Hafta içerisinde okuduğum bir haber oldukça dikkatimi çekti. Bu haber ülkemizin resmi haber ajansı olan Anadolu Ajansı tarafından yayınlanmıştı. Bu arada Anadolu Ajansı demişken şunları belirtmeden geçemeyeceğim. Son yıllardaki habercilik anlayışı ve 100.yıl vizyonuyla mazlumların sesi olmaya devam ediyor. Yaptığı yayınlarla, yıllardır kendilerini sözde dünyanın en iyi ajansı olarak niteleyen birçok haber ajansına adeta habercilik dersi veriyor.
Bu sözleri neden söylediğimi merak etmişinizdir. Açıklayayım UNESCO'nun yayınladığı bir makalede , gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerin medyada nasıl yer bulduğuna ilişkin konu örneklerle ele alınmış. Sonuç olarak gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler dünya medyasında doğal afetler, savaşlar, siyasi krizler nedeniyle sıklıkla yer almış.

Aslında baktığımızda ne var bunda diye bilirsiniz. Habercilik olumsuzluklar üzerine kuruludur. Olumsuz konular daha çok haber değeri taşır. Bunlara katılsam da şu eleştiriyi yapmadan geçemeyeceğim kendini sözde dünyanın en iyi haber ajansları olarak tanımlayan bu kurumlar nasıl oluyor da ülkelerin insanlar üzerindeki algısını değiştirebiliyor.
Bu ülkelerde hiç mi başarı öyküsü ,olumlu bir şeyler olmuyor tabi ki oluyor ancak bunları haberleştirmek işlerine gelmiyor. Gururla söylüyorum ki Anadolu Ajansı tüm bu ajanslara rağmen, olumsuzluklarla haberleştirilen bu ülkelerde yaptığı yayıncılık ile yeni bir habercilik anlayışı geliştirdi. Olumsuz olayların yanında burada ki insanların öykülerini, hayat mücadelelerini, festivallerinden tutun da doğal güzelliklerine varıncaya kadar yazılı ve görsel olarak yaptığı haberlerle bu mağdur ülkelerin umudu ve sesi olmaya devam ediyor. Bu yayıncılık anlayışı için başta Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şenol Kazancı , Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu'na ve tüm çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim. 

YENİ DOĞAN ÇOCUKLARA TÜRK İSİMLERİ
Yazımın başında belirtiğim habere gelince, bu haber bir Türk dizisinin başarısı ile ilgili.
Haberin başlığında "Şili'de 'Elif' 'Veronica'yı geçti" ifadesi yer alıyordu. Türk dizilerinin son dönemdeki başarısı medyada sıklıkla yer alıyor. Kanal 7'de yayınlanan Elif dizisi hem ülkemizde hem de yurt dışında başarıdan başarıya koşuyor. 15 Eylül 2014 yılında Kanal 7'de başlayan ve halen devam eden  Elif dizisi, Cannes Festivaline katılan ilk günlük dizi olarak televizyon tarihine geçmişti. Sadece başarısı bununla da kalmadı. İhraç edildiği ülkelerde beğeniyle takip edilen Kanal 7’nin sevilen dizisi Elif; Bosna, Sırbistan, Makedonya, Şili ve Endonezya gibi birçok ülkede izlenme rekorları kırdı.

Habere dönecek olursak,  Şili'de büyük ilgi gören Türk televizyon dizilerinden esinlenen aileler yeni doğan çocuklarına "Elif", "Nilüfer", "Fatmagül" ve "İbrahim" gibi Türk isimleri vermeye başlamış.
Öyle ki, Şili Nüfus Kayıt Merkezinin verilerine göre, 2016 yılında doğan birçok kıza "Elif" ismi verildi. "Elif", Latin Amerika'da kullanılan "Loreto" ve "Veronica" gibi geleneksel isimleri geride bıraktığı belirtiliyor. Türk kültürünün yurtdışında iyi bir şekilde temsil edilmesi son derece önemli. Yaptığımız dizilerde ülkemizin ve Türk aile kültürünü doğru bir şekilde temsil eden dizilerimizin artması gerekiyor. Öyle ki yıllarca bir coğrafya hakim olursunuzda kültürünüzü yansıtmaya başaramazsınız.

Günümüzde kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle birlikte diziler, filmler ve hatta bilgisayar oyunları bile kültür ve tanıtım açısından güçlü bir araç haline geldi. İşte Elif dizisi örneğinde görüldüğü gibi bize coğrafi olarak uzak olan Şili ile dizi aracılığıyla gönül bağı kurup çocuklarına isimlerimizi veriyorlarsa  bu bizim için büyük mutluluk. Böylesine başarılı bir yapım için dizi ekibine ve Kanal 7 ailesine teşekkür ederiz.