Fırsatı Kaçırmayalım
Kadir Gecesi, bin aydan hayırlı olması hasebiyle beş mübarek geceden en faziletlisidir.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, hadis-i şeriflerinde; “Kadir gecesi, içinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır.” (Tirmizi) buyurmuşlardır.
Bu gecenin çok kıymetli ve bin aydan daha hayırlı olmasının sebebi, hiç şüphesiz insanlık âlemini küfürden imana, cehaletten hidayete, zülumâttan nura kavuşturan, tarihin en önemli olayı, dünyanın gidişatının seyrini değiştiren, kurtuluş reçetesi Kur’an-ı Mübin’in Peygamberimiz, Nebiy-yi Muhterem Muhammed Mustafa aleyhissalâtu vesselâma, bu geceden itibaren inmeye başlamış olmasıdır.
Bu geceyi kıymetlendiren diğer önemli bir husus da bu gece yapılan ibadetlerin diğer gecelerde yapılan ibadetlerden ve amellerden kat be kat kıymetli olmasıdır…
İbni Kudame “el-Muğni” adlı eserinde Kadir Gecesi’nin kıymetine şu sözlerle dikkat çekmiştir: “Kadir gecesinde, bir kere Kadir suresini okumak, başka zamanda Kur’an-ı Kerim’i hatim etmekten daha sevaptır. Kadir gecesinde bir tesbih (Subhanellah), bir tahmid (Elhamdulillah), bir tehlil (Allah-u ekber) söylemek, yedi yüz bin tesbih, tahmid ve tehlilden kıymetlidir. Bu gece, koyun sağımı müddeti kadar (az bir zaman) namaz kılmak, ibadet etmek, bir ay bütün geceleri sabaha kadar ibadetle geçirmekten daha kıymetlidir.”
Bir insan, ancak bütün yapmış olduğu amellerin içinde bir tanesi ile Allahu Zülcelâl’in rızasını kazanabilir. Tabi, insan bunu bilseydi yalnızca o ameli yapardı. Allahu Zülcelâl rızasını bu amellerin içerisinde gizleyerek, kullarının salih amellere sarılmalarını, kendi rızasına talip olmalarını murat etmiştir. Onun için bize düşen görev, Allahu Zülcelâl’in katındaki ecir ve sevaplara, büyük küçük demeden sarılmak ve onun rızasına kazanmaya çalışmak olmalıdır.
Aynı şekilde, Allahu Zülcelâl’in gazabı da günahların içerisine gizlenmiştir. Olabilir ki bizim için hiçbir önemi olmayan küçük bir hatamızdan dolayı Allahu Zülcelâl bize gazaplanabilir.
Kadir Gecesi de gizlidir. Çünkü Allah-u Zülcelâl, Kadir Gecesi’nde yapılan hiçbir duayı, temenniyi ve tövbeyi geri çevirmez. Affedilmeyi arzu eden, mükâfatlar almak isteyen kullar için bulunmaz bir nimet ve fırsattır.
Hz. Aişe radıyallahu anhaa şöyle demiştir: “Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Ramazanın son on gününe girdiği zaman, ibadet için kendini toparlardı. O günleri ihya ederdi ve kendi ehlini de ikaz ederdi.” (Buhari, Müslim)
Kadir Gecesi’nin hangi gün olduğu kesin olarak bilinmediği için Ramazan’ın son on gecesini ihya etmeli ve bunu büyük bir fırsat bilerek, kendimizi bu sevaptan mahrum etmemeliyiz. Ulemanın bazıları, Kadir Gecesi’nin Ramazan’ın yirmi yedinci gecesi olduğunu söylerken, bir kısmı da son on günün tek gecelerinde olduğunu söylemişlerdir.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Kadir gecesinin alâmetleri şunlardır. Gece saf ve berraktır. Bu gecede sanki ay ortaya çıkmış olup saf ve açık bir gecedir. Hava sakin ve hareketsizdir, ne soğuk ne de sıcaktır. Bu gecede hiçbir yıldızın düşmesi helal değildir. Sabahleyin güneş, ayın on dördü gibi ışınsız olarak doğar, fazla parlak değildir. O gün şeytanın güneş ile beraber çıkması helal değildir.” (Ahmed bin Hanbel)
Hz. Aişe radıyallahu anha şöyle anlatmıştır:
– Ey Allah’ın Resûlü, dedim, şayet Kadir gecesine tevâfuk edersem nasıl dua edeyim? Şu duayı okumamı söyledi: “Allahumme inneke afuvvun, tuhibbu’l afve fa’fuannî.” Yani,
“Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet” demektir. (Tirmizi)
Allahu Zülcelâl hepimizi, Ramazan-ı Şerifi’i ve Kadir Gecesi’ni mükemmel olarak değerlendiren kimselerden eylesin. Onun hakkını yerine getiremesek dahi, bizi kendi keremi ve ihsanıyla lütuflandırıp af ve mağfiret etsin… (Âmin)