Yeni bir klişe mi doğuyor?
Yıllardır medyadan duyduğumuz ve dillere pelesenk bir söz vardır ‘ İstanbul’da trafik çilesi’ bu sözü hemen hemen her gün duyarsınız. Radyo ve televizyonlar da anlık bilgileri verilir her ne kadar Ankara’nın verilmese de… Fakat artık içinde bulunduğum şehir olan Ankara’nın da bu klişeye uyum sağlayarak ‘Başkent Trafiği’ sözünü duymaya başladığımızı üzülerek söylemek istiyorum. Son zamanlarda yayınlanan istatistiki verilerde göre de nüfusuna oranla araç yoğunluğunda İstanbul’u geride bırakarak Başkent 1. çıkmıştı. Anket şirketleri de Ankaralılara şehrin sorunlarını sorduğun da ise yüzde 53ü trafik demişti. Yer yer artık Ankara’da halkın 3-4 saate yakınını trafikte geçirdiğini görüyor, duyuyor ve yaşıyoruz.
-Bir arkadaşım Eskişehir yolu trafiğinin kitlendiğinden bahsederken ona şu soruyu sordum : ‘Dar alanlara yüksek binaları inşa edebiliyoruz fakat araçları üst üste yollarda ilerletemiyoruz bir sıkıntımızda bu olabilir ne dersin’?
-Sabahları trafiğe baktığımda ise araçların içersin de çoğunluk olarak birer kişi olmasının da ayrıca düşünülecek bir konu olduğunu belirtmek isterim. Bu durumunda sebepleri arasında toplu taşımanın yetersiz mi? Veya biraz keyfimize düşkün müyüz? Sorularını da sormaktan kendimi alı koyamıyorum.
ÖZEL ARAÇ ÜSTÜNLÜK MÜ?
Birde anlam veremediğim statü meselesi var. Toplu taşımayı kullanmamanın bir üstünlük belirtisi olduğunu bunun için tabiri caizse su almaya dahi araçla gitme durumları… İnsanlarımız çok rahat ulaşabilecekleri bir yeri daha kalabalık yaratarak araçla gidiyorlar. Toplum olarak bu algımızdan biran önce kurtulmamız gerekiyor. Kendi adıma belirtmek isterim ki kendinizi düşündüğümüz kadar dünyayı da düşünmek zorundayız. Üzülerek bir örnekten bahsedeyim dünyanın birçok ülkesinde sanatçıların, futbolcuların vs. gibi birçok ünlü insanın metroları, trenleri, otobüsleri kullandığını görebilirsiniz. Yahut belirli bir maddi gelirin üzerindeki vatandaşlarında çoğunlukla toplu taşıma kullandığını görebiliyoruz. Bizde ise hasbelkader böyle bir durumla karşılaşıldığında haber değeri taşır ve medyaya ‘halkla iç içe’ başlığı ile görürsünüz. Çok doğal değil mi? O insanlarda sonuçta halkın içinden çıktılar ve orada olmaları en tabi durum diye düşünüyorum.