Yazdıklarımın soluklanma vakti
Bir dosta sırtını yaslamak ve soğuk havalarda başımızı sokacak bir dam aramak gibi, yazmak da insan etkinliklerinden biridir. Yazmayı insanoğlunun yaygın ve giderek vazgeçilmez sayılmış etkinlikleriyle birlikte anıp da ona üstün bir yer sağlamaya çalıştığım sanılmasın.
İnsanlar nasıl dostlarına inanıyor, soğuktan korunmaya çalışıyorlarsa aynı zamanda okuyup yazmalıdırlar gibi bir düşünceye yaklaşmak istemiyorum. Çünkü okur-yazarlık ancak hayatlarında düşünce için yer açmış insanların önemli ve yararlı bulabileceği, doğrusu ancak onların altından kalkabileceği bir etkinliktir.
Bu iki faaliyeti okumakla (yazmakla değil) birlikte anışımın tek sebebi, insanların bu işleri yaparken de okurken yaptıkları kadar uyuşukluk içinde bulunuşlarındandır.
Sokaktaki adam, "Dostlarımıza neden güveniriz" sorusu karşısında afallar. Biri kalkıp da ona "Soğuk havada o damın altına neden girdin" diye soracak olursa, mugālata ediliyor diye düşünüp cevap vermeye tenezzül etmez. Ama bu sorular pahada ağırdır ve cevapları "İnsan neden yazar" sorusunun cevabı kadar müşküldür.
* * *
Zordur bu sorulara cevap vermek, her faninin karşısına çıkmaz. Ağlamadan, dilleri dolaşmadan, gecenin karşısında yumruğu çözülmeden konuşmak isteyenlere nasip olur.
Dostumuza güvenebilmemiz için, önce onun ne cins bir dost olduğunu bilmemiz gerekir, nasıl bir itikata sahip olduğunu, kimin dostu olduğunu bilmemiz gerekir. Ne okuduğunu, ne yazdığını bilmemiz gerekir. “Dostlarımıza sırtımızı yaslamalı mıyız” sorusuna vereceğimiz cevap her durumda değişebilir.
Aynı şey soğuk havalar için de geçerlidir. Önce korunmaya girdiğimiz damın kimin damı olduğunu bilmeliyiz, ondan sonra güvende olup olmadığımız hakkında bir şeyler söyleyebiliriz. Kafamızı daha da aydınlatır, durum hakkında etraflı bir bilgi birikimi elde edebilirsek ve dostlara değil de yalnızca kendimize güvenmemiz gerektiği veya bir damın altına sığınmaktansa kendi damımızı inşa etmemiz gerektiği sonucuna ulaşmışsak, suâller yerine oturmuş ve uygun karşılığı bulmuş olur.
Görünüşe göre insan, davranışlarının anlamına ulaşmak için çaba sarf etmeli. Eylemlerimizin gerçekliği, nasıl hareket etmemiz gerektiğini ve izlenmesi gereken yolu belirleyecek.
Öyleyse "İnsan neden yazar" sorusunu, “Yazmanın anlamı nedir", "Yazmayı bize gerekli kılan hakikat nedir" gibi sorularla değiştirmek mümkündür. En azından bütün bu sorular birbirlerinin yanında, biri ötekine yardımcı olacak biçimde sorulabilir.
* * *
Davranışlarımın anlamını açıklığa ulaştırmak zorundayım.
Yazdıklarımın soluklanma vakti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.