Tüketim Çılgınlığımıza Çocukları Dahil Etmeyelim
Tüketim çılgınlığımız şu para yok denen dönemde bariz biçimde kendini daha çok gösterdi. Bir yandan gelen zamlar, bir yandan piyasanın iyileştirilme süreci derken, biraz olsun vatandaşın kendini geri çekmesi kaçınılmaz oldu. Fakat bu süreçte dikkatlerden kaçmayan bir şey vardı. Parası olmayan insanlar da dahil, harcamalarından kısmadılar. Harcama derken belki bütçesini aşan bir şey almıyordu. Kendisine sorsanız gayet makul harcamalar yapıyordu. Fakat dikkat edilmesi gereken nokta şuydu: Harcamak, harcamadan duramamak. Üstelik bu harcamalar cebindekini harcadığını söyleyerek vicdan rahatlatıp teselli bularak oldu. Özellikle kış mevsiminin gelmesi, soğuk hava şartları insanları alışveriş merkezlerine daha çok çekiyor. E madem alışveriş merkezine geldik, yemek yiyip gitmek olmaz, biraz indirimlere bakınalım diyerek hayatında hiç almayacağı şeyleri alıyor insanlarımız. Bu noktada devreye tüketim çılgınlığı giriyor. Çünkü maksat can sıkıntısı diyerek alınan hiçbir şey esasında ihtiyaç değildir.
BURADA DİKKATE ALMAMIZ GEREKEN BİR DURUM VAR
Tüketim çılgınlığımız belki frenlenemeyebilir. Kendimizi durduramıyor olabiliriz. Fakat bir ebeveyn isek, sakinleşmeye mecburuz. "Bir başkasında görmesin, her şeyi olsun" diye çocuklarımıza aldığımız her oyuncak, gereğinden fazla olacaksa, çocuğumuzun hayallerini kısırlaştıran, gelişimini olumsuz yönde etkileyen, narsist kişilik edinimine neden olan, doyumsuz ruh aşılayan, dikkat dağınıklığına sebep olan bir canavara dönüşüyor.
HERKES BİLİYOR ÇOK AZ KİŞİ UYGULUYOR
Tüm bunları hangi çocuk gelişim uzmanına sorsak söylüyor. Fakat uygulamaya gelince anne babalar sepet sepet oyuncakla dönüyor evine. Her istediği önüne gelen çocuk, bu zengin oyuncak çeşidi içerisinde hayal dünyasını törpülüyor, Beynini köreltiyor. Yeteneklerinin farkına varamıyor çünkü her şeyin hazırı zaten önünde. kırılırsa tamir etme derdi yok çünkü yenisi hemen geliyor. Yeter ki ağlamasın, yeter ki bir başkasında görüp üzülmesin. Böyle yetişen çocuklar, ne istediğinin farkında olan bir birey bile olamıyor. Birey olamayan kişiler toplumda sadece tüketen, denileni yapan bir koyuncuğa dönüşüyor.
HENÜZ FELAKET ZİNCİRİNİN İLK HALKASI
Ve üzgünüm bunlar henüz felaket zincirinin ilk halkası. Her şeyin birbirini etkilediği dünyada kendini yetiştirememiş bir kişinin nasıl sağlıklı nesiller oluşturacağı, nasıl kültür aktarımı yapacağı, nasıl gelişmişlik düzeyini bir üst seviyeye taşıyacağı ise koca bir soru işareti.