Aile
Güçlü yapısıyla övündüğümüz aileyi yıkmak isteyen, yanlış yön veren, değerlerini yok etmek isteyen bir yapı bizi tehdit ediyor.
Çocuk mama yerken, ağladığında, anne tarafından ilgi istediğinde, bebeklikten itibaren çizgi film gibi sanal dünyada ne varsa telefon, tablet ve televizyon ile önüne koyup susturuluyor. Bu filmler bir kültürün, ideolojinin parçası olduğundan çocuk annenin gözü önünde sanal dünyada annenin belki de hiç istemediği yeni birisi olarak yetişiyor. Belli bir süre sonra sanal dünyanın yetiştirdiği farklı bir çocuk oluyor. Değerleri, yaşam tarzı hiç de istemediğimiz bir yavru ortaya çıkıyor.
Eğer anne yarım gün çalışsa, imkan varsa anneyle olsa, annesini yok kabul eden sanal dünyanın yapılandırdığı annenin yapılanmada bir katkısının olmadığı, şikayetin olduğu bir yavru ortaya çıkıyor. Bir de anne tam gün çalışıyorsa çocuk da kreşe veriliyorsa, annem beni terk etti diye ailenin hiç beklemediği hırçın, içine kapalı ve çevresiyle hiç ilgilenmeyen bir yavru onun için babanın değil de annenin yarım gün veya gün aşırı çalışırsa annenin eseri olan, anneyi mutlu eden evin tutkalı, annenin babanın görmediğinde özlediği yavru ortaya çıkacaktır. Kendisi isteyecektir.
Geleceğimiz olan yavrularımıza savunma sanayii de olduğu gibi; sanal dünyada da yerli ve milli değerlerimizin vücut bulduğu örnek bir nesil benim yavrum deyip gurur duyarken, dünyaya da bir model olur.
Babanın, annenin çocukları dışarda olduklarında evine bir an önce ulaşmak için cazibe merkezi olmasını sağlayacak filimler, yayın organları, eserler, başarılı aileler için ödül törenleri düzenlenmeli. Üşüyen yuvanın sıcaklığına katkıda bulunacak teşvikler bulmalıyız.
Hayatına yön verdiği kalıcı arkadaşlarının oluştuğu ben buradayım kendini ispat ettiği örnek neslin özellikler olan üniversitelerimize acil ürün üretmeliyiz. Çok üniversitemiz var. Ama geçmişini bilen gelecek hedefleri olan Avrupa’ya, Amerika’ya vesselam kendi yerli ve milli yapısını küçük görmeyen değerleri ile alay etmeyen, evinde bile yabancılaşmamış yavrularımızı istiyorsak üniversitelerimize dönüp bakmalıyız. Kurulduğu şehirlerde insanları rahatsız eden veya gelecekleri için endişelendiren; yerli değerlere saygılı, paylaşan, yaşayan örnek nesil özleminin gerçekleşmesidir.
Kuru ekmeğin arasına soğan koyup tuzlayıp yediğimiz geçmişteki şükrü, bugün döner ekmek yerken, şükür beklerken, isyanlı hali şükürsüzlüğü geleceğimizle ilgili endişelerimizi artırıyor.
Ahilik, yonca gibi iş dünyamızı dizayn eden esnaf kuruluşlarının benim diyebileceğimiz üreten, ileriye doğru yürüyen, hayırlı işler yapan, ahlak abidesi Türkiye’yi ileriye taşıyan esnafımız, iş dünyamız yeniden yapılanma da en önde olmalıdır.
Yeniden diriliyorsak ithal modellerle değil, Alparslan’ın, Fatih’in, Lokman Hekim’in vs ruhu liderimiz model aldığımız peygamberlerimiz hayatımıza yön vermelidir.
Eğer bir an önce neslimizi, yuvamızı, analarımızı, çocuklarımızı yeniden yapılanmanın mimarları yapamazsak. Avrupalılar gibi geleceğini, kendini, işini, yuvasını, değerlerini devredecek Allah korusun nesil olmayacaktır.
Birbirimiz sevmez isek, birbirimizi anlamazsak, farklı kültürlerde siyasi görüşteler de, ülkemin ayağa kalkmakta ne olursa olsun birbirimiz anlamalı, birbirimize omuz vermeli, önce vatanım, işyerim değerlerim ailem, ben diyebilen aynı safta olmalıyız.
Geçmişimizle, geleceği olan inancımızla, halkın beklentileri ve gücümüzle dışardan ithal çözümlere ihtiyaç yoktur. Yeter ki seksen üç milyon birbirini anlayıp vatanım deyince bir olalım. Kardeş olalım, Türkiye olalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.