UNUTMAYALIM HER NE EDİYORSAK KENDİMİZE EDİYORUZ
Yaşadığımız ve bize bahşedilen şu güzel hayatta, eğer gönlümüzü hoş edecek, mutlu olmamızı sağlayacak bir beklenti içerisindeysek öncelikli görevimiz niyetimizi düzeltmek olmalı. Çünkü, nasıl ki ameller niyetlere göredir ve herkes niyeti nispetinde sevap kazanır. Yine arzular, istekler ve beklentiler de niyetlere göredir. Niyetimiz ne kadar doğru ve güzel olursa alacağımız karşılıkta o nispette güzel olacaktır.
Örneğin, dinimizin emrettiği ibadetleri yaparken asıl niyetimiz ne? Bu görevleri yaptığımızdan dolayı Allahü tealanın rızasını mı gözetiyoruz, yoksa desinler diye mi yapıyoruz?
Rabbimizin emri olduğu için değil de, 'ah ne güzel huşu ile namaz kılıyor' veya 'çok oruç tutuyor, hacca da gitti, herkese yardım eder ve çok cömerttir' desinler diye mi yapıyoruz?
Eğer böyle yapıyorsak vay halimize, yarın ahirette eli boş avucu boş pişmanlıklar içinde hüsrana uğradık demektir. İşte bu duruma düşmemek için niyetimizi iyi kontrol etmeliyiz.
İbadetler konusundaki doğru ve yanlış niyetin sonuçlarını Rabbimiz Kur'an-ı Kerimde şöyle anlatmaktadır :
"Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. " ( Nahl/97 )
" Kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa salih amel işlesin ve yapmış olduğu ibadette hiç kimseyi Rabbine ortak koşmasın. " ( Kehf/110 )
" Yazıklar olsun o namaz kılanların haline, onlar ki kıldıkları namazdan habersizdirler, onlar gösteriş yaparlar. " ( Maun/4-6 )
Böyle bir halden Rabbimize sığınırız!
Şimdi bir de günlük yaşantımızda, komşuluk, akrabalık ve arkadaşlık ilişkilerimizdeki olumlu veya olumsuz niyetin sonuçlarına bir bakalım.
Kendimiz için istediğimiz iyi ve güzel ne varsa başkaları için de istemeli; yeri geldiğinde yardımcı olmalıyız. Aynı şekilde kendimiz için istemediğimiz kötü ve olumsuz ne varsa yine başkaları için de istememeli, gerektiğinde o sıkıntılı durumdan kurtulması için maddi manevi her türlü desteği vermeliyiz. Çünkü iyi bilmeliyiz ki, iyi veya kötü ne yaparsak yapalım geri dönüşü her halükarda bize olacaktır. Hepimizin bildiği bir atasözü vardır "herkes ne ederse kendine eder"
Bu atasözünün hayata geçtiği bir hikaye ile sohbetimizi sonlandıralım.
Kendi halinde bir ayakkabı tamircisi olan ihtiyar, sürekli dilinden hiç düşürmediği " Kim ne ederse kendine eder " sözünü tekrar ede ede işini yapıyormuş, ihtiyarın bu sözünden rahatsız olan komşusu yaşlı kadın :
"_ Nasıl herkes ne ederse kendine edermiş, ben sana bir hile yapayım da sen o zaman gör bakalım kimin kime ne yaptığını " diyerek içine zehir kattığı böreği ayakkabı tamircisine vererek :
"_ Buyur komşum senin için börek yaptım, ben çarşıya kadar gideceğim afiyetle yersin " demiş, tamirci :
"_ Sağol komşum şimdi karnım tok şuraya bırak acıkınca yerim " diyerek teşekkür etmiş.
Yaşlı kadın, için için gülerek :
"_ Sen görürsün, bakalım herkes ettiğini nasıl kendine ediyormuş diyerek oradan ayrılmış.
Bu arada yaşlı kadının askerdeki oğlu izinli olarak evine geliyormuş, annesine haber vermeden sürpriz yapmak istemiş. Annesini evde bulamayınca hemen kapı komşusu olan tamirciye sormuş. tamirci :
"_ Şimdi buradaydı, çarşıya kadar gideceğini söyledi, hatta benim için börek yapıp getirmiş, benim de karnım tok olduğu için yememiştim, senin nasibinmiş oğlum, yoldan geliyorsun acıkmışsındır sen ye, annen de o zamana kadar gelir. " diyerek böreği gence vermiş.
Genç çocuk böreği yeryemez fenalaşarak olduğu yere yığılmış ve ölmüş. O zamana kadar da annesi çarşıdan dönmüş ve tamircinin kapısındaki kalabalığı görünce :
"_ Herhalde ihtiyar öldü." diyerek kalabalığa doğru koşmaya başlamış. Fakat gördükleri karşısında küçük dilini yutmak üzereymiş. Kısık bir sesle neler olduğunu sormuş, yaşlı tamirci :
"_ Nasıl olduğunu ben de anlayamadım, bu genç sizin oğlunuzmuş, size sürpriz yapmak için haber vermeden gelmiş ve sizi evde bulamayınca bana sizin nerede olduğunuzu sordu bende, çarşıya kadar gittiğinizi, hatta bana börek bıraktığınızı ve karnım tok olduğu için yemediğimi söyledim. 'Demek ki senin nasibinmiş, yoldan geliyorsun acıkmışsındır buyur sen ye' dedim, sonrasını siz de görüyorsunuz. " demiş
Yaşlı kadın :
"_ Aah ah! Doğruymuş ne ettiysem kendime ettim." diyerek dizlerini dövmeye başlamış.
Pişmanlıktan dizlerimizi dövmeden niyetlerimizi gözden geçirelim.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.