Pazar kahvaltısı
Ünlü tarihçimiz İlber Ortaylı, bir televizyon kanalının sabah programında, sabah sabah yolların kalabalık olduğundan bahisle, Pazar günü milletin kargalarla kahvaltıya gittiğini anlatıyor. Pazar günü dışarda kahvaltı yapanları özenti olarak değerlendiren Ortaylı, "Pazar günü öğlen yemek yenir bir yerde, kargalarla dışarıya çıkılmaz. Çünkü pazar günü, ailenle bir araya geldiğin, beraber evinde kahvaltı yapabileceğin bir fırsattır" diye konuşuyor.
Birlikte kahvaltı yapmak daha doğrusu yemek sofrasında ailenin bir araya gelmesi geleneksel aile yapısında çok önemli bir yere sahipti. Dili geçmiş zaman kullanıyorum, çünkü artık yemek sofrasının başında toplanmak geçmiş nesillere ait iyi bir özellik. Baba eve geldiği zaman yemek masası ya da sofrası hazırlanır bütün aile o sofranın başında toplanır, eğer eksik bir kişi varsa anneden bunun nedeni sorulurdu. O gün ne yaşanmış olursa olsun bütün aile o sofranın başında toplanmalıydı. Aile olmanın en önemli göstergelerinden biri olarak kabul edilirdi aynı sofrada yemek yemek. Sessizce de olsa aynı suskunluğu paylaşmak…
Şimdi bütün ailenin bir yemek masası etrafında toplandığı günler yok. Bırakın bütün aile toplanmayı, çekirdek aile bile bir sofranın başında toplanamıyor. Hem çalışan hem de sosyal olmaya çalışan eşler, bir yemeği paylaşamıyorlar. Normal mesai saatinde işini gören baba, iş çıkışı arkadaşlarıyla bir yerde oturup en hafifinden nargile içmek, çay-kahve sohbeti yapmak stresli iş hayatında en basit eğlencesi olarak görüyor. Ne yapsın kumarı mı içkisi mi var, onu da mı yapmasın? İş çıkışı bir yerde oturup arkadaşlarıyla nasıl güzel çay içip sohbet ettiğinin selfiesini paylaşan aile reisi, eve gelip çocuğunun gün boyu neleri yaptığını eşiyle paylaşmaktan aciz…
Karı-kocanın birlikte çalışmaya başladığı ilk yıllarda hafta sonu birlikte kahvaltı yapmak çok önemliydi. ‘Bir pazarım var ailemle geçireceğim, bana dokunmayın’ diyen eşler artık Pazar gününü hangi ünlü mekanda kahvaltı yapsam diye Ortaylı’nın deyimiyle kargalarla kalkıp yollara düşüyor. Eskiden haftanın bir günü olsun çoluk çocuğuyla baş başa vakit geçirmek anne-baba için çok önemliydi. O gün diğer günlerin eksiğini kapatmaya çalışırcasına mükellef bir sofra hazırlanarak, haftanın diğer günlerinin acısı çıkarılmaya çalışılır, aile bir araya toplanır, sohbetler edilir, paylaşımlarda bulunulurdu. Pazar kahvaltısını evde yapmayanlar bekâr, yalnız insanlar olarak görülürdü. Şimdi evli insanların pazar kahvaltısını dışarda yapmak için mekan mekan gezerek, kalabalıklar içinde baş başayız imajı vermeye çalışması ayrı bir ironi. Bir arada bir şeyleri paylaşmayı başaramayan ailelerin sosyal medyada gittiği mekanları paylaşarak beğeni toplamaya çalışması da ayrıca değerlendirilmesi gereken bir olgu.
Birlikte ama yalnız, kalabalıklar içinde yalnız bireyler git gide artıyor. Daha iyi bir işimiz var, daha iyi hayat şartlarına kavuştuk, daha iyi evlerde yaşıyor, daha çok tüketiyoruz. Kazandıkça tüketiyor, tükettikçe yalnızlaşıyoruz. Daha iyi evlerde evli ama dul kadınlar, babasız ama babasını görmeyen çocuklar, evlatları sağ ama onları göremeyen anne-babalar var.
İlber Hoca’ya sonuna kadar katılıyorum. Her gün patronuna, arkadaşlarına, sosyal çevresine olan sorumluluğunu düşünüp bir sürü fedakârlıklar yapabiliyorken, bir Pazar günü erken kalkıp kahvaltı hazırlama külfetine katlanmayarak dışarda kahvaltı yapmak bir özentidir, hem de çok basit bir özentidir. Kızabiliriz, hayır diyebiliriz ama daha önceden reddettiğimiz şeylere şimdi özendiğimiz de bir gerçektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.