halkın hakka yakın olan yanıdır DİYANET derken, mazluma çare olanların yanında TARAFIZ.
Kilometrelerce ötelerden gelip, din kardeşlerimizin ülkelerine çöreklenenler karşısında TARAFIZ.
Dinimizi, Diyanetimizi itibarsızlaştırmak isteyenler karşısında TARAFIZ…
Kısaca siyaset yapabilmek toplumun en çok değer verdiği alanları tartışmaya açmak, hafife almak, hatta yüzde 99’u Müslüman olan bir devlette, cüret edip Diyaneti kapatacağız diyenler karşısında TARAFIZ.
Siyasilerin hiçbir surette Diyaneti siyaset malzemesi yapmaması gerektiğini dile getirdik. Fakat çıkarları uğruna, oy ve baraj kaygılarından dolayı bazı partiler uluslar arası bir oyunun Türkiye’deki maşaları olmaktan vazgeçmediler.
Kendi ağa babalarının çıkarları uğruna 2002 tarihinden itibaren, hükümeti her defasında itibarsızlaştırmak için fırsat kollayan, devlete kim zarar verecekse maddi manevi yanında olan bu insanlara karşı sizce DİYANET kimden yana taraftır?
Kıymetli Dostlarım
Önce bir parti çıkıp bu ülkede ezanın sesini susturacağını söyledi, daha sonra bir parti çıkıp bu ülkede Diyaneti kaldıracağını söyledi. Her iki partinin yapmak istediklerine yabancı değiliz. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu ülkede camileri ahıra çevirenleri bu halk unutmadı.
Ve en önemli mesele şudur ki Diyanet mensubu olan, bu ülke de Müslüman olan her bir birey, seçim sandığının başına gittiğinde bu partilere öyle bir şamar indirecek ki. Seçim sandığında onlara vereceğimiz cevap boylarına poslarına bakmadan, bu ülkenin Diyanetine dil uzatanlara en anlamlı cevabı yine bizler vereceğiz.
Bu partilere seçim sandığında atacağımız o şamar tokadı aynı zamanda bir şefkat tokatı olarak algılanmalı , irkilip, titreyip kendilerine gelmeleri hususunda yeni bir yol çizmeli.
Kıymetli Dostlarım burada her hangi bir partiye oy verin diyecek değilim. Fakat Dinimize, Diyanetimize ambargo uygulama dönemlerinin liderini geçen hafta sessiz bir şekilde toprağa gömdük. Bu ülke Turgut Özalı, Savunan adam Erbakanları tekbirlerle dualarla uğurlarken, yine cumhurbaşkanı olan Kenan Evren’e hakkını bile helal etmedi.
Kıymetli Kardeşlerim
1.650 kişiyi gözaltına alan,1.5 Milyon kişiyi fişleyen,517 Kişiye idam cezası verdiren,171 Kişinin işkenceden öldürülmesine sebep olan,50 kişiyi idam eden,30 Bin kişiyi işsiz bırakan,14 Bin kişiyi vatandaşlıktan çıkaran,30 Bin Vatandaşımızı mülteci yapan,3.974 Öğretmeni işten çıkaran, ceza evlerinde 299 kişiyi öldürten, 277 kişiyi kurşunlatan bir insan da bu ülkenin başına lider olarak geldi…
Bunlar Kenan Evren’in yaptıklarıydı ve bu halk bu çileli zamanları bir daha asla yaşamak istemiyor.
Arkadaşlar sizi bir tarihe götüreceğim;
“27 yıllık CHP diktasını sona erdiren 14 Mayıs 1950 seçimlerinin yıldönümü... 27 yıl boyunca “CHP zulmü” altında inim inim inleyen vatandaşlar, neler yaşadıklarını anlatıyor...
“Hayvan ve buğdayları kaçırıp saklardık!.. Asker, Türkçe ezan nöbeti tutardı... İnsanlar açlıktan otla besleniyordu... İmamların evi sık sık baskına uğrardı... En lüks yiyeceğimiz ekmek arası soğandı!..”
“Bugün halen maneviyatsızlık konusunda sıkıntılar yaşıyorsak o günlerde yapılan akıl dışı uygulamalara bakmak lazım” Medreselerin bir gecede kapatıldığını, ezanın Türkçeleştirildiğini ve mütedeyyin insanların 27 yıl boyunca kafeste tutulduğunu unutmamamız lazım.
Şimdi size soruyorum Kenan Evren’e hakkımızı helal etmedik çünkü zulümün mimarıydı, şimdi bize yaşattıklarını unuttuğumuzu sanan CHP’ye mükâfat mı vereceğiz.
Sivil toplum örgütü olarak her zaman desteklediğimiz bir açılım projemiz var biliyorsunuz. Bu açılım projesi taşın altına elini değil bedenini koyan insanlar tarafından gerçekleştiriliyor. Ve yıllardır Şehit haberlerinin, ölüm haberlerinin gelmemesi bizleri sevindiriyor. Bu ülkede 35 Bin 300 kişiyi katleden bir terör belasından kurtulmak büyük bir başarıdır.
Bu güne milletimiz, devletimiz, hükümetimiz, 13 yıldır Türkiye’yi istikrarlı bir şekilde büyüten, örnek projelerle hem Türkiye tarihine hem de Dünya tarihine damga vuran reisi cumhurumuz Recep Tayyip Erdoğan’în karşılatığı darbelere, şahsına ve milletin kendisine yapılan her türlü zalimliğin karşısında dik durarak örnek bir sivil toplum kuruluşu olduğumuzu gösterdik.
Memur olarak ,memurun ve çalışanın mücadele alanının sokaklar olmadığını , o yerin toplu sözleşme masası olduğunu bize mesnetsizce çamur atan sokak severcilere, eylemmatikçilere, otomatik eylemcilere hem de tüm Türkiye’ye öğrettik.
Bu başarı da bizim olduğu kadar hükümetimizin de payı vardır. Bu başarının devam etmesi için DİYANET çalışanının bir numaralı gündem maddesi olan, aslında Diyanet İşleri Başkanlığımızın da bir numaralı maddesi olması gereken ROTASYON konusunu masada çözmek yine bir örnek teşkil edecektir.
Konuştuğumuz 122 Bin Diyanet camiasını ilgilendiren ve onları rahatsız eden ROTASYON sorunu, bizim olduğu kadar devletin de sorunudur.
Burada bir mesaj vermeliyim… bu sorun çözülmezse kurmak istediğiniz ve bizimde desteklediğimiz YENİ Türkiye’nin bir parçası eksik kalacaktır. Bu parça YENİ TÜRKİYE ’ye ESKİ TÜRKİYE’ nin sonuçlandırılamamış sorunlu bir parçası olarak tarihteki yerini alacaktır.
Diyanet olarak Eski Türkiye’den , Yeni Türkiye’ye hiçbir sorunlu parçanın, olayın kalmamasını istiyoruz. Rotasyonun din görevlisinin istediği şekilde tekrar revize edilmesini istiyoruz.
Başörtüsü sorununu, 12 Eylül Referandumunu, Darbelere karşı oluşan yeni yapıyı, Cumhurbaşkanının halkın seçmesini, nasıl ki masada sonuçlandırdıysak, Rotasyon sorunu da masada çözüme kavuşturulmalıdır.
Halk olarak Cumhurbaşkanımızla, Başbakanımızla , Diyanet İşleri Başkanımızla yaptığımız görüşmeler sonrasında somut adımları ivedi bir şekilde bekliyoruz.
Burada sizlere şunu hatırlatmayı son derece anlamlı buluyorum. Rotasyon konusunda bizlerin fikrini almaksızın uygulanmak istenen bu sistemin işleyişi devam ederse ROTASYONA HAYIR eylemi başlatacağımızı sizlere tekrar hatırlatmak istiyoruz diyen Diyanetin yetkili sendikasının sesini duymanızı tavsiye ediyorum.
Bu zamana kadar hiçbir olayda, hiçbir istekte sokağı, eylemi aklından geçirmeyen din görevlisi, son çare olarak sokak diyorsa, bu vebalin altından hiç kimsenin kalkamayacağını buradan belirtmek istiyorum.
Bunun yanında din görevlilerinin kendilerini geliştirmesini isteyen bir Diyanet İşleri Başkanlığı var, bu konuda hem fikiriz.
Din görevlisi arkadaşlarımızda bu konuda son derece heyecanlı ve azimliler. Fakat İLİTAM konusunda din görevlisi arkadaşlarımızın eğitimlerini sürdürecek, onların donanımına fayda verecek düzenlemeyi de halen görüşüyorlar.
Avrupa’da herhangi bir din görevlisi her konuda eğitim alabilirken, ve bunu devlet teşvik ederken, bizde din görevlisi kardeşim neredeyse yalvaracak duruma geldi.
Evet bir harf için kırk yıl köle olunur doğrudur ama, imkanlarımız varken, YÖK tamam demişken, Diyanet İşleri Başkanlığı tamam demişken bunu hayata geçirmekte geç kalındığını hatırlatmak istiyorum.
Son olarak MHP ‘nin seçim vaadlerine koyduğu vekil ve fahrilerin durumu konusunda hala somut bir adım atılmadığını da ne yazık ki gördük… Bu kardeşlerimiz sizlerden bir umit bekliyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.