Y ve Z Planları
Montaigne der ki: “iki alışveriş (dostluk ve aşk), rastlantılara ve başkalarına bağlıdır; biri aramakla bulunmaz kolay kolay, öteki yaşla solar gider.”
Ona göre hayatı sadece bu ikisiyle doyuramazsınız. Hayat, bedeninize hükmeden obur bir kraldır ve her zaman verdiğinizden çok daha fazlasını isteyecektir. Bu açgözlü kral kaybetmeyi kabullenemediğinden dolayı y ve z planları bile yaptırır size. Yani demem o ki; gidenlerin bıraktıkları boşlukları o acıkmadan doldurmanız, midesine onu oyalayacak yemler atmanız gerekir. Buna karşı Montaigne’in çözümü üçüncü alışveriştir; kitaplarla kurduğumuz ilişki. Bütün hayatı boyunca tek bir eser veren Montaigne kitapların daha sağlam, daha ‘bizim’ olduğunu söyler.
Sahip olduğunuz ilişkilerin ömür boyu sizinle kalacağını garanti edemezsiniz fakat ben size okuduğunuz her kitabın siz onu bırakana dek sizi bırakmayacağını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Ben kitabı hayattan kaçmak için kullananlardan değilim elbet. Yine de kitabın dışarıya karşı geçici bir duvar örmenizi sağladığı doğrudur. Hoşlanmadığınız ortamlardan ve aklınızı meşgul eden rahatsız edici düşüncelerden dilediğiniz zaman ayırıverirler sizi.
Fiziksel ve ruhsal yaşlılığınızda, yalnızlığınızda avuturlar sizi.
Bazen ise öyle batarlar ki ruhunuza, acısını etinizde hissedersiniz. Her zaman bir duvar değillerdir anlayacağınız, bazen de köprüdürler. Ağır basamadıkları, gücünüzü aşamadıkları zaman acınızı törpüleyebilirler. Fakat bunu yaparken diğerleri gibi size kızmaz, sizi yargılamazlar. Size öğretir, gerçeği gösterirler.
Ve size şunu söyleyeyim, bütün bu anlattıklarım için kitap okumanıza gerek bile olmayabilir. Bazen sadece onlara sahip olma hissi ile yetinir ruhunuz. Çünkü birileri giderse, sizi asla bırakmayacak y ve z planlarınız vardır.
Tabii, eline kitap sayfası, kitaplık tozu değmemiş bir insan ne dediklerime inanır ne de bu hisleri tadabilir.
Ben, İnce Memed ile, Devlet Ana ile ve Ayşe ile ve Zehra ile ve Emine ile tanış olurken oturduğum koltuktan; üzülürüm ki kimisi kömür karası koca gökdelenlere kapanmış sessizce hayatın karın gurultusunu dinler bütün gün.
Büvelek gibi sırtına yapışan sıkıntılardan kaçacak y ve z planları yoktur kimisinin.
Haydi şimdi doldurun çayınızı, lebalep olsun. Unutun göğsünüze batanları gelin başkalarının dertlerine tanık olalım; gelin Toros’a, gelin İstanbul’a gidelim. Gelin aşık oynayalım rengarenk olsun aşıklarımız. Gelin bir roman kahramanın ışık hevengi altındaki yüzünün çizgilerinde kendi çizgilerimizi arayalım.
Siz yeter ki gelin, birlikte y ve z planları yapalım.