Milyon Birinci: Şehid Cahar Dudayev
Selam sana ey şehid! Selam sana Dudayev! Selam hürriyet için dövüşen yiğitler! Selam dilinde tekbir, şehadet parmaklarını göğe kaldıranlar! Selam sana Çeçenya! Şeyh Şamil’in aziz hatıralarına selam!
Dudayev, Çeçenistan’ın Yalho köyünde doğdu. Daha bebekken gelen emirle ailecek Kazakistan’a sürüldüler. Çocukluğu sürgünde geçti. Bu günleri Dudayev şöyle anlatıyor; “Ben o acı dolu günlerin, o insanlık faciası sürgünün çocuğuyum.” Sürgünden döndüklerinde, başarılı eğitim hayatı onu Sovyet ordusunun kucağına bıraktı ve o artık bir Sovyet generaliydi.
Sovyetlerde soğuk rüzgârlar esiyordu. Sovyetlerden kopmak için çırpınan bağımsızlık rüzgârları... İşte bu dönemde tarihte Sovyetler ordusunda general olmuş tek ve ilk Çeçendi Cahar Dudayev...
Estonya’da görev yapıyordu. Sovyetlerden Dudayev'e gelen emir, sert ve zordu. Bağımsızlık için ayaklanan bölgeleri bastırmalı ve kontrol altına almalıydı. Dudayev, keskin bir cümleyle bu emri reddetti; “Vatanı için mücadele eden insanlara asla bomba atmam!” Gelen cevaba hiddetlenen Moskova, asi olarak nitelendirdiği Dudayev’i ve Dudayev’e bağlı birlikleri ileride Çeçenistan’ın başkenti olacak Grozny’e sürdü. Verilen bu ceza Dudayev’e ödül gibi tatlı geldi. İstiklâl için kaynayan vatanındaydı.
Artık Çeçenistan için yeni bir dönem başladı. Dudayev, Sovyet ordusundan istifa etmişti. Hemen akabinde Çeçenistan’daki halk meclisine başkan oldu. Gün, Çeçenlere doğmuştu. Şeyh Şamil ile ünlenen Çeçen direniş tarihine yeni sayfalar eklenecekti. Bu şerefe lâyık yegâne komutan Cahar Dudayev’di. Dudayev ve ekibi, iman ve aşk ile tüm zorluklara direnecek Çeçenlerin, Çeçen Milli Kongresinde aldığı karar ile bağımsızlık çalışmalarına hız verdi. Ardından gelen seçimle, Dudayev %85 oy ile devlet başkanı seçildi. Besmele-i şerif ile andını içti.
Sovyetler, özellikle de Sovyet devlet başkanı Boris Yeltsin çılgına döndü. OHAL ilan edildi ve hemen Çeçenistan’a Rus ordusunun girmesi talimatı verildi. Ancak Grozny’de (Cahar Dudayev’in şehadetinin ardından Caharkale olarak anılacaktır) havalimanına inmeye çalışan Rus birliklere, Dudayev ile birlikte sürülen birlikler engel oldu. Rus birlikleri 3 gün sonra geri döndüler ve OHAL kaldırıldı. Dudayev’in hayali sadece Çeçenistan değil tüm Kafkasların bağımsızlığıydı. Kafkaslardaki tüm bağımsızlık hareketlerini destekliyordu. Bu konuda Şamil Basayev cephelerde en önemli yardımcısıydı.(Allah şehadetini kabul buyursun.)
Yaşanan bu gelişmeler Sovyetleri sarsmıştı. Birkaç yıl sonra Sovyetler savaş hazırlıklarına başladı. Çeçenler ve Dudayev müzakere taraftarıydı fakat Moskova laftan anlamadı. Laftan anlamayanların gönderdiği ordu, Çeçenistan’da perişan olduğunda ise her şey için çok geç kalmış olacaklardı. Dudayev yaklaşan savaş için; “Üzerimdeki üniformam kefenim, şehadete talibim. Şehitliği rütbe ve şeref kabul ediyorum. Kanımın son damlasına kadar ülkemin bağımsızlığı ve milletimin hürriyeti için savaşmaya hazırım.” diye dünyaya mesajını iletti. Pek de ayık gezmeyen Boris Yeltsin, Gorbaçov’u yıkarak geldiği için tam bir zafer sarhoşuydu. Fakat onu ayıltacak olan Çeçen sillesini çok geçmeden yedi. 2 saatte girer, asi General Cahar Dudayev’i ve Çeçenistan’ı yıkar diyerek gönderdiği birlikler, Dudayev’in generallik tecrübesiyle ve dillere destan olacak müdafaa stratejisi ile darmaduman oldu. “Son Çeçen canını vermeden, Ruslar Çeçenistan’ı alamaz!” sözü havada kalmadı.
Biraz da bütün bunların dışında Rusların savaş ahlaksızlığından da bahsetmemiz lâzım gelir. Bağımsızlık ruhunu ellerinden alamadıkları Çeçenlere çok zulmettiler; sivillere işkence ettiler, masum çocuklara kıydılar, analara bacılara tecavüz ettiler. Ama bağımsızlık ruhlarını alamadılar ve alamayacaklar da!
En şiddetli çarpışmalara sahne olan Grozny şehir savaşı, Rusların 22.000 askerini kaybetmesine neden oldu. Bu 22.000 askerin içinde Rusların özel olarak nitelendirdiği birlikler de vardı. 300 tank telef oldu, kalanlar ise Çeçen mücahitlerin eline geçti. Boris Yeltsin’e güzel bir noel hediyesi oldu. Yeltsin’in psikolojisi bozulmuştu, Ruslar dört koldan Çeçenlerle müzakere yapmak için uğraştılar. Hâlbuki savaş başlamadan Çeçenler bunu defalarca istemişlerdi. Cahar Dudayev 1996’da suikastla şehit edilmesine rağmen I. Çeçen savaşı, Çeçenlerin zaferi ile sonuçlandı. Rusya, binlerce tabutuyla kahroldu. Basit gördükleri Cahar ve onun birlikleri koca Sovyet’in maddi ve manevi çöküşüne neden olmuştu.
Cahar Paşa aynı zamanda Türk ve Türkiye sevdalısı idi; “Türkiye hem Türk dünyasının hem de İslam âleminin ümit ışığıdır. Bu ışığın sönmesi hem İslam âleminin hem de Türk dünyasının karanlığa gömülmesi demektir!” sözleri ona aittir.
Çeçen direniş tarihini kısmen aktarmışken Muhsin Yazıcıoğlu ismini birçok yazımızda olduğu gibi yine anma ihtiyacı hissediyoruz. Başkan, “Bizim Gündemimiz” ile her daim hemhâl oldu. Dudayev’in yakınından biri anlatıyor; “Muhsin Yazıcıoğlu, paraları olmadığı için kaloriferi yanmayan parti binasında palto ile oturuyordu. Bana tam 80 bin dolar teslim etti. Çeçenistan için topladıkları bütün para bu kadardı... Tek dolarına dokunmadan bana verdi. Hem de kendisi soğuktan donarken...”
‘’Yüz yıl köle olarak yaşamaktansa, bir gün şerefli ve başı dik durmayı tercih ederim.’’ diyen Caher Dudayev, 21 Nisan 1996’da kendisine hediye edilen uydu telefonu üzerinden yerinin tespit edilmesi ile Rus füzelerinin hedefinde şehadet şerbetini içti. Ruhun şad, mekânın cennet olsun büyük lider...
O, sadece bir devlet başkanı değildi. O, şerefli mazisi şehadet ile yoğurulmuş bir milletin tezahürüydü. O, Şeyh Şamil’in emanetini yüklenmiş koca yürekli bir adamdı. O, halkıyla iç içe bir liderdi. O, oğlunu yurtdışından getirip cepheye sürecek kadar delikanlı bir komutandı.
Tarih, onu şu soruya vermiş olduğu cevap ile hatırlayacak:
-Çeçenlerin kaç generali var?
-Her Çeçen bir generaldir. Ben sadece milyon birinciyim!
Ruhuna Fatiha...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.