Ali İLKBAHAR

Ali İLKBAHAR

Vakıf

Vakıf

Vakıf; Allah'ın emanetinin Allah rızası için emanetçi gibi yerine yetiştirme hizmeti. Allah'ın rızasına giden yolda gelen duaların, merhametin coştuğu vicdanların, vahyin gösterdiği toplumda Allah'ın emanetlerinin Allah'a şükür ve kul olma mutluluğunda bu görevi veren, Yaradan’a şükür adil hak ve haklının emin olduğu bir dünya.

Vakıf; Allah'ın Kur'an'da Peygamberimizin uygulaması ile sosyal dengenin gerçek mal ve mülk sahibine huzur ve adaletin, paylaşmanın, benim diye değil emanetçisi olduğu Rabbine yürekten inanarak yaptığı amelleri ile emaneti yerine yetiştirme heyecanı. Mutluluğundan topyekûn toplumun ortak amellerde, kardeşlikte, ibadette, yönetimde, yönetilenin de aynı gayeye yürümesi.

Allah'ı, onun elçisini, peygamberini çağırılan günde Allah'ın evine yaradan adına daveti. Aleni ve yüksek mikrofonla davet edildiği için Rabbimin davetini duymadım şansı da yok. Mescitlerde (Allah'ın evi diye) bildiğimiz mescitleri; bilmiyorum, görmedim, işitmedim demek suçu daha da artırır.

Allah'ın verdiği canı, malı, aklı vs. Allah yolunda öldüren emperyalistlerin, Allah düşmanlarının kullarını evinde yuvası başına yıkıldığında, senin çağrına koşarak mescide koşan sevdalıların namazda füzelerle şehit olmalarının, o cennete Allah'ın vaat ettiği en güzel makama giderken müslüman kardeşine geleni, zulmü öldürenlere, ölen çocukların definlerinde anne diye ağlarken suskun, ağabeyine enkaz altında kalmış annesini ararken ne olduğunu, yüzünden akan kanı anlamayan, şaşkın şaşkın ağıtlarına cevap olmadığında hıçkırıklarla oturmuş ne olacağını, nereye gideceğini bilmeyen yavru, kuru ekmeğe nasıl sevinip o ekmeğe belki on defa sarıldı.

Açlığından mı, annesini hatırlattığı için mi? Bilinmiyor. Ölen, yaralanan, enkaz altından çıkarılamayan, çıkanların bir yudum suya, bir lokma ekmeğe davranışı yürekleri yakıyor. Neredesiniz ey insan hakları, çocuk hakları savunucusu, vicdanların, merhametlerin, çaresiz kaldığı acı günlerde insanın olduğu yerde, ihtiyacında elinden tutmak, kardeş sevgisi ile paylaşmak için kurulan gönüller fetheden, bizler de yanlarındayız diyen vakıflar neleri varsa getirmişler. Sınırda sabırsızca bekliyorlar.

Öldüren zalimlere karşı dirilten, can suyu olan vakıflar. Ülke sınırlarını aşmış, kardeşliğinin görevi diye takılmış vakfının arkasında canlara can olmak için an bu an vakıflar. Atalarımın, insanlığın, vicdanların, merhametlerin el olduğu vakıflar. Atalarımın gönüller köprüsü olarak kurulan vakıflar. Bugün de zalime karşı “Bizde varız!” diyen, ses, güç, soluk vakıflar.

Bugün olduğu gibi atalarımın kurduğu vakıflardan birkaç tanesini o günkü hizmetler. Büyük Osmanlı'nın gönül köprüsü uzanan eller. Benim değil, ben emanetçiyim diyen vakıflar ve gönüllülerinden bazıları: “

* Güzel yazı yazma vakfı

* Kadın evi sığınma vakfı

* Hristiyan esirleri kurtarma vakfı

* Hastaları evinde bakma vakfı

* Yazın soğuk su dağıtıma vakfı

* Helalleşme vakfı

* Sokak hayvanlarına ekmek vakfı

* Kışın abdest alanlara sıcak su vakfı

* Kızlara çeyiz hazırlama vakfı

* Sıcakta yolculara kar koyma vakfı

* Duvar yazılarını silme vakfı

* Yol güvenliğini saklama vakfı

Buhara Medresesi”

Vakıflar; gönüllü vakfetmenin huzur ve sıcaklığı. Yaradılışını yaradan için vakfetmek, vakıfların mayası.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR