Sonbahar...
Eylül, Sonbaharın ilk ayı, bazılarına göre bir bitiş, bazılarına göre yeniden başlamanın ve belki de dinlenme aylardır. Sonbahar, adında son yazar ama kimine göre bir son değil yeniden doğuşun dinlemenin mevsimidir. Birçok masala, hikâyeye, şiire ya da aşka ilham veren konu olan özel bir mevsim ve aydır.
İlkbaharda canlanmaya başlayan doğa sıcak yaz aylarından sonra sonbaharla dinlenmeye geçer. Doğru birçok masala, şiire, hikâyeye konu olan mevsim ne kadar romantik gözükse de Anadolu'da aynı romantizmle karşılanmaz. Hasat zamanı gelir işler artar bütün yılın emeği çabası bu mevsimde toplanır. Toprak bereketini insanlara sunar.
Romantik değildir çünkü kışın habercisidir. Yakacak hazırlanır. Kışlık yiyecek, içecek, kışlık giyisi hazırlanır. Özellikle garibanlara bir telaş düşer. Kışlık telaşı bitmeyen hazırlıklar birikimler sadece üç aylık kış aylarında yokluk çekmemek adına bütün hazırlık aslında bu olur. Yokluk çekmemek.
Sonbahar dedik. Aslında son değil bir başlangıç okullar bu mevsimde açılır. Yaz biter öğrencileri ve velileri okul telaşı sarar. Yine iyi bir gelecek içindir bütün çaba. Özellikle Anadolu'da ana babalar çocuklarını kendilerinden farklı olsun daha güzel bir hayat yaşasın diye okutur. Kaderleri farklı olsun daha güzel yerlere gelsin çabasıdır. Okusun büyük adam olsun. İnsan okudukça anlar ki aslında o kadar yokluğun içinde okutan okutabilen en büyük adammış.
Hep derler coğrafya kaderdir diye. Belki de cidden öyle coğrafya kaderdir. Kimi yerlerde romantizmin, sanatın, edebiyatın ilham kaynağı olan Eylül ve Sonbahar aslında Anadolu Türkiye'sin de bir birikim ve toparlanma ayıdır. Ya bütün yılın hasadını kaldırırsın ya kışın soğuğuna kendini hazırlansın ya da yeniden başlasın.
Ne yaparsan yap ne kadar temelde coğrafya kaderde olsa bütün yılın hasadını kaldırmakta, kışa hazırlanıp biriktirmeye, yeniden başlamakta insanın elinde. Yeter ki kendini tanısın yeteri yapabileceklerinden öte yapamayacaklarını sınırlarını bilsin, yeteri ki çabalasın...