Ahmet Sefa DİKTEPE
Türk-İslam Medeniyetinin Öncüleri (IX) Erzurumlu İbrahim Hakkı (k.s.)Türk-İslam Medeniyetinin Öncüleri (IX) Erzurumlu İbrahim Hakkı (k.s.)
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri hem dini hem fenni ilimlerde ki üstünlüğünden dolayı “Zülcenaheyn” yani “çift kanatlı” âlim olarak anılmaktadır. 1703 yılında Erzurum’a bağlı Hasankale ilçesinde dünyaya gelen İbrahim Hakkı (k.s.) babasının Tillo’ya göç etmesi sebebiyle okuma çağındayken dönemin büyük mutasavvıflarından İsmail Fakirullah Hazretlerine talebe olmuştur. İsmail Fakirullah Hazretlerinden dönemin şartlarına göre çok ileri düzeyde bir dini ve fenni bir eğitim almıştır.
Sosyoloji, psikoloji, astronomi, fen ve dini ilimler sahasında önemli çalışmalar yapan İbrahim Hakkı Erzurumi (k.s.) verdiği eserlerle dünya çapında ün yapmıştır.
İsmail Fakirullah Hazretlerinden gördüğü tahsilin yanında saray kütüphanesinde de çalışma fırsatı bulan Erzurumlu İbrahim Hakkı (k.s.) birçok kütüphaneyi halen süsleyen “Marifetname” adlı büyük eserinde sahibidir.
Dönemin önemli bilgilerinin bir arada toplandığı bu eser bir önsöz, üç büyük bölüm ve bir sonsöz olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölüm Fenn-i Evvel'dir. Allah'ın varlığını, birliğini anlattıktan sonra yalın ve bileşik cisimleri, madenleri, bitkileri ve nihayet insanı anlatır. Sonra geometri, astronomi ve takvim konuları yer alır. Coğrafyaya ait bölümünde 100'den fazla ilin hangi enlem ve boylamda olduğunu göstermiştir.
İkinci bölümde fenn-i Sani, anatomi, fizyoloji gibi bilimler yer alır. İnsan vücudunu estetik bakımdan da incelemiş, araya beyitler sıkıştırmıştır. Vücut yapısı ile huy arasındaki ilişkiye inanmış ve bunu şiirle anlatmıştır. Bu bölümün sonunda ruha, sağlığa ve ölüme ait geniş bilgi vardır.
Üçüncü bölüm olan fenn-i Salis, dini, ilahi ve felsefi içeriklidir.
Kırk sayfa tutan son bölüm törebilimdir denilebilir. Öğretimin yol ve yöntemini, öğrencinin üstadına takınacağı tutumu, ana ve babaya karşı saygı ve sevgi, evlenme ve evlenmede aranacak nitelikler, karı-kocanın birbiriyle ilişkileri töresi, çocuklara karşı görevleri, akraba, hizmetçi, komşu, dost, halk ve bilginlerle görüşüp konuşma yolu ve töreleri yer alır. Arapça ve Farsçaya da çevrilen bu eserin el yazmaları halen torunları tarafından muhafaza edilmektedir.
Marifetname’nin yanında şiirlerini topladığı “Erzurumlu İbrahim Hakkı Divanı”, “İrfaniye”, “İnsaniye”, Mecmuat-ül Mani diğer önemli eserleridir. Bunların yanında elliyi aşkın eserin daha müellifi olan Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri hocası için yaptığı türbeyle de hala yâd edilmektedir. Kendisinin de mürşidinin ayakucunda medfun bulunduğu türbe kozmografik bir yapıya sahiptir. Gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart tarihinde türbenin tümü kale duvarlarının etkisiyle gölgede kalırken yeni doğan güneşin ilk ışınları pencere boşluğundan geçip türbe kalesinin penceresine vurarak kırılmak suretiyle İsmail Fakirulah Hazretlerinin sandukasının başucunu aydınlatmaktadır. Ne hazindir ki bu ışık düzeni yapılan bir restorasyon sırasında bozulmuştur. Birçok bilim insanı üzerinde çalışmasına rağmen orijinal haline yine de kavuşturulamamıştır.
1780 yılında fani âleme gözlerini yuman İbrahim Hakkı Hazretleri sadaka-i cariye olarak bıraktığı eserleriyle günümüzü hala aydınlatmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.