Nagehan Özdemir

Nagehan Özdemir

Kapı önü sohbetleri

Kapı önü sohbetleri

Ah o giderayak yaptığımız kapı önü sohbetleri. Bir türlü bitmek bilmez. Hele kadınların, "hadi kalkalım" deyip de kapı önünde bir yarım saat daha dedikodunun dibine vurmaları. Çaresiz erkeklerin "haydi" deyişleri arasında "dur geliyorum"la başlayıp bir on dakika daha kalmalarımız.
Herhangi bir hastaneye gidin. Sıra numaranızı alın ve muayene için koltuklara oturup bekleyin. Muayene olacağınız doktorun kapısı önünde biriken kalabalığımıza modern hayat henüz bir çözüm üretememiştir. Sağlık Bakanlığımız, otomasyon sistemleri geliştiredursun, Alo 188 hastane randevu hattı kursun, poliklinik önünde sıra numarası gösteren ekranlar assın, doktorlarımız internet üzerinden gördüğü hastayı çağırsın, kapı önüne çıkar çıkmaz burnuna sokulan tahlil sonuçlarını görünce "hepinizi alıcam, hele bir şurayı boşaltın" diye ricalarda bulunsun... Ne çare! O kalabalık oraya birikecek. Elinde tahlil kağıtlarıyla kapı önüne biriken hastalar, doktor görür de belki beni çağırır umuduyla kapı her açıldığında içeriyi gözetlerler. Bir de gelen hastalara zevkle yapılan danışmanlıklarımız cabası... Sanki doktor onları orada görevlendirmiş, "benim adıma gelenleri bilgilendirin" demiştir. Sanki ekranda kaç numara olduğu yazmıyor, içeride kimin olduğu bilinmiyormuş gibi orada dikilen kişilere bir daha sormalısınız. Onlar da "Ben bu hastanenin gediklisiyim" dercesine sizi malumat sahibi yapmalıdır.
Aslında kapı önünde bekleyenlerde biraz da şark kurnazlığı vardır. Olur ya, aradan sıvışır mıyım umuduyla kurnaz bir tilki gibi beklerler. "Ben sadece sonuç gösterip çıkıcam", "bir şey sorucam sadece", "beni doktor çağırdı" vb. cümleler favorilerimiz arasındadır.
"Sırayla almıyorlar mı içeri?" diye sorsanız bir suskunluk oluşur. "Tamam biliyoz" diyen çehreler çıkar ortaya. Bir de kabahatli olursunuz. Bu arada sohbet devam eder. Bu doktora kaçıncı gelişleridir, bu poliklinikte hangi doktor iyidir, hastanede aksayan hizmetler nelerdir, kimin ne hastalığı vardır, hepsini duyar, öğrenirsiniz.
O kapının önündeki kalabalık bilimin ve teknolojinin tüm yeniliklerine rağmen eskimeyen, eskimeyecek bir gelenektir.
 İşin aslına bakarsanız bu bizim eğitimsizliğimiz, modern gelişmelere ayak uyduramayışımızla alakalı da değildir. Teknolojinin ve makinanın tüm otoritesine karşı insan oluşumuz, birbirimizle hemhal olma isteğimiz, yalnızlaşan modern insanın yerine sohbet etmeyi sevişimizle de ilgilidir bu konu. Banka kuyruklarında, otobüs duraklarında, poliklinik önlerinde mükemmel işleyen bir sistem de kursak bunu değiştiremeyeceğiz.
Evet olumsuz yanları yok değil. Ama yine de bu kapı önünde sohbet etme geleneğimiz bizi teknolojinin esiri olmaktan ve yalnızlaşmaktan koruyor gibi geliyor bana. 3G teknolojiyle donatılmış akıllı telefonlara, canlı kamera sohbetleri imkanı sunan yazılımlara, olan biteni anında öğrendiğimiz sosyal medya ağlarına karşı, iki lafın belini kırmak için sohbet etme isteğimizin diri tutulması inadına insan kalma gücümüz olsa gerektir.
Yaklaşan kurban bayramında etrafınızı bir gözetleyin ve kapı önü sohbetlerinin tadını çıkarın derim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR