Yunanistan Türkiye’nin nesi oluyor?
Aslında Yunanistan Türkiye açısından bir dış politika meselesi. Ama Yunanistan’da cereyan eden ekonomik kriz ve çöküş, içinde bulunduğu durum bizi yakından ilgilendiriyor ve adeta bir iç mesele gibi algılanmaktadır.
Bir iç mesele olarak algılanmasının iki ana sebebi bulunmaktadır. 1830 tarihinde Osmanlıdan bağımsızlığını alan Yunanistan, o tarihten beri huzur yüzü görmemiştir. Çünkü emperyal güçlerin çeşitli ayak oyunları ile bağımsızlık kazanan Yunanlılar, bir İngiliz kolonisi gibi altmışlı yıllara kadar gelmiş ve 1967 yılına kadar İngiliz asıllı bir kralı tarafından yönetilmiştir. Yunanlıların Polatlı’ya kadar gelmeleri ise tamamen bir İngiliz oyunudur.
Pek çok darbe yaşamış ve çeşitli dalavere ve ayak oyunları ile standartlarına uymamasına rağmen AB’ne kapak atmış, ama ne kendisi huzur bulmuş, ne de AB’ne huzur getirmiştir. Adeta AB’nin sırtına bir kambur olmuştur. Sadece Yunanistan değil, Kıbrıs’ı da sırtında AB’ye taşımış ve yük olmuştur.
AB, Yunanistan yükünden kurtulmak, sırtından atmak için tıpkı üyelik için uydurduğu bahaneler üretmekte, eşit haklara sahip bir ülke değil, uşak muamelesi yapmaktadır.
Yunanistan’ın yaşamakta olduğu derin kriz, Türkiye açısından sevinilecek bir durum değil ama komşuluk ilişkileri açısından endişe vericidir. Yunanistan krizden kurtulmak için çırpınırken batmaktadır. Bu batış, AB’yi olduğu kadar ne yazık Türkiye’yi de yakından ilgilendirmektedir.
Bağımsızlığını ilan ettiği 190 yıllık tarihinde sürekli siyasi ve ekonomik krizlerle boğuşan Yunanistan, tarihi süreç içinde asla kendisi olamamıştır. Devlet olmanın önceliği Türkiye düşmanlığı üzerine tesis edilmiştir.
Türkiye ile arasında ya Ege adalarını ve kıta sahanlığını, ya Kıbrıs meselesini sürekli mesele yapmıştır. Geçmişte yaşananlar unutulacak ve batma aşamasında unutulması mümkün olmayan milli meselelerdir. En önemli mesele Yunanistan’ın Türkiye’de teröre verdiği destek hala sürmektedir.
İddia ettikleri veya telkin ettikleri gibi Yunanistan ne demokrasinin ne de medeniyetin beşiği değildir. Yunanistan’ın bu gün geldiği nokta aynı zamanda tarihi geçmişinin bir özetidir.
Birkaç yıl önce İspanya’nın Katalan Bölgesi Yazarlar Birliği’nin 70. Kuruluş törenlerine katılmıştım. Dönerken uçakta yanımda İspanyol bir iş adamı vardı. O günlerde AB ülkelerini saran ekonomik krizleri aramızda konuşurken İspanyol şunu söylemişti:
-“Avrupa’da ki kriz aslında ekonomik değil, lider krizidir. Avrupa liderini aramaktadır.”
Demişti. Aradan geçen zaman adı geçen kişiyi doğrulamaktadır. Yunanistan aslında bir lider krizi yaşamaktadır. Bir zamanlar bizde “düşün peşime” diyen siyasiler çıkmış ve içi boş vaatlerle seçim kazanmıştı ama sonuçta büyük bir hiç olmuşlardı.
Yunan krizi karşısında Türkiye ne yapabilir?
Sorunun cevabını şöyle vermek mümkün; Türkiye Yunanistan’ın düştüğü durumda olsaydı, Yunanistan ne yapardı?
Hem sırtını döner, hem yukarıda kısaca sıralanan meseleleri gündeme getirerek Türkiye’nin bitmesi için tüm gücünü kullanırdı. Altmışlı yıllarda Kıbrıs’ta yaşananlar Türkiye Yunanistan ilişkilerinin en çarpıcı örnekleridir.
Dağdan inip mecliste kendisine koltuk kapanların Türkiye adına Yunanistan sevdası ile yardım çağrısı yapmaları abesle iştigaldir. Elli yıldan beri üyeliğe kabul etmemek için onca bahane uyduran, ama Yunanistan söz konusu olunca davul zurna ile üyeliğe kabul eden AB meselenin asli sahibidir ve çözmek zorundadır.
Türkiye’nin Yunanistan’a yardımı semboliktir. O da ölü yüzüne pudra sürmekten ibarettir.
G Ü N Ü N H İ K M E T İ
“Ey İman edenler! Müslümanları bırakıp kâfirleri dost edinmeyin.”
Kur’an-ı Kerim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.