KİTAP VE İNSAN
Ramazan Ayı “Kur’an Ayı” olarak isimlendirilir. Çünkü kurtuluş müjdecimiz son İlâhî kitap Kur’an bu ayda Hz. Peygamber (s.a.v.) e indirilmeğe başlamıştır. Kur’an-ı Kerim’in nüzulünün üzerinden on beş asır geçti. Aradan geçen on beş asra rağmen ilk günkü zindeliğini, tazeliğini korumaktadır. Kur’an-ı Kerim ve insan bir birini tamamlayan iki önemli unsur. Başka bir deyimle İnsan, Kur’an-ı Kerim’in rehberliğinde hayatını sürdürmektedir.
İlk insan Hz. Âdem’den beri insan hayatını kitapla bütünleştirmiş ve sürdürmektedir. Medeniyetler ve dinler “kitap” merkezlidir. İnsan ve kitap eş değer iki kavramdır. İnsan kitapla, kitap insanla hayat bulmaktadır. İnsanı kitaptan, kitabı insandan soyutlamak, ayrı düşünmek mümkün değildir.
Günümüzde teknolojik gelişmeler hayatın tüm alanlarını etkiliyor. Bu yüzden hayatın kendisi olan kitaba ilgiyi azaltmakta mıdır? Teknolojik gelişmeler, tarihte hiç olmadığı kadar kitabı geri plana itmektedir.
İster istemez şu soru akla gelmektedir, “Kitabın geleceği tehlikede mi?”
Kitabın geleceği tehlikede ise, insan hayatı da tehlikededir. İnsan neslinin devamı esastır. Kitabın kendine yer bulamadığı bin dünyada insan hayatının devamı ve maddi ve manevi değerlerinin takip eden nesillere aktarılması, sürdürülmesi nasıl mümkün olabilir? “Teknoloji bu sorunu çözebilir.” denilebilir. Teknoloji fiziki olarak ihtiyaçları karşılamaktadır ama ruhtan uzaklaşmaktadır, ruhu kuşatmamaktadır
İnsan gerçeğinden yola çıkarak kitabın geçmişini, kitap gerçeğinden insana bakıldığında aralarında mutlak bir ilişki ve birliktelik bulunmaktadır. Daha açık bir ifade ile teknolojik ilerleme ile insanlar kitaptan uzaklaşmakta. Yahut teknolojik gelişmeler insanla kitap arasına mesafe koymaktadır.
Günümüz şartlarında ortalama bir düşünceyle konuya yaklaşınca, gelecekte CD’ler veya benzeri elektronik malzemenin kitabın yerini alması düşünülmektedir. Okuma ihtiyacını insanlar elektronik olarak, öteki deyimiyle sanal ortamda karşılamaktadırlar. Kitaplar yazılmakta ama yazılan kitapların satışı geçmişe göre daha az. Nüfus artıyor ama kitap tirajı düşmektedir.
Bin yıllardan beri rafları süsleyen kitapların yerlerini mini mini ciplerin alacağı hatta herkesin ihtiyaç duyduğu bilgileri cebinde taşıyacağı tahmin edilmektedir.
Şimdiden oluşmağa başlamış ortak bir dünya dili bile konuşulmaktadır.
Daha birkaç yıl öncesine kadar media kelimesi sözlüklerde yer almazken, bugün media/medya sokaktaki insanın günlük konuşma dili arasında yer almaktadır
Facebook henüz çok yeni bir kavram olmasına rağmen ilkokul seviyesinde günlük dilde kullanılabilmektedir. Çok basit gibi algılansa bile teknolojideki hızlı gelişmeler önce kavramları sonra kitapla hayat arasına girmektedir.
Mütevazı şartlarda bir kütüphane, kitap sevdalısı kitaplarını kime nasıl devredeceğinin planlarını yapmaktadır. Özellikle modern evlerde küçük bir kütüphaneye yer bulmak adeta aile içi sorun olmaktadır.
Birkaç yıl önce vefat eden çok değerli bir edebiyat akademisyeni dostumun, katıldığımız bir toplantıda kitaplarının nasıl sorun olduğunu yana yakıla anlatmıştı bana.
Söz konusu görüşmeden birkaç ay sonra vefat etti. Dostumun vefatının en hazin tarafı ölümünden birkaç ay sonra notlarını, fotoğraflarını ve çok sevdiği kitaplarını sahafta satılırken gördüm.
Kitap teknoloji karşısında direniyor. Evlerimizde, kitapçılarda ve kütüphanelerde şimdilik ayakta.
Yazının başına dönülecek olursa, insan ve kitap birlikte hayat bulmaktadır. Ramazan ayının kutsiyeti Kur’an-ı Kerimin kendisinde indirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Ramazan aynı zamanda insanın yeniden kitapla buluşmasını ve hayat bulmasını temin etmektedir. Tüm kitaplar kaybolsa bile Kur’an-ı Kerim tek başına insanın ihtiyacını karşılayacak niteliktedir.
“Yerle gök arasında kuru ve yaştan ne varsa onda vardır.” İlahi gerçeğini en güzel Fransız yazar Mourice Boucail “Tevrat İncil, Kur’an-ı Kerim ve Modern İlimler” adlı kitabında ifade etmektedir. Boucail söz konusu kitabın sonunda “Çağdaş ilimler ne kadar ileri giderse gitsin asla Kur’an’ın önüne geçemezler.” Kaydını düşmektedir.
Teknoloji kitaba karşı, kitaba bir başkaldırı mı? Öyle algılamıyorum ama kitabı ikinci hatta üçüncü plana atan bir teknolojiyi böyle algılıyorum.
Eli kalem tutan ve kitap okuyan ve yazanların teknolojik gelişmeler karşısında kitabın ayakta kalması ve hayatını sürdürebilmesi için yeni çareler üretmeleri gerekmektedir.
Teknoloji kitaba değil ruhu kuşatan kitap teknolojiye galip gelmelidir.
GÜNÜN HİKMETİ
“Tesadüfü bulmak için dünyayı dört kez dolaşsanız, tesadüfe tesadüf edemezsiniz.”
Said Nursî
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.