Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kültürel atağı
Üst üste evimin kapı zili çaldı. “Hayırdır inşallah!” dedim, kim olduğuna bakmadan merakla kapıyı açtım. Gelen kargocuydu, elindeki kocaman koliyi kapının önüne bıraktı. Taşırken epeyce zorlandığı her halinden belliydi. “Kimliğiniz lütfen.” Dedi. Verdim. Teslim makbuzunu imzaladım ve dönüp gitti. Adıma gönderilmiş oldukça hacimli bir kitap paketi. Zorlanarak içeri aldım. Paketin gönderi bölümünde, Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı yazılı. Paketin muhtevasını merak ettim. Nasıl merak etmemeyim, Ankara Büyükşehir Belediyesi hizmet alanında yaşıyorum. Su ve kanalizasyon dışında bir ilişkim yok. Türkiye’nin en pahalı suyunu kullanıyorum. ASKİ’nin posta kutusuna bıraktığı pahalı su faturasını gördükçe tepem atıyor. Melih Gökçek bu kez ödediğim otuz yıllık su faturalarının bedelini mi yeniden talep ediyor diye paniğe kapıldım.
Kargoyu dikkatlice açtım. Ahh! Ahhhhh! Hayır hayır. Yersiz endişeye kapılmışım. Son derece titiz hazırlanmış ve basılmış Ankara Büyükşehir Belediyesinin kültür yayınlarından değişik ebat ve isimlerde kitaplar. “Kültüre sırtını döndü, yatırım yapmıyor, tarihten anlamaz, en az CHP liler kadar kitap karşıtı, gençlerin ayağına değil beynine yatırım yapsaydı değil Ankara’nın Türkiye’nin rengi değişirdi…..” diye eleştirilen ve Ankara’da kırılmaz bir rekoru elinde bulunduran değerli başkanımız İ. Melih Gökçek, meğer ne kitaplar basmış, kültür dünyasının hizmetine sunmuş habersizmişim.
Kolinin bantlarını kesip, kapağını kaldırınca nazikçe kaleme alınmış ve zarfa itinayla konulmuş bir mektup. Mektup bana hitap ediyor. “Sayın Ahmet FİDAN, Ankara Habervaktim Gazetesi Köşe Yazarı” Böylesine nazik hitapla başlayan bir mektup okunmaz mı? Her satırında buram buram samimiyet kokuyor.
Mektup Başkan İ. Melih Gökçek imzasını taşıyor. Başkan, 2014-2015 sezonunda kültürel alanda Ankara’da neler yapacaklarını ve çalışma programına aldıkları faaliyetleri ayrıntıları ile bir bir anlatıyor. Ve bu faaliyetlerin habercisi olarak basımını gerçekleştirdiği kitaplardan bir kısmını gönderiyor. Şaşılacak şey. Dört dönem Başkente Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yap, Başkenti sen mega köy haline getir. Birden bire büyük bir istek ve hevesle, amatör ruhu ve heyecanla kültür faaliyetlerini başlat. Nasıl hayretler içinde kalınmaz.
Mektubu okuduktan sonra bir kenara bıraktım. Paketin üstündeki tanıtım broşürünü aldım. Aman Allah’ım bu sezon Ankara Büyükşehir Belediyesinin programlarına fotoğraflarla ay ay, hafta hafta, gün gün tek tek yer verilmiş. Başta Ankara merkezi olmak üzere ilceler ve köylere kadar müthiş bir kültürel hizmet götürülüyor. Konferanslar, seminerler, sergiler, yarışmalar tek tek sıralanmış. Tanıtım broşüründe yok yok. Harika bir sayfa düzeni ve baskısı ile göz dolduruyor.
Üniversiteler, yeni ders yılına başlarken Ankara Kızılay Metro istasyonunda “Metro Kitap Günleri” beni çok heyecanlandırdı. Çünkü Kızılay Metro İstasyonu’nun hizmete girdiği yıllarda söz konusu projeyi ben teklif etmiştim, Sayın Gökçek’e. Sonuç alamayınca Sayın Cemil Çiçek’ten yardım istemiştim. Ama yine olmamıştı. Hemen Aralık 2014 programının 27 Aralık gününe baktım. Taceddin Dergâhında çok özel bir program konulmuş. Konuşmacılar bile seçilmiş. Sadece Taceddin Dergâhında değil ayrıca Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonunda bir anma programı bile planlanmış.
Bilindiği gibi millî mutabakat metnimiz olan İstiklâl Marşı, Mehmed Akif tarafından Taceddin Dergâhında yazılmıştır. Yılda iki kez sivil toplum kuruluşları bu muhteşem mekânda anma toplantısı düzenlerler. Mehmed Akif Ersoy’un vefat yıldönümü olan 27 Aralık, İstiklal Marşı’nın TBMM de kabul edildiği 12 Mart günlerinde son derece anlamlı anma programları yapılır. Her iki anma programına bir kez olsun Sayın Gökçek iştirak etmemiştir.
Ankara’nın tarihini ve kültürünü yakından ilgilendiren ve büyük bir ihtiyaca cevap verecek prestij kitaplar yanında tıpkı basım, yeni telif kitaplar dikkati çekiyor. Şimdi ben bu kitapları okumak için sıraya koymalıyım. Önce kütüphanede yer açmalıyım. Nereye koyacağım, nasıl diye düşünürken, her kitapta Sayın Gökçek’e ait takdim ve önsüz yazıları dikkatimi çekti. Birkaç yıl önce Mehmet Akif’in meşhur Safahat kitabına yazdığı “Ön söz” aklıma geldi. Edebiyat çevrelerinden hakkında eleştiriler almıştı. Olsun, Melih başkan, başka bir yazarın kitabına ön süz yazamaz mı? Yazar ve yazmış.
Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları yanında harika hazırlanmış cdlerde çıktı paketten. Ankara türküleri, tarihi ve kültürünü anlatan her biri ciddi çalışma emeği cdleri bir kenara ayırdım. Şuan zamanım yok. Sonra bakarım, diye.
Koliyi boşalttım ve kitapları raflara dizdim. Büyük bir iştahla rafta seyrettim. Kitap sırtlarına bakmak bile zevk veriyor. İçimden Sayın Gökçek’e daha önce yaptığım eleştirilerimden dolayı haksızlık ettiğimi, yaptığı işin kültürel hizmet olduğunu, Ankara ve Türk kültürüne önemli katkıda bulunduğunu düşündüm. Kendisine bu güzel ve kalıcı anlamlı kültür hizmetinden dolayı önce en az kendisinin nazik ifadeleri kadar nazik bir teşekkür mektubu yazmaya karar verdim. Sonra gazetede ki köşemde güzel ve kutlu faaliyetinden bahsetmek istedim. Kitaplardan ayrı ayrı söz etmek istedim.
Ama ne oldu biliyor musunuz? Yakınımdaki mahalle camiinin sabah ezanı ile uyandım. Gördüklerim meğer bir tatlı rüya imiş. Uyandıktan sonra hayli düşündüm. Acaba bu rüya gerçek olamaz mı? Psikologlar rüyaları, gerçek hayatın yasmısı olarak açıklıyorlar. Bu rüyanın da bir açıklaması ve yorumunun olduğu gerçek. Yorumunu Sayın Gökçek’ten bekliyorum.
G Ü N Ü N H İ K M E T İ
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ayet-i kerim meali.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.