Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç’ın niyetini anlamak
Türkiye’de anayasal kurumlar saat gibi çalışıyor. Allah nazarlardan korusun, Anayasa ve yasalarla çizilmiş çerçevesinde herkes görevini yerine getiriyor. Derken Yüksek Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç, yaklaşık otuz yıldan beri yürütmekte olduğu görevinde sona yaklaşırken kendisine bir haller oldu. Dilinin bağı çözüldü konuşmaya başladı.
Daha önceleri olsaydı Sayın Kılıç’ın konuşması basında yer aldığı andan itibaren acayip deprem etkisi yapardı. Borsa düşer, dolar yükselir, enflasyon zirve yapar, arkasından yetkili ve etkili kesimlerin yüce ve ulvi kişileri peş peşe ülkenin yararına ve zararına olduğunu düşünmeden düşük çeneleri ve kemiksiz dillerinin seslendirdiği beyanatlarını döktürürlerdi.
Beklendiği gibi olmadı ama yine de Yüce Mahkeme reisimizin seçim barajı beyanatı ses getirdi, tartışıldı ve tartışılmaya devam etmektedir. Hal böyle olunca eli kalem tutan birisi olarak konuyla ilgili bir iki satır yazmak, söz söylemek görevi de bize düştü.
Haşim Beyin ne dediğine geçmeden önce bir olayı hatırlamakta yarar var. Cumhuriyet döneminde, istikrarlı birkaç hükümet dönemi dışında koalisyon hükümetleri eliyle yönetilmiş ve bundan ciddi şekilde zarar görmüştür. On iki eylül öncesi koalisyon ortağı partiler bir Cumhurbaşkanı bile seçemeyince darbeye zemin hazırlamışlardır. Sonraki yıllarda Turgut Özal’ın partisinin iktidardan düşmesiyle koalisyon hükümetleri eliyle adeta itibarsızlaştırma ve yirmi sekiz şubat karabasan dönemi yaşanmıştır.
Karabasan döneminin arkasından millet, iki bin iki yılında Tayyip Erdoğan liderliğinde istikrarı yakalamış ve sürdürülmesinden yana tavır koymaktadır.
Dış ve içte işbirlikçiler eliyle söz konusu istikrarın yok edilmesi ve yerine yeni yetme siyasiler eliyle koalisyonların ikamesi için sürekli reçeteler üretilmekte ve tedavüle çıkarılmaktadır. Yıkım senaryolarının bir kısmı paralel yapı eliyle denenmek istendi ama güçlü bir tokatla karşılık buldular. Sonrasında Ortadoğu olayları gelişti ve Türkiye’nin harbe girmesi için şartlar geliştirildi. Plan yine tutmadı.
Yaklaşan iki bin on beş seçimlerinde netice almak, özellikle mevcut iktidarın önünü kesmek için hızlı bir planın devreye sokulması gerekiyordu. Meclis içinde ve dışında mevcut muhalefet partileri ümit vermiyordu. Çünkü kendi içlerinde bile tutarlı değillerdi. Seçim sathımailine girildiği bu günlerde etkili bir yol haritasına acele ihtiyaç bulunmaktadır. Nerden başlamalı?
Son on yılın istikrarının yakalanmasında en önemli amil, seçim barajıydı. O halde seçim barajı kaldırılmalı ve mecliste iktidar curcunalar orkestrasına bırakılmalıydı.
Mevcut muhalefet partileri seçmene bir iktidar sözü veremiyor, o sebeple sesleri çıkmıyor, çıksa da etkili olamıyor. Kısaca siyasi arenada bir muhalefet boşluğu bulunmakta. Yaklaşan seçimlerden kalıcı bir sonuç alabilmek için Anayasa Mahkemesi devreye sokulmalıydı. Öğlede oldu.
Ankara’da gerek dost, gerekse siyasi çevrelerde Haşim Kılıç tanınan bir isim ve önemli sayılacak derecede dost muhiti bulunmaktadır. Haşim Kılıç’ın bilerek ve taammüden seçimlerde baraj oranının düşürülmesi ile ilgili beyanatı hayret ve şaşkınlıkla karşılanmış bulunmaktadır. İktidar partisine oy vermiş, aynı zamanda Haşim Kılıç’ı tanıyan, kendisini sevenler son iktidar aleyhtarı çıkışlarını anlamakta zorlanıyorlar.
Haşim Kılıç’ı anlamakta zorlanan dost muhitleri seçim barajının düşürülmesi konusundaki sözlerin yorumunda farklı düşünceler ileri sürüyorlar. Yukarıda işaret edildiği gibi, Haşim bey zeki bir insan ve uzun yıllara dayanan bir deneyime sahip. Seçime giderken bir muhalefet boşluğunu gördü, söz konusu boşluğu emekli olup doldurmak istiyor.
Bir kısım görüşlere göre ise Haşim Bey, eski dost muhitinden koptu. Yeni bir muhit edindi. Özellikle eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Anayasa Mahkemesine tayin ettiği ve paralel yapı ile ilişkileri herkesçe bilinen bazı üyelerin kapsama alanına girdi. Paralel yapı ile işbirliği yaparak yeni dönemde siyasetin belirleyicisi olmayı mı düşünüyor acaba?
“El ağzı torba ağzı” sözünü hatırlamanın tam zamanı. Haşim Bey konuşunca milletinde hayal hanesi ve bağlı olarak çenesi açılıyor. Konuştukça konuşuyorlar. Ama bir gerçek, Haşim bey konuştukça kendisine zarar veriyor. Yabana pirince giderken evdeki bulgurdan oluyor. Kapatma davalarında hasenat hanesine yazılanlar, son konuşmaları ile seyyiata dönüşüyor.
G Ü N Ü N H İ K M E Tİ
“Geçmişten adam hisse kaparmış.. Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi?
“Tarih”i “Tekerür” diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
M. Akif, Safahat, Gölgeler
DÜZELTME VE ÖZÜR
Salı günkü yazının başlığı “Ve Papa Geldi Gitti” olması gerekirken, bir önceki yazının başlığı ile yayınlanmıştır. Okuyucularımızın müsamahasına sığınarak yanlışlıktan dolayı özür dilerim. A.F.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.