GERÇEKLERİN KARANLIK YÜZÜ!-2
“Adım Muhammet. On dokuz yaşındayım. Beni nefretle bakarken göremezsiniz; kabalaştığıma, etiketler koyduğuma, yaftaladığıma şahit olamazsınız. Bir anlama çabam var; kendimi, annemi ve sizi. Bir öğrenme çabam var; yeryüzünü, doğayı ve evreni. Yazmaya da başlayacağım; sevgisizliği yazacağım önce çöp kutularından topladığım kağıtlara ve sevgisizliği yazdığım kağıtlar geri dönüşüme gidip sevgi olarak dönecek aramıza. Sevgi`li insan dostlarım olacak kağıtlarda diriliveren; sevgiyle var olan canlar, kardeşler, halklar…
Kendimle ilgili bir çok projem var. Mahkemeye başvurup adımı değiştireceğim. Ali Haydar mı olsa adım diye düşünüyordum, vazgeçtim; adım Özgür olacak benim.
Kendime ait bir kütüphanem olacak sonra. Atık kağıtlar topluyor olabilirim; işim gereği tenimden yayılan koku pis gelebilir size ama en sevdiğim koku kitap kokusudur.
Doğada bir başıma yaşama projem de var. Yoruldum incitilmekten, ötekileştirilmekten, lanetlenmekten. Tabiat Ana`ya sığınmak istiyorum ve bunun için otlarla ilgili kitaplar alıyorum. Otlarla beslenmek, otlarla iyileşmek, otlarla huzur bulmak istiyorum. Doğada bir başıma yaşayacaksam otların bütün kerametlerini bilmem gerekiyor.”
***
Muhammet’in hikayesiyle birlikte gerçeklerin karanlık yüzünü iyice görmüş bulunmaktayız. Biz aslında hep önyargıyla baktığımız insanların içinde neler olduğunu görmeye başlarsak o zaman insan oluruz.
***
İnsanlar etraflarına bakarken önyargılarından kurtulmalı yoksa bu çukurda güzel duyguları yok olup gider.
***
Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin dediği gibi, “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.” Vesselam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.