Nagehan Özdemir

Nagehan Özdemir

Turizm mi tarihi sorumluluk mu?

Turizm mi tarihi sorumluluk mu?

Bizim gibi şehir insanları küçük bir tatil imkanı bulduğunda ya denize ya da ailesini, eşini, dostunu ziyarete gider. Bu ziyaretlerde eğer imkanı varsa çevresini, doğal güzellikleri keşfetmeye çalışır. Arabasına atlayıp, ülkesinin tarihi ve doğal güzelliklerini keşfetmek isteyenler, ne yazık ki çoğu zaman kötü sürprizlerle karşılaşıyor. 
 O kadar güzel bir ülkede yaşıyoruz ki, yurdumuzun her şehri çok güzel tarihi ve doğal güzelliklerle dolu. Her şehirde, kasabada, köylerde, dağlarda, tepelerde ya bir cami, türbe, tarihi eserler ya da bir ören yeri var. 
 Osmanlı’nın ahşap mimarisinin son kalan örnekleriyle ünlü Sakarya’nın Taraklı ilçesine yaptığımız ziyaret ne yazık ki bizim için böyle bir ziyaret oldu. Malum, Taraklı’dan birçok insan gibi biz de  Şener Şen’in oynadığı bir reklam filmine ev sahipliği yapmasıyla haberdar olduk. Yıllardır Sakarya’ya gelip gitmemize rağmen Taraklı’nın bu özelliğinden haberdar değildik. 
 Adını tarak yapımından alan Taraklı, Osmanlı ahşap mimarisinin günümüze kadar gelen örnekleri, ünlü kayın ağacı ve şimşir ağacından yapılan kaşıkları ile güzel bir ilçemiz.  Tarihi evleriyle ünlü bu kasabayı ziyaret etmek istediğimizde birçok fotoğrafçının uğrak yeri olacak kadar güzel görüntüler eşliğinde çok rahat bir karayolu ulaşımı ile ilçeye vardık.  
Tamamen Osmanlı'nın ahşap mimarisinin örnekleriyle dolu olacağını düşündüğümüz Taraklı, ne yazık ki tarih kokan her şehrimizi esir alan betonlaşmaya yenik düşmüş. Yine de bahçe içinde iki katlı evler şeklinde olmasıyla teselli bulduğumuz betonlaşmadan, bu tarz şehirlerde karşımıza çıkan birkaç tane restore edilmiş ev bizi karşıladı.  
 Sakin bir şekilde dükkânlarının önünde oturarak, gelen geçen yabancı her plakaya ‘Buraya niye gelmişler?' edasıyla bakan kasaba esnafının önünden geçip, nerelere gidebileceğimizi öğrenmek amacıyla tarihi bir caminin yanında yer alan çay bahçesine oturduk. Son günlerin popüler şarkılarının yüksek sesle dinlendiği çay bahçesinde saatlerini doldurmak üzere oturmuş birkaç emekli, kedi yavruları ve sonbahar güneşinin tadını çıkarmaya çalışan kocaman bir köpeğin dışında gelen gidenle ilgilenen, gezilebilecek yerler ile ilgili sağlıklı bilgiler verebilecek birileri yoktu.  
Kulaktan dolma bilgilerle, ‘Bizim burada yedi asırlık çınarımız var, şurda hediyelik dükkanlar var, şurası da çok güzel kuru fasulye yapıyor’ şeklinde bir tanıtımla bize Taraklı’yı anlatan garsonumuzun rehberliğinde biz de bu ilçeyi tanımaya çalıştık. Çay bahçesinden görünen bu tarz yerlerde görmeye alışık olduğumuz ve bana çok hazin gelen, hediyelik eşya satan yerlere ve butik otellere dönüştürülmüş tarihi evler ise kapalıydı. 
 Osmanlı'nın fethettiği yerlere sembolik olarak diktiği yedi asırlık çınarın hali ise içler acısıydı. Tarihi kaynaklara göre Taraklı, 1293-1294 yani Osmanlı Devleti kurulmadan yaklaşık 5-6 yıl önce fethedilmiş. Dolayısıyla bu çınarın 700 yıllık olduğu düşünülüyor. Doğal bir anıt olan mekana ulaşmak için her biri farklı farklı tariflerden sonra bir teyzemizin tarifiyle zar zor bulabildiğimiz çınar, 700 yıldan sonra yaşadığı ilgisizliğe rağmen ayakta durmaya çalışıyordu. İçi yakılan ve etrafı tamamen bakımsız bir halde olan çınarın haline üzülerek ordan ayrıldık. 
 Ülkemiz çok güzel, kadim şehirlerimiz, tarihi mekanlarımız var… Ancak bunlar ilgisizlik ve duyarsızlık kurbanı. İçi yakılan o çınarın etrafında bir sürü ev yani bir mahalle var. Bu şekilde bir yerleşim yerinin içindeki tarihi bir anıta bu şekilde davranılması insanımızın tarihine, geçmişine karşı nasıl bir duyarsızlık içinde olduğunu gösteriyor. 
 Sahip oldukları doğal ve tarihi mekanları sadece turizm potansiyeli olarak görüp, birkaç basın açıklaması ve medya tanıtımıyla turistleri çekmeye çalışmak güzel bir şey. Ancak, bunun yanında geçmişten miras kalan değerleri unutmadan, tarihi sorumlulukla hareket edip, yaşayan değerlerimizi ayakta tutmak daha güzel bir şey… Eğer Taraklı birkaç evi restore edip, hediyelik eşya dükkanına dönüştürmek yerine o çınara daha iyi sahip çıksaydı, Taraklı’dan daha güzel izlenimlerle ayrılırdık.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR