Adem Çetin

Adem Çetin

Kültür(süz)leşme

Kültür(süz)leşme

Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü; hars, ekin anlamına gelen kültür bir toplumun kimliğidir. Kültürsüz toplum olmaz.

Kültür deyince aklımıza hemen gelenek ve göreneklerimiz gelir. Türk toplumu ilk çağlardan beri varlığını sürdüren bir topluluk olduğu için zengin bir kültürü vardır. İlk dönemlerinde konar-göçer bir yapıda olduğu için kalıcı eserler değil daha çok taşınabilen eserler ve sözlü eserler üretmişlerdir. Kılık-kıyafet, töre, düğünler, yemekler vs. çoğu kültürel değer halen varlığını korumaktadır. Bir toplumu geçmişinden tamamen kopartmak zordur ve çok büyük değişimler gerektirir. Din değiştiren toplumlar kültürel özelliklerini korumakta zorlanırlar. Türkler birden fazla din değiştirmesine rağmen kültürlerine sadık kalmışlardır.

Anadolu coğrafyasına geldiğimizde ise Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye olmak üzere üç dönem görülmektedir. Bu dönemlerde bölgedeki farklı toplumlara bağlı olarak azda olsa kültürel yapıyı etkileyen durumlar oluşmuştur. Ahilik teşkilatı, büyük âlimler ve geniş aileler kültürü taşıma görevi üstlenmişlerdir. Yazılı eserler kültürü anlatmakta gayet başarılı olmuştur. Geçmişini okuyan, anlatan ve kültürüne önem veren devletler toplumun kültür yapısını korumuşlardır.

Gelelim günümüze ve etrafımıza bakalım. Çok değil yirmi yıl önce sahip olduğumuz zengin kültürel ögeler hâlâ yerini koruyor mu? Bence cevabımız olumsuz… Burada sorumluluk ailelere aittir. Eskiden dedeler ve neneler aynı evde iken bu görevi onlar üstleniyorlardı. Günümüz ebeveynleri maalesef kültür meselesine önem vermiyorlar. Köy düğünleri, yas evleri, misafir odaları, geleneksek yemekler, kıyafetler belgesellerde görünmeye başladı. Hele çocuklarımız köy düğünlerine hiç gitmiyor. Geleneksel yemeklerin isimlerini bile bilmiyorlar. Eskiden kuzenlerimiz geldiğinde oyunlar oynar onlara kültürel değerlerimiz aktarırdık. Şimdilerde ise aynı evde kalmayı değil otelde kalmayı tercih ediyorlar. Aynı odada on kişi uyuduğumuzu hatırlıyorum ve çok güzel günlerdi…

Düğün demişken halay ve geleneksel oyunlarımız da unutuldu. Keklik, Topal, Malatya, Üç Ayak, Kırıkhan halayları öyle güzeldir ki anlatmak istesem kelimeler yetersiz kalır. Çocuklarımız davul ve zurnadan bile rahatsız oluyorlar ama burada suç tamamen bizim. Akşamları çay saatlerinde sohbet ortamları oluşturmalıyız. Çocukluğumuzda yaşadıklarımızdan hareketle kültürümüzü onlara anlatmalıyız. Sokak oyunlarına da konuşmalarımızda yer vermeliyiz ve oynamalıyız. Beştaş, saklambaç, çelik-çomak, misket, mangala, körebe, yerden yüksek, ip atlama, seksek gibi oyunları çocuklarımıza öğretmeliyiz. Geçen gün bir videoda gördüm. Bir esnaf yola seksek çizmiş ve yoldan geçenlerden bazıları hemen oynamaya başlıyor ve o an dünya güzelleşiyor onlar için… Dikkat çekici detay ise otuz yaş üstü bireyler oyunla ilgileniyorlar. Otuz yaşından küçük olanların ise hiç dikkatini çekmiyor. İşte tam da üzüldüğüm yer burası… Kültürel değerlerimiz zamanla yok oluyor…

Çocukluk yıllarımda cenaze olduğunda daha selâ okunur okunmaz evlerde televizyonlar kapatılırdı ve ben anlam veremezdim. Çok nadir de olsa haber saatlerinde açılırdı. Herkesten gizli gizli izlediğimi hatırlıyorum. Bir hafta yemek yapılır ve götürülürdü. O zamanlarda duyduğum ama şimdi daha anlamlı gelen sözler kulağımda çınlar her cenazeye gittiğimde…” Herkes acısını farklı yaşar: kimisi ağlar, kimisi misafirlerle ilgilenir, kimisi helva kavurur.” Şimdilerde ise ne bu ince düşünceler ne de acıya saygı var. Cenazeye gelmiş insanların “biz aç kaldık” dediklerine şahit oldu bu kulaklar…

Sözün kısası çocuklarımıza düğünü, cenazeyi, oyunu, sokağı, toprağı, ata-dedeyi, memleketi ve akraba ziyaretini, kılık-kıyafetleri, yemeklerimizi, tarihimizi, geçmişimizi öğretmeliyiz. Dünya giderek yapaylaşırken biz kültürümüze dört elle sarılmalıyız. Unutmayalım geçmişini unutan milletlerin gelecekleri olmaz ve kaybolup giderler…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR