“Bizim Çocuklar!"ın Bildirisi
4 Nisan pazar günü sabah uyandığımızda istisnasız herkes televizyonlarının başına geçip, telefonlarına sarıldılar. "Neler oluyor, ihtilal mi oldu?" soruları havalarda uçtu. Türkiye şöyle bir dalgalandı. Çünkü 104 emekli amiral, ne olduğu belli olmayan bir bildiri yayınlamışlardı.
Bildiride bahsi geçen konuların tartışılıyor olmaması, bildirinin hangi maksatla yayınladığının tam olarak anlaşılamaması, bildirinin, "Darbeyi çağrıştıran bildiri" olarak algılanmasına neden oldu. Peki neden?
Hatırlayacaksınız Ocak 2016 da 1128 akademisyen PKK yandaşlı bir bildiri yayınlamışlardı. O bildiri suç sayıldı ama hiç kimse o bildiriye, "Darbeyi çağrıştıran bildiri" demedi. Sonuçta yayınlayanlar sivil insanlardı. Oysa burada emekli de olsalar, herhangi bir görevde olmasalar da görevde olduklarında ciddi güçleri olan amirallerden bahsediyoruz. Ast-üst hiyerarşik yapısının olduğu askeri sistemde, ordu içerisinde belli güçleri olduğuna inanan insanlar bunlar. Bence olayı bu açıdan değerlendirmek lazım. Onun içindir ki bu bildiriye, "Darbeyi çağrıştıran bildiri" denilmektedir.
Ayrıca, bildirinin, "Yüce Türk Milletine" diye başlaması, gece yarısı yayınlanması, emekli de olsa askerler tarafından kaleme alınması buram buram darbeyi çağrıştırmaktadır. Peki, bildirinin yayınladığın gün Sayın Cumhurbaşkanımızın Muğla'da olması, 15 Temmuza 104 gün kalması zamanlama açısından bir tesadüf mü? Bildirinin en önemli konularından biri olan Montrö Antlaşması konusunda ikazlarda bulunulmasına, devletin en üst kademesi ne Montrö'den ne de Lozan Antlaşmasından çekilmemiz veya tartışmamız söz konusu değil demesine, böyle bir tartışmanın olmamasına rağmen bunun kaleme almasına ne demeli? Ayrıca, bu konuyu konuşması gerekenler emekli olan veya olmayan askerler değil, siyasetçilerdir. Yoksa 28 Şubat Postmodern darbe özlemleri mi, "Depreşti" emekli amirallerimizin!
Mesele gerçekten Montrö'mü, Boğazlar mı, yoksa başka bir şey mi?!
Türkiye'de herkes, Rusya ile Ukrayna arasında savaş çıkar mı- çıkmaz mı, çıkarsa Türkiye ne yapmalıdır? Diye tartışırken yapılmayan bir tartışmanın gündeme getirilmesini nasıl okumalıyız?
Ülkemizde isteyen herkesin bir basın açıklaması yapıp fikir ve düşüncelerini varsa rahatsızlıklarını dile getirmesi mümkünken, bulunduğu ünvan nedeniyle istediği TV kanalında konuşabilecekken (ki zaten birçok general, amiral düşüncelerini dile getiriyor) neden darbeyi çağrıştıran bir bildiriye gerek duyuldu? Bu 104 tane amiralin bunları bilmemesi, düşünmemesi mümkün mü?
Diğer taraftan bildiride, FETÖ saldırısı yaşandığını, bu hain kumpasa çok değerli kadroların kurban verildiğinden bahsedilmekte. Peki, sayın amirallerim siz o sırada balık mı tutuyordunuz? Yunanistan adalarımıza tacizde bulunurken, denizlerdeki yunuslarımı seyrediyordunuz? O dönemde neden sustunuz? Anayasamızın ilk dört maddesini değiştiren merdiven altı anayasa çalışmalarına neden ses çıkarmadınız? Ve hani siz çok büyük Atatürkçüsünüz ya, Atatürk demekten imtina edenlere neden hiç bir şey söylemediniz? ABD başkanları tarafından ülkemizin itibarı zedelenirken de sesiniz soluğunuz çıkmadı. Hani siz ülkesini çok seven insanlarsınız ya! ABD, AB bize yaptırımlar uygulamak isterken niye ortalıkta yoktunuz! Gerek gezi gerekse 7-8 Ekim olaylarında masum insanlar ölürken de sustunuz. Ordumuza kâğıttan kaplan dediklerinde de siz yine yoktunuz. Hani siz milli konularda çok hassassınız ya, devletin Doğu Akdeniz’deki dik duruşu karşısında, Libya ile yapılan anlaşma ile mavi vatan sınırlarına sahip çıkılırken, Suriye'de, Azerbaycan’da, Irak'ta Türk Silahlı Kuvvetlerinin olağanüstü başarıları karşısında neden başarı ve destek bildirisi yayınlayarak askerimizin moral ve motivasyonunu yükseltmediniz de şimdi tam tersini yapıyorsunuz?
Siz sayın emekli amirallerimiz bildirinizdeki, "... Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir" ifadeniz darbe tehdidi değil de nedir?
Şimdi olmayan bir tartışmayı varmış gibi göstererek, böyle bir bildiri yayınlayarak ne yapmaya çalıştınız? Askerimize, "Haydi darbeye" mi mesajı verdiniz? ABD veya AB mi harekete geçsin dediniz? Halk mı ayaklansın, kaos mu çıksın? Neyi amaçladınız da böyle bir bildiri yayınladınız? Güç gösterisi mi yapmak istediniz? Bu bildirinin demokrasimizi hedef aldığını görmemeniz mümkün mü? Bildirinizin anti demokratik ve vesayetçi olduğunu bir ilkokul öğrencisi bile anlıyorken size ne demeli?
Siz bu ülkenin sahibi değilsiniz bilesiniz, bu ülkenin yegâne tek sahibi büyük Türk Milletidir. Bu ülkeyi bu vatanı bizler sizlerden çok daha fazla sevdiğimizi görmeniz için gözlüklerinizin buğularını silmeniz yeterli. O üniformayı taşımak şereftir. Unutmayın ki, emekli de olsanız, üniformanızı ve rütbenizi siyasete malzeme yapmak o şerefi küçültür.
Tekrar soruyoruz sahi siz o bildiriyi neden yayımladınız?
Biliyorsunuz ki, 1980 İhtilal’ inde CIA Türkiye şefinin, ABD başkanına, "Bizim çocuklar başardı" mesajı çekmişti.
Peki, birileri de çıkıp , "Bizim çocukların bildirileri maksadına ulaştı" derse ne diyeceksiniz?
Bileseniz ki, bildirinizi asla düşünce ve fikir özgürlüğü bağlamında değerlendirmiyoruz. Bakın ne güzel 104 kişide toplanmışsınız siyasi bir parti kurun istediğiniz kadar konuşun. Aksi halde emeklide olsanız siz bir askersiniz. Sizin işiniz siyaset değil. Susun.
Ordumuz, askerimiz bu milletin göz bebeğidir. Peygamber ocağıdır. Ordumuzu siyasetin içine çekmenize asla izin vermeyeceğiz. Bilesiniz...
İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.