Ve Papa geldi-gitti
Hristiyanların ruhanî lideri Papa Francicus geldi ve gitti. Franciscus’un ziyareti geçen haftanın en öne çıkan haberiydi. Papa Franciscus’un Türkiye ziyareti ve programı dikkatle takip edildi. Çünkü Papa, iki mümeyyiz vasfı ile ziyaretini gerçekleştirdi. Birisi Katoliklerin ruhani lideri, diğeri Vatikan Site Devleti’nin Başı.
Papa’ya kimliğinden dolayı farklı iki devlet protokolü uygulandı. Hristiyan dünyası için önemli bir ziyaret gerçekleşmiş oldu. Ama İslâm dünyası için bu ziyaret bir anlam ifade etmiyor. Biz Müslümanlar “Allah indinde din sadece İslâm’dır” kesin hükmüne inanırız. İslâm dışındaki dinler nasıl nitelenirse nitelensin, ister ilahi ister beşeri densin, hepsi batıldır.
Hristiyanlık dünyada ne kadar yaygın olursa olsun ve ne kadar kalabalık nüfusa sahip olursa olsun batıl bir inanış biçimidir. Kaldı ki Hristiyanlık kendi mensupları nezdinde bile inandırıcılığını kaybetmiştir. Hristiyanlığı ayakta tutan inanç yönü değil, çok yüksek seviyede maddi gelire, ekonomik güce sahip olmasıdır. İkinci ve en önemli yönü ise Siyonizm tarafından desteklenmesi ve tepe tepe kullanılmasıdır. Çünkü Siyonizm, ayakta durabilmek için kiliseyi ön karakol olarak kullanmaktadır.
Söz konusu iki konuda yeteri kadar elde bilgi ve belge bulunmaktadır. Gerek kitap olarak yayınlandığında ve gerekse film olarak çekilmesine Vatika’nın şiddetli tepki gösterdiği Dan Brown'un “Da Vinci Şifresi”(The Da Vinci Code), önemli bir kaynak.
İslâm’da insanlar inanç yönünden üçe ayrılmaktadır. Allah’a kayıtsız şartsız inananlara “Mümin”, Allah’ın en son ve en mükemmel dini olan İslâm’ı red ve inkâr edenlere “Kâfir”, iman etmiş gibi görünüp inkâr edenlere ise “Münafık” denilmektedir.
Bu temel ve değişmez ölçülerle bakıldığında giyimi, kuşamı ve eylemleriyle İslâm’ı alenen ret ve inkâr eden Papa, kâfirdir. Müslümanların kendisine kalben bir saygı ve muhabbet duyması beklenilmemelidir. Kaldı ki işin birde görünmeyen yönü bulunmaktadır. Vatikan elde ettiği gelirlerin büyük bir bölümünü tarihte olduğu gibi günümüzde de Müslümanları dinlerinden döndürmek için misyoner örgütü eliyle çaba göstermekte ve planlı düşmanlık programları uygulamaktadır.
Otuz beş yıldan beri Türkiye’yi tehdit eden bölücü terör örgütü PKK’nın tohumları “Barış Gönüllüleri” örgütü tarafından atılmıştır. Barış Gönüllüleri örgütü dönemin ABD Başkanı Kenedy’nin büyük desteği ile kurulmuş kilise teşkilatıdır. Kısaca Türkiye’deki PKK terörünün temelinde papalık bulunmaktadır.
Hristiyanlığın en temel inanç sistemi “Teslis akidesi/ ekanimi selase”dir. Tevhid akidesine göre bu bir küfürdür. Gerek Vatikan ve gerekse İstanbul Patrikliği ve öteki Hristiyan ekolleri insanlar nezdinde bu temel akideye göre dinlerini icra etmektedirler.
Papa Francicus’un Türkiye ziyareti uzun zaman konuşulacaktır. Konuşulması da normal. Normal olmayan “Ben Müslümanım” diyenlerin yazı ve ifadeleri ile Papa’ya sempati ile bakmalarıdır. Bir Müslüman kendi dininden olmayan birisine muhabbetle bakması dinen caiz değildir. Kaldı ki sempati ile bakılan inkârcıların en zirvede bulunan birisi ise.
İslâm kökü “Silm” barış olan ve amacı insanlığı dünya ve ahirette barışa götürecek yolun adıdır. Müslüman “elinden ve dilinden öteki insanların güvende olduğu” kimsedir. İslâm dininin ortaya çıktığı tarihten beri, top yekûn insanlığın barış ve esenliği için var olmuştur. İnsanlığın dünya ve ahiret mutluluğu için büyük bir medeniyet tesis etmiş ve hala insanlığa yol göstermektedir.
Hristiyanlık ise, özellikle İslâm’ın ortaya çıkışından itibaren sürekli gizli ve açık düşmanlığı ile barışın en büyük tehdit unsuru olmuştur. Başta “Haçlı Seferleri” olmak üzere tarihte on binlerle ifade edilecek katliamlar gerçekleştirmiştir. İspanya Endülüs Emevî devletinin yıkılışında akıtılan kanlar kilisenin yüz karası olarak tarihin sayfaları arasında yer almaktadır. Günümüz Afrika’sında Fransızlar eliyle Müslüman kanı akıtılmaktadır. Haçlı seferleri sürmektedir.
Müslümanlar Hz. İsa’yı büyük bir peygamber ve İncil’i dört büyük kitaptan biri olarak inanmakta ve kabul etmektedirler. Buna rağmen kilise Kur’an-ı Kerim’i ve Hz. Peygamber’i ret ve inkâr etmektedir. Elde mevcut İncillerin hiç biri diğerini doğrulamamaktır. Bir birini yalanlamaktadır. Mezhepler arası husumet hala sürmektedir. Bir şehirde yan yana inşa edilmiş Ortodoks ve Katolik kiliseleri bile bir birleri ile iletişim içinde değillerdir.
Hristiyanlık temel öğretisi çelişkilerle iç içedir. O sebeple batıda çok sayıda kilise mensubunu kaybetmekte satılmaktadır. Tüm aleyhte propaganda ve engellemelere rağmen İslâm ilerlemekte ve güç kazanmaktadır. Avrupa’nın geleceğinde İslâm var. Papa ülkemizi ziyaret ederken, özellikle Sultanahmet Camii ve Ayasofya’yı ziyareti esnasında keşke “Akıl edebilse ve düşünebilsey”di.
G Ü N Ü N H İ K M E T İ
“ Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?”
Nisa 144
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.