Rusya uçağının hava sahamızı ihlalinden sonra düşürülmesi, Türkiye’de olduğu gibi dünya basınında da geniş yankı buldu. Rusya ile Türkiye’nin on yıldan beri gelişen ilişkilerini hazmedemeyen batı medyası bu durumu adeta fırsat bilerek iki ülkeyi bir birine kırdırma, ortamı kızıştırma çalışması içerisine girdi. Konu ile ilgili Din görevlilerinden gelen yoğun mesaj trafiği, Avrupa basınının yapmak istediklerine karşı dikkatli olmamız gerektiği hususunda. Özellikle Avrupa’nın en etkin gazetelerinde yayınlanan ‘havlayan köpek ısırmaz’ manşetleri, Rusya’nın Türkiye’ye karşı diş bilemesine sebep olur fikrini güçlendirmektedir. Hava sahamızı ihlal eden uçağın hangi milliyete mensup olduğunu bilmediğimizi, ihlalin uluslar arası hava sahası kurallarına göre normal bir durum olduğunu dile getiren liderlere destek beyanlarında bulunan NATO ve Amerikalı yetkililerin görselde anlamlı fakat perde arkasında strateji oyunları kurduğunu dile getiriyorlar. Olay normal seyrinde sürerken, konuyu büyütme girişimlerinin altında farklı sebepler yatıyor açıklaması yaptı. ‘Türkiye olarak hava savunma hattımızdaki güvenlik ihlali sonucu yapılan düşürme olayı ülke menfaatleri ve çıkarları adına olması gereken bir reflekstir. Rusya’nın Suriye’de neden var olduğunu konuşmamız gerekirken, söz konusu saldırıya verilen pişkince çıkışlar suçlu iken suçsuz muamelesinden öteye geçmemektedir. Şu vakitten sonra söz konusu gelişmelerle ilgili söylenilenler fazlasıyla söylenilmiş, haklılığımız ortaya çıkmıştır. Fakat haklısınız diyenler perde arkasında strateji oyunları yapmaktadır. Bu konuda duyarlı ve uyanık olmamız gerekir. Batı medyasının bu olay karşısında ki tavrını detaylı incelediğimizde Rusya ile Türkiye’nin bir birine kırdırılması konusunda tam zamanı dercesine manşetler atılmaktadır. Türkiye basınının bu konuda son derece hassas olması gerektiğini düşünüyoruz. En çok okunan gazetelerde atılan ‘havlayan köpek ısırmaz’ manşetleri liderleri bir birine düşürme, diş biletme anlamından öte değildir. Rusya’nın Suriye’de olması başlıca bir sorun, büyük bir hatadır. Fakat yaklaşımlarımızda ve uçağın düşürülmesinde ki çıkış konumuz uçağın neden Suriye’de olduğu değil, neden hava sahamızda olduğu ile ilgilidir.