Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Ah bu siyaset yok mu siyaset..

Ah bu siyaset yok mu siyaset..

Her biri birer kamu kurumu.

Ankara Büyükşehir de, SGK da, Çalışma Bakanlığı da

Bir kurumun diğer kuruma borcu varmış ki, olabilir. İlk defa olmuyor, yıllardır böyle. Bunların ödenmesi gerekiyormuş, doğrudur ödenmesi gerekir.

Buraya kadar net iken, bundan sonrasına “siyaset” giriyor ve iş içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Şöyle ki:

Ankara Büyükşehir’in SGK prim borcu ne kadar? Bu bile net değil.

Çalışma Bakanlığı “şu kadar” diyor, Büyükşehir “bu kadar” cevabını veriyor.

Devletin iki kurumu arasında böylesi bir konuda farklı rakamlar nasıl olur; kayıtlı değil mi her işlem?

Ya kurumlarda farklı farklı gözüküyor ki burada bir gariplik var demektir, ya da “yalan” söyleniyor kamuoyuna.

Her iki durum da devletin, kamu kurumlarının güvenilirliğine gölge düşürüyor.

***

İkinci husus, borcun ödenmesi/tahsil edilmesi üzerinde devam eden tartışma.

Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, kameraların önüne geçip, borçlarının yapılandırılması için SGK’ya 572 taşınmaz sunduklarını, bunların hiç birinin kabul edilmediğini iddia ediyor.

Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan, televizyonlara çıkıp, kendilerine teklif edilen taşınmazların “tuvalet”, “depo”, “bankamatik” gibi yerler olduğunu, üzerlerinde şerh, ipotek ve haciz bulunduğu için işleme almadıklarını ileri sürüyor.

Mansur Yavaş, bu kez çıkıp yazılı açıklama yaparak, şunları söylüyor:

“Belediye olarak, SGK’ya borçlarımızın yapılandırılması için Anafartalar Çarşısı gibi kıymetli ve satılabilir nitelikte 572 taşınmaz sunduk. Ancak bunlar görmezden gelinmiş ve tamamen gerçek dışı iddialarla ‘tuvalet teklif edildi’ şeklinde çarpıtılmıştır.

Şimdi gelelim tuvalet gerçeğine: Ulus’ta bulunan 525 bağımsız bölümlü içerisinde tuvalet ve deposu da bulunan Anafartalar Çarşısı 2016 yılında üçlü protokolle SGK’dan alındı.

02.09.2024 tarihinde 30 adedi arsa 525 adedi de Anafartalar Çarşısı’nın tamamı olmak üzere SGK’ya teminat olarak bildirildi. Bu çarşıyı SGK’dan protokolle alırken nasıl tuvaletler tapu kaydından çıkarılmadan teslim alındıysa yine aynı şekilde tuvaleti, deposu, bankamatik yerleriyle birlikte teminat olarak gösterilmiştir.

abb-aciklamasi.jpg

İddia edilen ‘hacizli arsa’ konusuna gelince:

Belediye olarak SGK’ya toplam 33 kalem arsa bildirilmiştir. Bu arsaların toplam değeri 1 milyar 193 milyon 350 bin lira olup, üzerlerindeki toplam haciz tutarı yaklaşık 3 milyon liradır. Bu durumda, haciz tutarını değerinden düşüp kabul etmek mi zor geldi, yoksa ‘silkeleyin’ talimatı doğrultusunda bu arsaları kabul etmemek mi işinize geldi?”

Mansur Yavaş’ın bu açıklamalarına cevap veren SGK ise şunları kaydediyor:

“SGK’nın üzerinde haciz, şerh veya ipotek bulunan bir gayrimenkulü devralması mevzuat gereği ‘satış kabiliyeti olmadığı için’ mümkün değildir. Bu konu, kamu yararı gözetmek adına büyük bir hassasiyetle uygulanmaktadır.

SGK’nın uygulamalarında herhangi bir ayrımcılık veya keyfi işlem yapmadığını açıkça ortaya koymak adına ifade etmek isteriz ki bugüne kadar, SGK’ya birçok farklı siyasi partiye mensup belediyelerden 1200’den fazla gayrimenkul devri gerçekleştirilmiş ve bu devirlerin hiç birinde haciz, şerh veya ipotek bulunmamaktadır.

sgk-aciklamasi.jpg

Üzerinde haciz, şerh ve ipotek bulunan taşınmazların SGK’ya devri için teklif edilmesi, ya sürece dair bilgi eksikliğinden ya da teklif edenin kamuoyunu aldatma çabasından kaynaklanmaktadır. Her iki durumda da bu yaklaşım, devlet ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır.”

***

Sonuç?

Bu mudur yani?

Devlette; kamu kurumları arasında işler böyle mi yürür?

Bu durumda vatandaş ne yapsın; kime nasıl inansın?

Kurumların başındaki kişiler meseleleri öyle siyasileştiriyorlar ki, vatandaşı sorgusuz sualsiz doğru söyleyenin kendileri olduğuna inandırmaya çalışıyorlar.

Birbirlerine karşı daha çok ses yükselterek ve iddialarını anlatırken daha sansasyonel ve daha sloganik ifadeler kullanarak halkın gözünde “doğru söyleyenin kendisi olduğu” algısı oluşturmayı hedefliyorlar.

Bunda kısmen başarılı oldukları da oluyor elbet…

Amma ve lakin millet eninde sonunda doğruyu buluyor.

Ve günün sonunda mutlaka yalancıdan hesabını soruyor.

Burada da kuşkusuz böyle olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR