Adem Öztürk

Adem Öztürk

Batı Sanayi Devrimi Yaparken Biz Neredeydik?

Batı Sanayi Devrimi Yaparken Biz Neredeydik?

Hiç konuşmadığımız bir tarihimiz var. Tartışmaya daha cesaret edemiyoruz Hani insan ömründe suçlu olduğu dönemleri hatırlamak ve yâd etmek istemez ve karşısına o günlerin hatırlatılmasından hoşlanmaz ya biz de öyle hatırlamak ve konuşmak istemiyoruz…

Çocuklarımıza anlattığımız ekseri tarih başarılı olduğumuz muvaffak ve medeniyet kurduğumuz tarihler. Örnek verdiğimiz ve örnek almalarını istediğimiz tarihler o tarihler…

Çin seddini yaptırmak zorunda kalan Türkler ile övünüyoruz ama sonra yıkılmalarını hiç tartışmıyoruz.
Atilla ile gurur duyuyoruz ama ölümü ile bir anda çöken devletini konuşmuyoruz.

Altınordu ve Harezmî devletlerinin ihtişamlı medeniyetlerini öve öve bitiremiyoruz ama yıkılma sebeplerine bakmıyoruz.

Anadolu ve Büyük Selçuklu devletlerinin şanla dolu tarihlerini inceliyoruz ama Sultan Sancar’dan sonra Selçuklu, Alaeddin Keykubat’tan sonra Anadolu Selçuklu bilmiyoruz, bilmek istemiyoruz.
Osman Gazi, Orhan Gazi, Murad hanlar ve Fatih, Kanuni ile gurur duyuyoruz ama 1699 dan sonra kimseyi hatırlamıyoruz.

Tarihimiz, geçmişimize ayna geleceğimize perspektif olmalı. Kurduğumuz devletlerini tarihlerini incelerken medeniyet kültür edebiyat sanat ekonomik, sosyal yaşam yönleri ile de incelmeliyiz.

Kalkınma ve muvaffakiyet toplumsal olur. İstanbul’u fetheden mühendis fatih o fethi muzaffer kılacak halk, toplum, asker, öğretmen, işçi, bilcümle sınıfların birlikteliği ve huzuru olmasa başaramazdı.

Tarihi olay ve olguları değerlendirirken objektif olarak yaklaşıp, geçmiş ve geleceğe yansımasını da inceleyerek çocuklarımıza ders alacakları şekilde aktarmalıyız. Geçmişte yaşananlarının mutlulukları ve Hüzünleri onlara aittir. Biz alacağımız derse bakmalıyız. Başarının anahtarı motivasyon birlik mücadele gücü ve akılcılıktır.

1699 dan itibaren topyekûn İslam coğrafyasında gerileme ortaya çıkmıştır. Doğu Avrupa’dan Hindistan’a , Afrika’dan Sibirya’ya cümle İslam alemi uykuya dalmıştır. Batı önce coğrafi keşifleri yaparak farklı kaynaklar, zenginlikle ve talan alanları bulmuştur. Buradan getirdiği zenginlik ve altınlarla içeride reform yaparak halkın paylaşımına açmış, sınıfları tartışmaya başlamıştır. Önce karanlığı yaşamış akabinde kendi aydınlanmasını bulmuştur.

Sanayi devrimini yapmadan önce eğitim devrimi yapılarak, Reform hareketlerinin halktan ve devletler nazarında kabulünü sağlamıştır. Daha sonra üniversite reformu ile disiplinler eğitimine geçilmiştir. Her disiplinin kendine ait eğitim kurumları yükselmeye başlamıştır. Fen hukuk tartışmaları ön plana çıkmış ilk mühendislik fakülteleri 1730’larda kurulmuştur.

Ülkemiz ve İslam dünyası ise eğitim dönüşümüne uzaktır. İlk sanayi fabrikalar kurulmaya başlamış, Avrupa tüm kıtayı 1900’ler gelmeden demiryolu ağı ile donatmış, limanlar ve tersaneler kurulmuştur. Osmanlı sanayileşmenin gerisinde kalmış, üniversiteler ve reform konusunu sadece tartışmak ile zaman geçirmiştir.
1830’dan itibaren başlayan demiryolu ağı ve sanayileşme çabalarının insanlığın ana ekseni olduğu dönemde Balkanlardan Hicaz’a, Orta Asya’dan kuzey Afrika’ya tüm Osmanlı insan ve doğal kaynaklarını kullanmada çaresiz kalmıştır.

Sık gelen savaşlar, taht kavgaları, sosyal kültürel katmanların kavgaları hep tartışma hep tartışma ile geçen zamanlar İslam coğrafyasının yüzlerce yıl geçen mağduriyetine sebep olmuştur

1870’li yılarda Avrupa’da onlarca otomobil fabrikası açılırken Sibirya’dan Afrika’ya Balkanlardan Hicaz’a Hindistan’dan Orta Asya’ya tüm İslam âlemi doğru düzgün yolu dahi olmayan at arabası kullanmaktadır.
Tüm sanayisi bir çivi dahi üretmeyen Osmanlı o cepheden bu cepheye koşarak insan kaynaklarını yok etmekte ve geleceği de heba etmekteydi

Bugün savunma sanayinde yüzde seksen yerlileşmeden bahsediyoruz ama çağ o çağ ki yüzde doksan dokuz yerlilik dahi yetmiyor. Zira dışarıya bağımlı olduğun o yüzde bir o kadar etkili olabiliyor ki yok olmanı sağlıyor…

Yerlilik oranı artırdığımızı övünerek belirtmek için ürettiğimiz, tank, top, tüfek, tabanca, mermi, menzili kısa ve hızı düşük füzelerden on binlerce üretsek ne anlamı var, karşınızdaki hepsini yok edecek tek bir silaha sahip olduktan sonra, sadece kendinizi avutmaktan öteye geçemezsiniz.

Bugün hala İslam âleminde kendi otomobili, kendi uçağı, kendi demiryolunu ve kendi yazılımını üretecek teknoloji ve donanım yok.

Batı; dünyayı bırakın uzaya el attı ay, mars yetmiyor.

İnşallah dersimizi alırız…

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR