Bugün ki köşemi futboldan daha önemli bir konu için yazacağım. Hepimizin bildiği üzere dünya İsrail-Hamas savaşıyla çalkalanıyor. Tabi buna ‘savaş’ denirse. Çünkü İsrail, kadın, çocuk, yaşlı, hasta demeden insanları katlediyor. Nasıl bir gözü dönmüşlüktür bu? Hastaneye saldırıyorsun 500’den fazla insanın ölümüne sebep oluyorsun. Savaşın bile bir adabı kuralı var, ancak görüyoruz ki İsrail ne adap biliyor, ne de kural biliyor. Gelelim bu insanlık dramının futbol dünyasına etkilerine.

Savaşın ilk günlerinde futbol dünyasından Müslüman futbolcular İsrail’in katliamına kayıtsız kalmadı. Mainz 05 forması giyen Fas asıllı Hollandalı futbolcu Anwar El Ghazi, yaşanan insanlık katliamına şu sözleriyle tepki verdi; “Düşüncelerim ve dualarım tüm masum kurbanların ve hala kayıp olanların aileleri ve arkadaşlarıyla birlikte. Bu durumdan etkilenen topluluklar olarak ister Filistin'de ister başka bir yerde olsun, her bireyin güvenliğe, sevgi dolu bir yuvaya ve büyüme fırsatlarına hakkı vardır”

Evet sadece bunlara benzer cümleler kullandı El Ghazi, İnsanlık dramından bahsetti, biraz daha empati yapılması gerektiğinden bahsetti. Ama ne oldu dersiniz… Mainz 05 El Ghazi’yi önce kadro dışı bıraktı ardından da sözleşmesini feshetti. İsrail’in baskıları her alanda devam ediyor. Dediğim gibi, savaşın bile bir adabı var ama İsrail ne adap biliyor ne de vicdanı var.

Bir diğer kadro dışı vakası ise dünyanın en büyük takımlarından birisi olan Bayern Münih’te yaşandı. Faslı futbolcu Noussair Mazraoui, İsrail karşıtı açıklamalar yaptığı gerekçesiyle Bayern yönetimi tarafından kadro dışı bırakıldı. Bakın Mazrapui ne demiş: “Dışarıda binlerce masum insanın öldürüldüğü bir durum var. Benim duruşum, bu dünyada barış ve adalet için çalışacağımdır. Bu da her türlü teröre, nefrete ve şiddete karşı olacağım anlamına geliyor. Bu yüzden neden benim hakkımda tam tersi düşünüldüğünü ve neden nefret dolu gruplarla ilişkilendirildiğimi anlamıyorum”

Evet, sadece barış ve adalet demiş, ama anlayana işte…