Kaybettirme amaçlı siyasi parti kurulur mu?
Siyasi parti kurmak herkesin hakkı, kimse buna bir şey diyemez. Ancak siyasi partilerin kuruluş amacı nedir? Kendi savunduğu ekonomik ve sosyal sistemi uygulayarak milletine hizmet değil midir?
Peki bunu nasıl yapacak? Parti tüzüğünü halka anlatarak, savunduğu değerleri benimseyen ve halkın teveccüh gösterdiği kişileri vekil adayı yaparak ve nihayetinde seçimle iktidara gelerek yapacak. Yani kurulan veya kurulacak her siyasi partinin amacı iktidara gelmek olmalı değil mi?
Ancak son zamanlar kurulan eski ve kurulması gündemde olan yeni siyasi partilerin iktidar iddiaları olmadığını görüyoruz. Hatta misyonu çok eskilere dayanan, asla bir araya gelmez denilen siyasi oluşumlarla aynı tarafta yer alıp, yerel seçimlerde iktidara kaybettirmekle övünen partilerimiz var çok şükür!!!
Hep söyleniyor ya üst akıl, üst akıl diye. Gerçekten bu üst akıl var ve ben de buna kesinlikle inanıyorum. Yoksa ABD’nin, farklı Avrupa ülkelerinin neyine İstanbul’a kimin belediye başkanı seçileceği?
Son yıllarda ülkemize operasyon üzerine operasyon çekiliyor. Hem de her türlüsünden!!! Ekonomik, siyasi, hukuksal, sanal, şantaj, darbe ve aklımıza gelen gelmeyen her türlüsü. İnsanların zihinleri bulandırılıyor. Böylece asıl mevzu gözden kaçırılıyor. Asıl amaçlardan biri de Doğu Akdeniz’deki zengin petrol ve doğalgaz yataklarının paylaşımında Türkiye’yi masadan atmak.
Tarih boyunca en önemli sorunumuz siyasi istikrarsızlık olmuştur. Bunu aşmak için başkanlık sistemine geçmek şarttı ve bunu başardık. Türkiye’deki seçmen profiline bakılınca %70-75 oranında sağ seçmen olduğu görülür. Sayın İmamoğlu’nun seçim öncesi cami cami gezmesi, kuran okuması, Kaftancıoğlu ve Kılıçdaroğlu’nun ortalardan sıvışması boşuna değil yani. Başkanlık sistemi ile seçmen ilk turda ilk tercihi olmazsa 2. turda diğer seçeneğini kullanma hakkına sahip olacaktı.
Ancak üst akıl rahat yine rahat durmadı. Ekonomik ve siyasi saldırılarla halkın alım gücünün düşmesine ve iktidara verdiği desteğin azalmasına neden oldu. (Bu arada iktidarın da tabii ki hataları var bu durumda) İyi Parti’yi kurdurarak, sağ oyların sol cenaha kaydırma işini de başardı. Sol cenahta asla bir araya gelemez denilen parti ve kitleler (CHP, HDP, İP, SAADET, TKP vs.) bir hizaya sokuldu. Üstelik milliyetçi olduklarını iddia eden, hükümeti “çözüm sürecini” başlatmakla suçlayan İP, HDP ile gizli veya aşikâr ittifakta. Şu anda durum %52-48 veya %51-49 gibi bir oran var taraflar arasında.
Ancak üst akıl daha son vuruşu yapmadı. İP’i MHP’den kopardı. Şimdi de Davutoğlu, Gül ve Babacan’ın başını çektiği oluşumla iktidardan %5 puan bile koparsalar işlem tamam. Bu ekibin kırgınlık, küskünlükten başka, ideolojik ve dünya görüşü olarak ne farkı ne mevcut iktidardan? Amaçları iktidar olmak olmadığına göre!! Amaç ne iktidara kaybettirmek!!!
Sultan Abdülhamit’e kaşı çıkan, tahttan indirilmesine ve Devleti Aliye’nin yıkılışına sebep olanlarla aynı safta yer alan, sonra da pişman olduğunu farklı zamanlarda dile getiren Mehmet Akif, Elmalı Hamdi, Saidi Nursi gibi görüyorum ben onları.. DP, SAADET, İP ve kurulması muhtemel yeni parti makul ve mantıklı düşünüldüğü zaman dünya görüşü ve ilkeleri açısından CHP’ye mi, yoksa iktidar partilerine mi daha yakın? Nedir bu beş benzemezi bir araya getiren güç? Erdoğan ve Ak Parti nefreti mi? Peki bu nefret ülkemizin BEKA’sından daha mı önemli? Etrafımız sarılmış, bir sürü tehdit alıyor olmamıza rağmen BEKA sorunu yok demeyin, gülerler…