Okul yolu annelerle dolu
Yine mevsimlerden sonbahar… Bir Eylül daha geldi… Hüzün ayı olarak adlandırılan sonbahar, bir bitiş olarak adlandırılsa da her zaman yeni bir başlangıç, kendini yenileme, yeni umutlardır daha çok…
15 Eylül sabahı okul kapısında birbirine özlemle sarılan iki kız arkadaşın uzun uzun sarılmalarını seyrederken, o yeni başlangıçları hatırladım. Çocukluğumuzdan itibaren her Eylül ayı geldiğinde uzun tatilin ardından heyecanla açılmasını beklediğimiz okulumuza koşarken, bir üst sınıfa başlamanın sevinciyle yepyeni bir yılın heyecanını yaşardık.
Yazılacak, anlatacak, tartışılacak çok şey var ancak sizlere 16 milyon öğrencinin yeni bir maratona başladığı bu günlerde esas maratonu yaşayan anneleri anlatmak istiyorum. Son yıllarda çocuklarını her gün sabah-akşam okula götüren anneler ordusu dikkatimi çekiyor. Modern kentlerde yaşamın artması ile beraber çocuklarının güvenliklerinden endişe eden, evlatlarının çok küçük olduğunu düşünüp okul yolunda yalnız başına yürümesinin çok tehlikeli olduğunu düşünen bir anneler grubu türedi son yıllarda. Tabi bunda okul yolunda yaşanan kazalar, kaçırmalar, uyuşturucu vs. birçok şeyin de etkisi var. Bu anneler ilk ders zili çaldığı günden itibaren son zile kadar her gün çocuklarını sabah akşam okula götürüp getiriyor, hatta birçoğu yemeğini yemesi için öğle aralarında okula gidiyor.
Bizim yaşımızda olanlar hatırlar. Bizim zamanımızda babamız bizi kayıt için okula götürür, öğretmenimizle tanıştırır, sonra bir daha da veli toplantısı hariç okula uğramazdı. Okula giderken ne çantamızı taşıyan, ne de çıkışta bizi bekleyen bir annemiz olurdu. Üstelik gittiğimiz okul yürüme mesafesinde en az 15-20 dakika sürerdi. Ama biz yine de herhangi bir araca binmez, mahallede okula giden bütün çocuklarla beraber hep birlikte yürürdük. Mutluyduk, okul sıralarına şimdiki çocuklar gibi hayattan bezmiş bir halde değil güle oynaya koşardık.
Şimdi çocukların yanında onlarla beraber okula başlayan ve okul bitince tatile giren anneleri var. Onlarla beraber ders çalışan, ev ödevi hazırlayan, ev işleri ve diğer sorumlulukları haricinde çocuklarını okula getirip-götürme gibi bir sorumluluğu da üstlenen anneler, acaba yeni başlayan eğitim öğretim yılı için ne düşünüyorlar?
Bu soruyu sorduğum çocuğu okula giden annelerin ortak özelliği eğitim sisteminden memnun olmayışları. Eğitim sisteminin yetersiz, derslerin zor, öğretmen açığının çok, çocuklarının derslerinin boş geçmesi ortak şikâyetleri.
Çocuklarının biri 3. sınıf, diğeri 2. sınıfa giden iki çocuk annesi Pınar K’ya göre, eğitim sisteminde yıllardır değişmeyen tek şey, velilerden toplanan paralar. Projeksiyon cihazı, perde parası, dolap parası, masa örtüsü parası adı altında okul aile birliği vasıtasıyla velilerden toplanan paraların yıllardın eğitim sisteminin kanayan yarası olduğunu anlatıyor.
Bir diğer anne ise okullarda yaşanan torpillerden şikâyetçi. Bir çocuğu 5. sınıf, diğeri ise 1. sınıfa giden Mine S, adamını, torpilini bulanın çocuğunu okulun en iyi öğretmenine, daha iyi sınıfa kaydettirdiğini söylüyor. Araya adam sokup daha güneşli diye çocuğunun sınıfını değiştirenlerin olduğunu örnek veriyor heyecanla.
Okullardaki öğretmenlerin yetersizliğinden şikâyet eden, biri üniversiteye hazırlanan, biri 9. sınıf, biri 6. sınıf, diğeri 2. sınıf, 4 çocuk annesi Emine M ise, derslerin çoğunlukla boş geçtiğini, çocukların yeterli eğitimi alamadığını ifade ediyor. Okullarda yeterli sayıda hizmetli olmaması nedeniyle velilerden para toplanıp temizlik için kadın tutulup sınıfların o şekilde temizliğinin sağlanmaya çalışıldığını da ekliyor.
Çocuklarının eğitimi için her gün onlarla birlikte okula gidip gelen bu annelerin eğitim sistemi ile ilgili çocuklarının geleceğinden yana ise ne yazık ki umutları yok. Çocuklardan çok annelerinin uzun bir maratona başladığı yeni eğitim öğretim yılında annelerin ortak dileği çocukları yine de iyi okusun, iyi insan olsunlar, tabi bir de iyi eğitim alsınlar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.