31 Mart yerel seçimleri sürecinde kullanılan dil beni çok rahatsız etmiş, herkesi sağduyuya davet ederek 27 Mart’ta “Çok mu zor?” başlığıyla bir yazı kaleme almıştım.

***

O yazımın ilgili bölümlerini bir kez daha huzurlarınıza özetle sunmak istiyorum. 

“Malum siyaset denizi bir hayli dalgalı, şu anki tabloya baktığımız zaman siyasetteki hırçın dalgalar pek durulacak gibi gözükmüyor.  

Siyasetçilere tam bu noktada büyük görevler düşüyor. Seçimden önceki aydınlık havayı seçim döneminde puslandırmamak için siyasetçilerin biraz daha sağduyulu olması gerekiyor.   
Seçim döneminde oluşan olumsuz hava şüphesiz ki halka da yansıyor. Farklı görüşlere mensup baba ve oğulun bile kavgacı ortamdan etkilenip gönüllerini kırdığına, daha da ötesi birbirine düşman olduğuna şahit oluyoruz. Ve bu tablo bize hiç yakışmıyor. 
Hep birlikte Türkiye olabilmek, seçim dönemlerinde de saygı ve sevgi içerisinde yaşamak için siyasetçilerin ferasetine ihtiyacımız var. Aksi takdirde, seçim coşkusu kin ve nefrete dönüşmeye devam edecektir…   

***
Yukarıda bazı bölümlerini yeniden sizlere sunduğum yazımın ardından çok sayıda tebrik telefonu ve mesajı almıştım. Gördüm ki insanlar artık sağduyulu mesajlar işitmek istiyor, kardeşçe hep birlikte tek vatan, tek devlet, tek bayrak, tek millet olarak yaşamak istiyor.  

***
Ancak ülkedeki siyasi geriliğimden halk da olumsuz etkileniyor. En son örneğini Çubuk’ta gördük. Şehidimiz Yener Kırıkçı’nın cenaze töreninde yaşanan üzücü olaylar, toplumun iyice ayrışmaya başladığını ve birbirimize olan tahammülsüzlüğümüzün nerelere ulaştığını gösteriyor! Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son günlerde dediği gibi “kızgın demiri soğutmak” gerekiyor. Toplumun daha fazla kutuplaşmasını önlemek için bu mutlaka şart. Kavgadan yana değil, kucaklaşmaktan yana olmalıyız. Bizi bölmeye, ayırma çalışmalarına asla müsaade etmemeliyiz. Onun için özellikle bu günlerde sağduyuya ihtiyaç var. 

Şunu herkes bilmeli ki aksi halde bizi bölmeye çalışanların ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Kökleri şanla, şerefle dolu olan devletimizi ve milletimizi payidar kılmak için içimizde birlik olmaktan, dış tehditlere karşı ise hep birlikte “dur” demekten geçiyor. Devletimizin baki kalması için bu şart. 
***
Toplumdaki bu yüksek tansiyonu indirmek için bir kez daha diyorum, öncelikle siyasi liderlere büyük görev düşüyor. Ardından sosyologlarımızın ve psikologlarımız toplumdaki bu tehlikeli tansiyonu ölçmesi ve bu tansiyonu düşürmesi için görevlendirilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Toplumun yüksek tansiyonu düşürülmezse hiç istemeyeceğimiz yeni olaylara şahit olabiliriz Allah korusun. Gelin birlikten ve beraberlikten yana olalım. Teröristlerin, bizim kötü olmamızı isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeyelim. Aksi takdirde kızgın demirin soğuması mümkün gözükmüyor. 

Ülkemizin bekası için kanını, canını veren aziz şehitlerimize bir kez daha rahmet diliyorum. 
***
23 NİSAN BARIŞ VE HUZUR GETİRSİN

Öte yandan dün 23 Nisan’dı.  Hâkimiyetin millete verildiği, milli iradenin temsil edildiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutluyorum. 23 Nisan’ın ülkemize barış, huzur, iyilikler ve güzellikler getirmesini diliyorum.