Ne Yaman Çelişki!
Öncelikle Türkiye'nin büyük fotoğrafına bir bakalım.
Dışarıda; yeni problemlerle Afganistan, kangrenleşmiş sorunlar Irak, Suriye, çözüm bekleyen Libya, her an karışması muhtemel Doğu Akdeniz, Yunanistan’ın hızla silahlanması, ABD nin PKK-PYD-YPG ye binlerce tır silah vermesi, Türkiye'ye karşı terör eylemlerinin desteklenmesi, Suriye'de ABD kara ordusunu oluşturması, Avrupa Birliği Ordusunun tekrar gündeme gelmesi, mülteci sorunu vs.
İçeride; ekonomik problemlerin çalışanların omzuna ağır bir yük olarak yansımasının yanı sıra, salgın tehdidini sürdürmesi, siyasi partilerin kamu oyu önünde veya perde arkasında birbirleri ile olan savaşı, siyasetin cıvık cıvık olması, halkın sorunlarından uzak oluşları, kendi siyasi çıkarlarını halkın çıkarlarından ön planda tutmaları, halka yalan üstüne yalan söylemeleri ve bunu halkın gözlerinin içine baka baka ifade etmeleri, gerçekleşmesi mümkün olmayacak olan vaat ve hayallerle oyalamaları ve siyasi çıkar uğruna milli ve manevi değerlerden fersah fersah uzak oluşları, tezkere mesele, siyasi rant ve kavganın gittikçe sertleşmesi vs.
Şimdi, " ne var bunda, bunlar bilinmeyen veya bizim bilgimiz dışında olan olaylar değil ki" diyeceksiniz!
Evet, çok doğru. Bunlar herkesin bilgisi dahilin de. Siyasilerin tavrı meydanda tam bir evlere şenlik misali. Peki, halk olarak vatandaş olarak biz ne yapıyoruz? Çuvaldızı başkasına, iğneyi kendimize batırıyor muyuz? Bir çoğumuz futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutuyoruz ve tek doğru olarak o partinin söylemlerini görüyoruz. Bunun dışında söylenen her şeye, “doğru değil veya sen falan partiyi savunuyorsun da o yüzden muhalefet ediyorsun” anlayışı ile olaylara bakıyoruz. Yanılıyorsam düzeltin.
O zaman kendimize soralım! Öncelikle ülkemizin milli çıkar ve menfaatlerini her şeyin ama her şeyin üzerinde görüyor muyuz? Özellikle milli meselelerde, tarafsız, önyargısız, hiçbir siyasi kaygı olmadan, savunduğumuz siyasi partinin söylemlerine aldırış etmeden, sadece ama sadece vatanımızı, bayrağımızı ve devletimizi düşünerek yukarıda saydığımız milli meselelerde hassasiyet gösteriyor muyuz? Bir taraftan vatan, millet, devlet, bayrak edebiyatı yapıyor diğer taraftan milli konularda üç maymunu oynuyor muyuz? Bir yaman çelişki içinde miyiz? O zaman anlatalım siz karar verin. (Elbette siyasi şapkamızı bir köşeye bırakarak.)
Sizce neden siyasiler gözlerimizin içine baka baka, bizim milli ve manevi değerlerimizle alay edercesine, önemsiz gösterircesine, Türkiye'nin düşmanlarını görmezden gelircesine, bize yalan söyleyerek "aptal" yerine koyuyorlar?
Fazla geriye gitmeyelim, taze olan olaylarla hafızamızı yoklayarak bu sorulara cevap verebiliriz. Bütün dünya ile birlikte bizde bir salgın felaketi yaşıyoruz. Siyasiler bu konuda Türkiye’nin çıkarlarına göre değil, kendi siyasi çıkarlarına göre tavır belirlediler. Peki, biz ne yaptık? Savunduğumuz parti ne dediyse onu dedik, onu yaptık? Doğru mu?
Ekonomik bir kriz yaşıyoruz, eleştirilerin ötesinde siyasiler bir çözüm yolu ortaya koyabildiler mi? En kolayını yaptık, benim partim diyorsa doğrusunu diyor demedik mi, demiyor muyuz?
Suriye'de, Doğu Akdeniz'de, Libya'da, Azerbaycan'da ne işimiz var, Mavi Vatan yok denildiği zaman ne yaptık? Genel Başkan ve danışmanı ne diyorsa doğru diyor demedik mi?
Beş milyona yakın mülteciyi ülkemize kabul ederken siyasi partiler seslerini çıkarmadılar bizde sesimizi çıkarmadık. Şimdilerde ise o insanları siyasiler, “istemezük” dedikleri için bizde aynı şekilde söylemler üretmeye başladık. Hatta gayri insanı yollara teşebbüs ederek abartılı yollara başvurmuyor muyuz?
"Hükümet dünyanın en iyi işini de yapsa biz yine karşı çıkarız deniliyor" doğruya doğru, eğriye eğri değin, diyebildik mi?
On tane büyük elçi benim devletime ültümatom veriyor, benim siyasilerim bırakın tepki göstermeyi aman dikkat edin bu ülkeleri karşınıza almayın dercesine söylemler üretiyor, biz niye böyle yapıyorsunuz diyebildik mi?
Bir siyasimiz, bir belediye başkanımızı Fatih Sultan Mehmet Han ilan ederek ecdada çok büyük saygısızlık yapıyor, alnında dua görüldü diyerek bizi cahiller sürüsü yerine koyuyor biz yeterince tepki koyabildik uyarabildik mi?
Türkiye’nin milli menfaatleri konusunda son derece önemli bir yeri olan tezkere konusunda PKK yandaşları ile birlikte olunuyor, tezkereye evet diyenler hain ilan ediliyor biz yeterince tavrımızı gösterebildik mi?
Bunları uzatabiliriz. Daha fazlasını söyleyebiliriz. Özetle benim partim ne söylerse söylesin doğru, diğeri yanlış, anlayışı siyasilerimizi, siyaseti bu hale getirmedi mi?
Sözlerimizin arkasındayız. Halk siyasilerin fersah fersah önünde. Ancak bir türlü siyasilerin nabza göre şerbet verdiğini göremiyoruz. Benim partim senin partini döver anlayışından bir türlü vazgeçmiyoruz.
Şimdi kendimize tekrar soralım, "BİZ NE YAMAN ÇELİŞKİ" içinde miyiz, değil miyiz?
Kendimizi, bakış açımızı, değer yargılarımızı tekrar gözden geçirip sorgulamamızın zamanı gelmedi mi?
Hep bir ağızdan, tek yürek, tek vucüt olarak milli birlik ve beraberlik içerisinde haykıralım bütün siyasilere...
TÜRKİYENİN ÇIKAR VE MENFAATLERİNDE, MİLLİ VE MANEVİ DEĞER YARGILARIMIZIN SAVUNULMASINDA YA SAHİP ÇIKAR, KORUR KOLLARSINIZ, YA DA SİZİ SANDIĞA GÖMERİZ, BİZ BU ANLAYIŞA BU DÜŞÜNCE TARZINA LAYIK DEĞİLİZ…
LAYIK MIYIZ YOKSA!?
İsmet Taş - İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.