Toplumun Ortak Sorunu
Malumunuz yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart'ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır.
Bu tarihi önemli kılan ise vaka ise 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can vermiş olmasıdır.
Ülkemizde de her ne kadar bu tarihte çeşitli aktiviteler yapılıyor olsa da bizim irdeleyeceğimiz konu kadınlar günün kutlanışı değil, kadınların uğradığı cinayetler. Efendim eldeki veriler neticesinde hazırlanan rapora göre 2010 – 2018 yılları arasında ülkemizde 1964 kadın cinayete kurban gitti. Cinayete kurban giden kadınların ortalaması da yine büyükşehirlerde diğer illere göre büyük yoğunluk gözlemleniyor. Bu iller arasında maalesef her alanda olduğu gibi burada da İstanbul 267 cinayet vakasıyla başı çekmektedir. İkinci sırayı ise 141 cinayetle İzmir almaktadır. Üçüncü sırayı ise iki büyük il Ankara ve Adana 106 kadın cinayetiyle maalesef elinde bulundurmaktadır. Ancak sadece 2018 yılı içerisinde Ocak ayında 28, Şubat ayında 47 olmak üzere 75 kadın cinayeti daha işlendi.
Yine aynı analizde cinayete kurban giden kadınlarımızın çoğunluğu 26 – 40 yaş aralığında bulunmaktadır. Yani genç yaşta hayata veda ettirilmek zorunda kalmışlardır. Efendim cinayetlerin failleri ise genellikle kadınların tanıdığı erkekler tarafından işlenmekte. Bunlardan %40’ı kocaları, %8’i tanıdığı bir erkek, %11,5’i erkek arkadaşı, %5’ i de erkek kardeşler tarafından gerçekleştirilmiştir.
Yapılan istatistiklerin neticelerine göre faillerin akıbeti ise %60 kaçarken emniyet güçleri tarafından yakalandı, %18’i ise intihar etti, %11’i ise teslim oldu. Ancak son zamanlarda hem kadına yönelik istismar ve hem de şiddet olayları her geçen gün biraz daha artmakta maalesef.
Ülkemizin %99’unun Müslüman olduğunu ele alacak olursak İslam inancına sahip toplulukların Allah’ın emir ve yasaklarına hassas olmaları beklenirken, yine üzülerek belirtmek isterim ki din bizde ya yanlış anlaşılıyor ya da biz dinden hiçbir şey anlamamışız. Halbuki dinimiz evlenmeyi ve aile kurmayı ne kadar helal kıldıysa geçimsizlik ortaya çıktığında ayrılmak da o kadar helal. Ayrıca Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların canları ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kişidir.”, yine Efendimiz Veda Hutbesinde: "Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır.”
Bu durum kadınların yaşadığı en acımasız davranış şekli olsa da en az cinayete kurban gitmeleri kadar, erkekler tarafından uğradıkları istismar vakaları da gittikçe artmaktadır. Artık kadınların ve çocukların uğradığı şiddet vakaları toplumun bir sorunu haline geldi. Biz toplum içerisinde bu olaylara yeterince tepki göstermiyoruz, farkındalık oluşturmuyoruz maalesef. Buna rağmen meclisimizin yapacağı düzenlemeler, sivil toplum kuruluşlarının ve sosyal medyada toplumun gösterdiği farkındalık çalışmalarıyla umarım bundan sonra daha caydırıcı cezalar ve bu olayların daha az yaşandığı bir ülke oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.