Ali İLKBAHAR

Ali İLKBAHAR

Tüketici

Tüketici

Dolar saldırısında dolarını bozdurmaya döviz bürolarında kuyruklar oluşturdular. Fakat ticareti elinde bulunduranların bir kısmı ekmeğini yediği halkına Vefa örneği göstereceğine, fırsat düşkünlüğünü tercih etmişlerdir. Yerli ürünler domates, su, ekmek vesaire döviz ile almış gibi fiyatları fahiş bir şekilde arttırarak milletimizi üzmüşlerdir. Su 50 kuruşa satılırken Bir buçuk TL olmuştur. Vefa yerine fiyat düşkünlüğü yapılmıştır. Ekmeklik buğday ülkemizde ortalama yılda 22 milyon ton üretilmektedir. Bunun 15 milyon ton civarındaki ekmek de kullanılmaktadır. Geriye kalan 7 milyon ton satılmaktadır. Buğday dolarla mı alınmıştır ki fırsat düşkünlüğü yapılmak istenmiştir?

Milletin rızkıyla oynamaya gelmez. Bir gün bütün Türkiye %100 %500 % 3000 gibi zam yapılan ürünlerden birini topyekûn boykot ederse o zaman hatanız anlamanız pahalıya mal olur. Eski tüketici bilinçlenmiştir. Hak ve hukukunu arayan araştıran bir tüketici vardır.

Eğer hesap vermeyi düşünüyorsanız, Allah’ın rızasını ve cennetini umuyorsanız;

Gelirimizin bir kısmını zekat olarak ayırmanız gerekir. Kimsenin duymadığı Hatta bir elin verdiğini diğerinin hissetmediği yardım yapmanın mükafatı büyüktür. Daha varsa istihdam oluşturup malınızın bekçiliğini yaparken imanların rızıklarına vesile oluyorsunuz. Kul Olma ve görevini yapmanın hazzını yaşıyorsunuz. Bu insan “Yaradılanı yardandan” dolayı sever hizmet eder. Fahiş fiyat gibi fırsatçılık, karaborsa, stokçuluk edemez. Ticaret ahlakını yeniden inşası için ahiliği masaya yatırıp günün model insanı, örnek tacir yolunu açan altyapıyı hazırlamalıyız.

Yıllar önce yaşlı bir beyefendi geldi şuradan buradan konuşurken Anadolu insanı misafirperverliği, vatan sevgisi, ezan Sevdası gibi konuları konuşurken yaşlı Bey 1940’lı yıllarda tayinim  bir Anadolu şehri ne çıktı dedi. O zaman otobüs ve trenden başka ulaşım aracı yoktu. Küçük şirin şehre indim. Görev yapacağım yeri buldum. Orada bulunan görevliler lojmanı gösterdiler. Küçük bir gecekonduya eşyalarımı koydum ve karnım çok acıkmıştı. Çarşıya gittiğim de bir lokanta bulamadım, birine sordum;

Cevap: - burada fırın var orada pide vesaire yaptırırsın dedi.

Fırını buldum Allah’ın selamı ile içeriye girdim.

  • Aleykümselam buyrun Beyim (fırıncı Candan sevimli biri yüzündeki unları silmek istedi)
  • Karnımı doyuracak bir yer bulamadım Sizi tavsiye ettiler dedim.
  • Bakın çaprazda bulunan kasaba gidin malzemeyi Alın size pide yapayım dedi.
  • Tamam dedim kasaba girdim
  • Pide yaptıracağım bana bir kişilik malzeme verir misiniz
  • Olur beyim şu Manavdan malzemeleri alın kıyma ile karıştırıp vereyim dedi.

 Ardından manava gittim.

  • Kolay gelsin Pide yaptıracağım malzeme için Kasap gönderdi dedim.

Hemen hazırladı parasını uzattım almadı

  • Beyim biz parasını kasaptan alırız dedi.

Kasapta aynı şeklide malzemeyi hazırladı ve parasını fırından alacağını  söyledi. Ya sen al olsun dememe rağmen fırına gönderdi. Malzemeyi fırına verdim Bana bir çay söyledi O arada pideler çıkmış oldu. Bir pide yerine 5 Pide olmuş ben bir tane istedim.

  • Malzemeden bu kadar oldu dedi Neyse deyip parayı uzattım parayı almak istemedi ısrar edince;
  • Beyim siz Şehrimize bugün geldiniz misafirsiniz misafirden para alınmaz dedi. Olmaz sen al diye ısrar edince;
  • Beyim siz  Tanrı Misafirisiniz müsaade edin de bugün de biz kazanalım dedi.
  • Nasıl?
  • Siz on rızık ile  geldiniz onu da vermek istemiyorsunuz. Bereketin 10’uda bizde kalsın ama siz bunu istemiyorsunuz.
  • Çok şaşırdım, etkilendim, duygulandım.

Bu insanların torunlarının bir kısmı fırsat düşkünlüğü,stokçuluk,karaborsa ve fahiş fiyatlarla insanları üzüyorlar.

Fırıncı, kasap, manav işte Anadolu insanı.... sizleri özlüyoruz.

Ayağa kalktıkça saldırılar çoğaldı. Her defasında milletin Ben buradayım adım; Ayşe, Fatma, Zeynep, Ahmet, Ali vs. Ya meydanlarda ya 15 temmuzda, ya Şehid ya Gazi olmayı göze alarak haykırdılar. Var olmaya da devam ediyorlar.

Milletimizin kıymetini bilelim. Stokçuluk fırsat düşkünü, karaborsa gibi karanlık işler yakışmıyor.

Gecenlerde Savcı Sayanın tweetinde gördüm bunu paylaşmak isterim ; Osmanlı’nın son döneminde 1850’li yıllarda İstanbul’da kalmış Avrupalı bir tarihçi şehirde yaşayan farklı milletlerden insanları tanıdıktan sonra anılarında şu tespiti yapıyor; İstanbul’da Alışveriş yaptığınız esnaf Ermeni ise, istediği fiyatın yarısını verin Rum ise üçte birini Yahudi ise dörtte birini... Bir Müslümandan alışveriş yaparken istediği fiyatın tamamını tereddüt etmeden verebilirsiniz Çünkü onlar değerinden bir kuruş fazla almazlar.

Bugünkü fırsatçılara baktığımızda batılı güçlerin bizi nasıl yolla artırdıklarını daha net görüyoruz.

Üretici mağdur olmasın, satıcı fırsat kollamasın, milletimiz hatır şinasdır yapılanları unutmaz.

İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR